Bir önceki yazımın başlığıydı “Zor Yıl: 2016”.
Haksız çıkmak isterdim olmadı.
Yıl yurt içinden dışından bölgeden kötü haberlerle doldu. Daha 2016'nın ilk saatlerinde şehit haberi düştü ajanslara. O gündür bugündür de devam ediyor.
Genelkurmay Başkanlığı her şehit haberinden sonra bir aydan fazladır süren sonra operasyonlarla ilgili sayıları yeniliyor.
Sayıların da onları oluşturan rakamların da anlamını yitirdiği bir yere gelip dayandık oysa çoktan.
Aylan bebek hayata denizde veda edeli daha kaç kişi soğuk sularda boğuldu, sayının bir önemi var mı?
Milyonlar yollarda ya da gurbette işte.
PKK yüzlerce militanını üç dört ilçeye yığmış, belli ki yakın zaman önce öğrendiği bütün şehir gerilla yöntemlerini kıyasıya uyguluyor. Ne için acaba? Yüz binlerce Kürdün yeniden göç etmesinden ne çıkarı olabilir?
Yoksa baştan beri sınırın hemen ötesindeki gelişmeler sonuçlanana kadar mı bu ısrarlı direnişin sebebi?
Türkiye aynı anda ikisine birden konsantre olamasın diye mi?
HDP'yi daha Temmuz ayında başlattıkları saldırıyla gömdüklerini söylemiştim; şimdi tabuta konulması için mi?
HDP'nin o tabuta girmemek için yapabilecekleri yok mu?
Her şey, buzla kaynar su nasıl aynı anda aynı kapta olabiliyor? Bunun deneyini yaptırırlar ortaokulda, hatırlarsınız. Fizikte olan sosyal hatta da oluyor işte. Kimi vekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ihtimalinin gittikçe yaklaştığı bir dönemde aynı HDP Meclis'te kurulacak Anayasa Komisyonu'na üye vermeye hazırlanıyor. Meclis Başkanı'ndan gelecek mektubu bekliyorlar son kararı vermek için. Şimdiki kararları değişmezse komisyonda kimlerin olacağını belirlemek için.
Sadece içeride değil dışarıda da işler böyle.
Bütün alanlarda yüzde yüz ittifak yapılabilecek bir ülke var mı? Bizim için sormuyorum, dünyadaki herkes için… şu çok ünlü ABD-İsrail tek yumurta ikizliğinin bile ayrıldığı yerler yok mu? ABD meğer İsrail'i dinlemiyor muymuş? Veya İsrail ABD'nin bir sürü çıkarını bozmuyor mu?
Türkiye onca alanda işbirliği yaptığı Suudi Arabistan'la en başta Mısır konusunda taban tabana ters tutumlar içinde değil mi? Uçak krizi yaşadığımız bölgede aleyhimize bütün alanlarda boy veren İran'la bile ilişkilerin bir de diğer yüzü var.
Daha bunun gibi yüz örnek sayabilirim.
Dünya hep böyle miydi yoksa artık böyle mi bilmiyorum.
Son Suudi Arabistan-İran gerilimi nerde biter, petrol fiyatlarından başka etkisi olan bir yer olur mu onu da bilmiyorum.
Suriye'nin kuzeyindeki Kürt koridoru için “büyük güçler” kararını çoktan vermiş de ortada Türkiye gibi büyük bir engel var. Sanıyorum en çok bunu düşünüyorlar bu ara hele o mesele konusunda.
Geliyoruz yine ve tekrar Diyarbakır'a, Sur'a, Cizre'ye…
Her şey birbirine bağlanıp duruyor işte.
Kar yağıyor meselâ ve sokaklardaki mültecilere dönebilirsiniz tekrar bundan da.
Sorunlar azalmıyor artıyor gitgide.
Suriye'nin kuzeyinde Azez'e aynı anda sağdan Işid soldan PYD saldırabiliyor.
İçerideki dertten kurtulmak isterken konu parlamentoya kadar yükseliyor.
Parti kapatılması çok zor evet ama vekil dokunulmazlığı mümkün.
HDP'li bazı milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldığında bunun bütün tartışmaya katkısı ne olacak bilmiyoruz?
Sorunu çözecek mi ağırlaştıracak mı belirsiz…
“Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal”a dayandı bütün meselelerimiz.
Bir seçim yapmak zorunda bırakılıyoruz sürekli.
Seçim yapmamanın da maliyeti var; yaptığın her seçimin de.
Az kaldı…
Bütün bu birbirine bağlı sorunlar yakında çözülecek; ama öyle ama böyle…
Hayırlısını dilemekten başka benim yapabileceğim hiçbir şey yok.