AK Parti ile CHP arasında koalisyon görüşmelerinin keşif aşaması dün tamamlandı.
Şimdi genel başkanlar düzeyinde görüşme olacak mı onu merak ediyoruz.
Olacaksa ne zaman yapılacağı hele biz gazeteciler için ayrı bir soru.
O görüşmeden ne çıkacağı hepimizi çok yakından ilgilendirecek.
Bir yandan terörle mücadele sürüyor. Bu operasyonların seyri ve derinliği konusunda da henüz bir netlik yok.
Bildiğimiz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya uzun zamandır yapılan asker ve polis sevkiyatının bölgede kendince bir “paralel devlet” oluşturan PKK'nın sonbahar gibi süpürülmesinin çok açık bir gerçek olduğuydu.
Suruç'taki patlamadan sonra iki gün boyunca saldırılarda bulunun örgüt bunu kanlı şekilde öne çekmiş oldu.
Ağırlıkla şehirlere çekilmiş bir silahlı mücadele pratiğinin hiç de beklemedikleri gibi sürdüğünün farkına varıyor olmalı örgüt. Çözüm Süreci hatırına yaşanan iklimin meydanın kendilerine bırakılması anlamına gelmediği iki haftada ortaya çıktı işte. Ve belli ki daha da çıkacak.
Operasyonların ikinci haftası biterken kullanılan dil ve olup bitenlere yaklaşımda kimi değişmeler, yumuşamalar da sezilmiyor değil.
PKK çoktandır slogan haline getirdiği “asarız keseriz”den uluslar arası yardım arayışlarına döndü hızla.
HDP'nin de her gün birden fazla açıklama yapmak zorunda kalmaktan kaynaklanan ton farklarına rağmen kendisini şiddetin, terörün bir parçası olmaktan uzak tutacak söylemlere yakınlaştığı ortada.
Özellikle Eşbaşkanlardan Demirtaş'ın konuştuğu, diğer Eşbaşkanın pek konuşmadığı; kendilerini hem toplumsal hem hukukî açıdan zor durumda bırakabilecek çok sayıda bilindik ismin bu ara mikrofonlardan, ekranlardan uzak durduğu görülüyor.
Polemik düzeyini kendilerine büyük fırsatlar sunan MHP lideri Bahçeli üzerinden yürütürlerken bir yandan da teşkilatlara “seçime hazır olun” talimatının gittiği haberi geliyor.
Umarız en azından söylem düzeyindeki bu değişimin tek nedeni seçimler değildir.
Umarız HDP yönetimi silahlar konuşunca siyasetin ne kadar anlamsız hale geldiğini hepimizden daha iyi bildikleri o eski tecrübeleriyle muhataplarına da hatırlatırlar.
Bu haftanın ilk üç günü bir yandan da Yüksek Askerî Şura toplantıları ve sonucuyla da önemli.
Büyük bir sürprizin beklenmediği şura sonunda Kara Kuvvetleri Komutanı'nın Genelkurmay Başkanı olması beklenirken, az rastlanılan bir uygulamayla Jandarma Genel Komutanı'nın görev süresinin bir yıl uzatılması şaşırtıcı olmayacak.
YAŞ toplantısının sonunda asıl olarak Paralel Yapı'nın ordu içindeki varlığına yönelik iddiaların nasıl sonuçlandırıldığını göreceğiz.
Velhasıl çok sorulu bir haftanın içindeyiz ve çoğunun cevabını en geç haftaya almış olacağız.
Soruların sayısı çoksa sorunlarımız da ve bir ölçüde bunlara vereceğimiz cevapların seçenekleri de çok demektir.
Umarım bütün sorulara hakkımızda en hayırlı cevaplar vermeyi başarırız.
Bu kadar belirsizlik içinde yanılma riskim yüksek de olsa cevabı en çok merak edilen bir iki soru hakkındaki görüşümü not edeyim;
CHP ile yapılan koalisyon görüşmeleri Genel Başkanların (muhtemelen Perşembe ya da Cuma) bir araya gelmesi aşamasına kadar yükselir ama bir koalisyon kurulamaz.
Ardından MHP ile kurulacağı fikrinin alıcısı o zaman daha yükselecek ama bence MHP ile kurulamayacak ve erken genel seçime gideceğiz.
Bilmiyorum, 7 Haziran'da çıkmayan çözüm Kasım ayındaki seçimde çıkar mı?
Öte yandan, yeniden gündemin birinci sırasına oturan ve canımızı yakan, evlatlarımızın hayatına mal olan, yeniden albayrakla şehitlerimizin uğurlandığı bu dönemde gittikçe daha fazla pusu, tuzak yöntemleri kullanarak iyice alçaklaşan terör ne olacak?
Buna da aslında devlet değil örgüt ve bileşenleri karar verecek.
Çözüm Süreci'nin nihaî hedefi, yani silah bırakma ve yurt dışına çıkma özetle Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı silahlı mücadeleden vazgeçtiklerini kabul edene kadar devletin operasyonları da süpürme harekâtı da bölgedeki o “paralel devlet”i söküp atma irade ve ısrarı da öyle veya böyle sürecek.
Umarım, inşallah bunca soru içinde hakkımızda hayırlı olan cevapları vermeyi kısa sürede başarırız.