Umutlanmayın; yeni bir haber yok henüz

04:0023/06/2015, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Yaşar Taşkın Koç

Meclis bize çok uzun gelen bir aradan sonra açılıyor işte.Yeminler edilecek, saatlerce sürecek.Acaba bir vukuat olacak mı diye beklenecek ekran karşısında.Koridorlarda, arka odalarda ne konuşmalar yaşanacak.Kim hangi partiden hangi vekille, yetkiliyle daha samimi olursa anlamlar çıkarılacak; fallar bakılacak.Ne koalisyonlar kurulup ne hükümetler yıkılacak yarın.Kaç Meclis Başkanı seçimi hayallerde yapılıp yeniden inşa edilecek.Kıyafetten, mimikten, yürüyüşten, ses tonundan, gazetecilere yapılan

Meclis bize çok uzun gelen bir aradan sonra açılıyor işte.

Yeminler edilecek, saatlerce sürecek.

Acaba bir vukuat olacak mı diye beklenecek ekran karşısında.

Koridorlarda, arka odalarda ne konuşmalar yaşanacak.

Kim hangi partiden hangi vekille, yetkiliyle daha samimi olursa anlamlar çıkarılacak; fallar bakılacak.

Ne koalisyonlar kurulup ne hükümetler yıkılacak yarın.

Kaç Meclis Başkanı seçimi hayallerde yapılıp yeniden inşa edilecek.

Kıyafetten, mimikten, yürüyüşten, ses tonundan, gazetecilere yapılan şakadan, foto muhabirine verilen pozdan makaleler çıkarılacak.

Ankara'nın suçu değil doğası hatta kaderi bu.

Ankara'yı kendi başına bıraksalar yapacağı belli ama başkent olunca yalnız başına bırakılmıyor her başkent gibi.

Bunun daha sermayesi var, sendikası var, sivil toplumu var, elin gavuru var… var oğlu var.

Şimdi sizin de inandığınız akla yatkın bulduğunuz makul bulduğunuz gönlünüzden geçen ya da istemeseniz de razı olduğunuz onca senaryo var ya… hiçbiri doğru değil an itibariyle.

Ne koalisyon kesinleşti ne koalisyonu oluşturacak partiler belli.

Ne erken seçim kararı alındı.

AK Parti içinde operasyon beklentisini kaşıyan manşetleri de ciddiye almayın; bir hafta sonrası bilinmeyen Ankara'ya don biçenlere kanmayın.

Her ihtimal için her partiden tam tersi görüşleri hararetle savunan ya da yemin billah şahitliğini aktaranlar var; hangisi doğru olabilir ki bu durumda?

Benim acelem yok.

Yaz aylarında spor gazetelerinin Messi'yi Fener'e Ronaldo'yu Gassaray'a getirmesi kadar olağan ve olağan olduğu kadar hayalî işler.

Kılıçdaroğlu “AK Partisiz hükümeti hayal bile edemiyorlar” derken kendi kurduğu hayalin daha uzak bir ihtimal olduğunu düşünmüyor belli ki.

Bahçeli zor anlaşılır yarı vecize yarı mısra romantik twitlerle ağzına geleni söylüyor cevap olarak.

Davutoğlu hükümet kurma görevini alana kadar sabırlı, dengeli, renk vermeden yola koyulacağını belli ediyor.

Demirtaş muhayyel yüzde 60'lık bloğun zaten hiç var olmadığını Kılıçdaroğlu'ndan çok önce anlayıp “şunu destekleriz, bunu destekleriz” derken eşbaşkanı da ana muhalefet görevini çoktan üstlenmişti Meclis'teki ilk gününde.

Sonuç?

22 Haziran 2015 tarihi itibariyle yukarıdaki ihtimaller, hükümler açısından elde var sıfır.

Sizin de aceleniz olmasın.

Daha görevlendirmeye yaklaşık bir hafta, sonrasında da bir buçuk aylık süremiz var.

Bir hükümet kurulamayacağı kesinleşirse yeniden açarız falları.

Şimdi ne desek boş, ne desek yalan, ne desek hayal.

Bu kadar belirsizlik içinde yine de kimin gönlünden ne geçiyor belli; kim hangi hükümet modelini istiyorsa onu yazmaya söylemeye devam ediyor. Niyetler sonucu belirlemiyor gerçi.

Bir de siyaset dışı yakıcı gerçekler var.

Burnumuzun tam dibinde üstelik.

Taraflardan birine sorarsanız Işid'den özgürleştiriliyor, hür dünyaya katılıyor kuzey Suriye toprakları.

Sınıra doğru kaçan veya başka yerlere sürülen insanlarınsa aksine PYD'nin hemn etnik hem kendinden olmayan Kürde yaptığı zulümden bahsediyor.

Rejim ve Hizbullah'ın yakında İdlib'e başlatacağı saldırının bizim sınırlarımızın kaç kilometrecik ötesinde olacağını anlamak için bir ara haritaya bakın derim.

Yeni bir Kürdistan kurulması mı; bunu kuranların çoğunun bu topraklardan gidenler olması mı; bu topraklarda silahlı mücadeleyi sürdürenlerin HDP'nin son seçim başarısına rağmen silah bırakmayacaklarını açıkça ve defalarca açıklaması mı; bütün bu olup bitenlerin tam da seçim sonrası belirsizlikler anında bizi yakalaması mı; Türkiye'nin bu seçeneklere karşı bir şey yapıp yapmayacağı mı… hangisi anlamlı veya hangisi kötü veya hangisi kabul edilebilir… işte bunlar da büyük bir sis perdesi arkasında.

Neyse ki Rahmi Koç nüfusumuz elli altmış milyon olsa çok daha müreffeh bir ülke olacaktık dedi de dertlerimizin sebebini anladık.

Babası zamanında başlattıkları nüfus planlamasına ne bu hükümet ne bu topraklarda yaşayanlar hiç prim vermedi.

Benim aklıma takılan Koç'un geriye dönülmesi imkansız bir nüfus sayısından içini çekerek bahsetmiş olmasının çok inandırıcı gelmemesi.

Basındaki en önemli sözcülerinden Ertuğrul Özkök yazmıştı birkaç kere mealen bunu; “Versek Kürtlere bağımsızlığını kalan bölümde biz daha zengin daha gelişmiş oluruz.”

20 milyon insanı süremez, yok edemezsin artık… ama yakından ve dikkatli bak; şu sıra bütün dünya sisteminin üzerine oynadığı hamleyle 20 milyon insanı ayırırsın olur biter!

Kimsenin böyle görmediği şeye böyle bakan aklıma mukayyet olmak istiyorum.
#ertuğrul özkök
#Kürdistan
#yeni meclis