Dışavurumcu İngiliz şairden ödünç alıp Mart için kullanmıştık onun Nisan betimlemesini ama “zalim ay” esip duruyor pencerelerden içeri.
Bir güneş bir yağmur.
Bir sıcak bir soğuk…
Sonra hasta oluyor herkes en çok bebekler. Mevsim diyoruz biz doktorlar virüs.
Boşuna antibiyotik dayanıyoruz kendimizce doktorlar sıvı alın diyor.
Virüs Çağı denilse yeri içinde aktığımız zaman kesitine. Sadece tıbben değil tıp kadar hayatımızı yöneten bilişim ve iletişim alanında da virüsler egemenliğini ilân edeli çok oldu.
Sağım solum ebe sobe virüs.
Vücutta veya bilgisayarda telefonda ekranda kalmıyor bu meret. Her neyse taşıdığı arıza davranışlara düşüncelere hatta duygulara sirayet ediyor. Bozuyor girdiği her bünye ve eşyayı.
İnsanoğlu dediğin zaten bünyeler ve eşyalar arası bir iletişimden oluşuyor artık tamamen.
İnsanoğlu da bozuluyor böyle böyle.
Nisan geçip gidiyor hayatımızdan bir ısıtıp bir eserek ama hep virüsler saçarak.
Bunca yabancı madde içinden ayıklayıp bir çocuğun ateş içinde yanan alnına, virüsün kalpte yarattığı taşikardiye, su kaybeden böbreklerin acısına dokunmak mümkün olmuyor.
Bir başkasının Akdeniz'e açılan son yolculuğunu anlamak.
Makedonya'ya ulaşanın tel örgüyle polis arbedesi arasında kaldığında çıkardığı haykırışı duymak.
Bombalardan sonra her yeri derin bir sessizlik kaplıyor.
Hiç bitmeyecek sandığınız o gürültü bıçak gibi kesiliyor.
Elli milyon ele geçirilmiş nüfus bilgisinin içinde aslında çoktan ölmüş olanlara rahmet dileyemiyor bunca yazılım. Müteveffa babasının kaydını laf olsun diye arayıp ama işte bulan kadının burukluğunu anlamıyor mavi ekran.
Çanak antenler kuşların geri dönüşlerini kaydetmiyor hiçbir zaman.
Kuşlar kesintiye uğratamıyor on binlerce televizyon yayınının dalgalarını. O dalgalar ne kadar saptırıyor neleri çetelesi tutulamıyor.
Taş bebeklerden kendine dostlar icad eden kadının piyano çalan kızında bulduğu huzuru ikame edemiyor hiçbir meltem. Oğlunun sabah kahvaltısındaki gürültülü neşesinin yerini tutmuyor hiçbir sağanak.
Kadının biriktirdiği yaralar açılıyor şiir olarak.
Biyopsi sonuçları internet üzerinden doktordan doktora hastaneden hastaneye geziyor uzay boşluğunda boş yere.
Seza Kırgız “boşu boşuna”yı söylüyor yankısı Erol Parlak'tan “beyhude” olarak dönüyor.
Ayın isminin etimolojik kaynağı açılmak, ilk kelimelerine atıf yapsa da kaçınılmaz olarak insan'a dönüşüyor zihinde nisan.
İnsan kadar acımasız olan.
Onca patırtının ardından sağır bir sessizlikle geçiyor işte baharın adını taşımaya aday otuz gün.
Sonra bastıracak sıcaklar herkes biliyor.
Suriye'nin kaderi iyi kötü belli olacak. İç savaş ne kadar sürecek? Mülteciler ne olacak? Suriye bir bütün olarak kalabilecek mi…
Kıyıcı terör mevsimlere güvenip hangi saldırıları tasarlayacak? Büyükelçiliklerin rutine dönmüş açıklamaları bir anlam ifade edecek mi?
Geniş üçgenin köşelerini oluşturan Balkanlar ve Kafkaslar ve Kuzey Afrika'yı ne bekliyor Nisan'dan sonra?
Tarlalarda uç vermiş yeşil halı görüntüsünü ne bekliyor? Kuraklık mı bereket mi?
Doğumu beklenen bebekleri ve ölümü beklenenleri ne bekliyor aslında?
Çanakkale'yi geçemeyip karadan beceririz bu işi diye düşünen İngiliz Fransız generaller ne düşünüyordu o aldatıcı ayda acaba?
Askerlerine “Yardım gelecek, dayanın” diyen sonra bunu artık kendi de inanmadan söylemeye devam eden komutan Kut'ül Ammare'de bir Nisan günü teslim olacağını hiç düşünmüş müydü acaba?
Beethoven ay ışığı sonatını bir kör kız için bir Nisan günü mü bestelemişti?
Acımasız ay sessiz sakin ama acımasız geçip gidiyor.
Neyse ki umut tohumlarını taşıyarak.
Taşımak zorunda olarak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.