O damak tadı olmasaydı

04:003/11/2019, Pazar
G: 2/11/2019, Cumartesi
Yaşar Süngü

Ağzımıza yerleştirilen odamak tadıvar ya, işte o olmasaydı bugün aşırı yemek yemekten kaynaklananobeziteyi, şişmanlığı, aşırı tüketimi değilaşırı zayıflığı ve çok az tüketimi konuşacaktık.O damak tadı olmasaydı yemek için değil sadece yaşamak için yiyecektik.Yaşamak için içecektik.Yaşamak için tüketecektik.**O damak tadı olmasaydıyörelere ve ülkelerehas yemek kültürüde olmayacaktı.Anadolu’nun her bölgesinde üretilen neredeyse her biri farklı lezzete sahip o tarhana çorbalarının yerine tatsız tuzsuz

Ağzımıza yerleştirilen o
damak tadı
var ya, işte o olmasaydı bugün aşırı yemek yemekten kaynaklanan
obeziteyi
, şişmanlığı, aşırı tüketimi değil
aşırı zayıflığı ve çok az tüketimi konuşacaktık.

O damak tadı olmasaydı yemek için değil sadece yaşamak için yiyecektik.

Yaşamak için içecektik.

Yaşamak için tüketecektik.

**

O damak tadı olmasaydı
yörelere ve ülkelere
has yemek kültürü
de olmayacaktı.

Anadolu’nun her bölgesinde üretilen neredeyse her biri farklı lezzete sahip o tarhana çorbalarının yerine tatsız tuzsuz bir tarhana çorbası ile yetinecektik.

Çünkü yemeklerde tat aramayacaktık.

Muhtemelen şimdiki gibi
milyonlarca yemek çeşidi olmayacaktı.

Sadece yaşamak için yiyen ve içen biri için farklı lezzetlerin hiçbir önemi olmayacaktı.

**

Muhtemelen insanın insanı sömürdüğü bugünkü
küresel kapitalist ekonomik düzen de olmayacaktı.
Damak tadı olmadığı için yüzlerce ekmek çeşidi, yüzlerce pide, milyonlarca
şeker
ve
çikolata
olmayacaktı.
Yemek ve içmekten tat almayan insanlar sadece
yaşamak için tüketeceklerdi
.

**

Ağzımıza yerleştirilen o
damak tadı olmasaydı
insanoğlunun dünyadaki serüveni de muhtemelen bu kadar uzun olmayacaktı.

**

Evreni yaratan (CC),
insanın ağzına damak tadını koydu
, o tadı nasıl ve ne kadar kullanacağımızı da söyledi.
Sonra da;
‘Buyurun; Sahne sizin’
dedi.

**

İlk insan olan
Adem peygamberden
bugüne insanlığın
damak tadı ile serüveni
daha doğrusu imtihanı başladı.

Damak tadı, ayakta kalmak, kazasız belasız yolu tamamlamak için verilmişti.

İhtiyaç duyacağımız gerekli enerjiyi alabilmek içindi.

Yani
yaşamak
için yiyecek, yaşamak için içecektik.
Bu kısa dünya hayatını keyiflendirecek, yolu lezzetli kılacak
küçük bir mükafat
idi damak tadı.
Avans gibi bir şeydi.

**

Biz ne yaptık?

Avansı
abarttık.

O kadar abarttık ki, onu hayatımızın merkezine koyduk.

Avans bize çok büyük geldi.

Yaşamak için yemeyi bıraktık,
yemek için yaşamaya başladık.

**

Bizi yaşatacak olan o
damak tadı
, fazla kullanınca yavaş yavaş öldürmeye başladı.
Bugün dünyadaki açlık ve yoksulluğu bitirecek kadar büyük miktarda paraları,
aşırı toklukla
gelen hastalıkları tedavi için harcıyoruz.

Ağzımızdaki o damak tadını abartınca dünyanın düzeni de değişti.

Ne diyordu insanoğlunun ‘O’ sahibi (
CC
); İnsanı boş bırakırsan
zalim ve cahil
olur.

Ve oldu.

**

Marka, pazarlama ve tüketici kimliği üzerine çalışmalar yapan antropoloji uzmanı
Grant McCracken
1988 yılında, 18. yy’da yaşamış ünlü Fransız düşünür Denis Diderot’dan esinlenerek
‘Diderot Etkisi’
kavramını üretmiş.
Diderot’un hikayesi iki şekilde anlatılıyor:

Birinde, sabahlığın hediye edildiği, diğerindeyse kendisinin satın aldığı şeklinde ama hikayenin özü aynı.

Rus İmparatoriçesi
Büyük Katerina
, maddi sorunlar yaşadığını duyduğu
Diderot’un
kütüphanesini satın alır.
Kütüphaneyi evinde tutmasını ister ve
Diderot’u
kütüphanecisi yaparak 25 yıllık maaşını peşin öder.
Bu yardım sonucunda borçlarını ödeyen ve rahata kavuşan
Diderot
, şık bir sabahlık satın alır (ya da bir arkadaşı tarafından
Diderot’a
şık bir sabahlık hediye edilir).
Diderot
sabahlığı giydiğinde, evindeki eşyaların sabahlığa yakışmadığını, eski olduklarını ve sabahlığa uyum sağlamadıklarını düşünür.

Bunun üzerine masasını, duvardaki resimlerini, koltuğunu değiştirir.

Çok geçmeden evindeki eşyaların neredeyse tamamını yenileriyle değiştirmiştir, ancak yine borçlanmıştır.

Bunun üzerine, meşhur eseri
‘Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık’
adlı yazısını kaleme alır.
Diderot
, bu olayların ardından şu meşhur sözleri söyler:
‘Eski sabahlığımın efendisi iken yenisinin kölesi oldum.’
Her satın alma kararının yenisini tetikleyerek başka bir şeyin daha satın alınmasına yol açtığı bugünkü tüketim çılgınlığına da
‘Diderot Etkisi’
dendi.

**

Mutfakla tuvalet arasında ömrünü tüketen insanoğlu yemek, içmek ve beğenilmek için yaşıyor.

**

Beğenilmek
ihtiyacı bütün ihtiyaçları körüklüyor.
Sadece ihtiyaçları değil
israfı ve ölçüsüz tüketimi
de.

**

Ne diyordu 7 güzel adamın en zarifi
Cahit Zarifoğlu
;
Burası Dünya!
Ne çok kıymetlendirdik... Oysa bir tarla idi; Ekip biçip gidecektik.
#Cahit Zarifoğlu
#Diderot
#Hz.Adem
#Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık