Herkesin bir bayramı var

04:0013/09/2016, Salı
G: 14/09/2019, Cumartesi
Yaşar Taşkın Koç

O kırmızı elbise ya da pabuç alınmadığı için bayramları hep kötü hatırlayan şimdi anne olmuş küçük kız çocuğunun da… bir bayram sabahı ömrü boyunca niye yediğini anlamadığı, hiç yoktan yere inmiş o tokat nedeniyle bayram sabahlarını hiç sevmeyen o oğlanın da.



O zamanın küçük kızı şimdinin annesi kendi kızına alıyor elinden geldiğince istediği bayram elbisesini. Ve o tokadı unutmak istercesine oğullarına her bayram sabahı ne olursa olsun gülümseyerek elini öptürüyor o günkü çocuk.



Şimdiki çocukların ister istemez ellerinde akıllı telefonlar mini bilgisayarlar. Onların da kendince bayramı var elbet, biz anlamasak, bizimkine benzetemesek de.



Gazete okunduktan sonra elde kalem bulmaca köşesine kapanmaktan yemeğin sonundaki tatlı gibi keyif alanların yerinde şimdi kalem taşıma ihtimali çok zayıf nesiller var. Her biri ama sürekli yazışıyor ama sürekli okuyor ama sürekli oynuyor.



Vardır istatistiği de ben sonuçlarına dair denk gelip bir şey okumadım; muhtemelen 15 Temmuz sonrası meselâ candy crush oyununa ilgide feci bir düşüş yaşanmış olmalı. Elindeki telefonda o oyunla ilgilenmeyen çok az kişi görürdüm, iki aydır pek rastlamıyorum ellerindeki ekranlarda.



Herkesin keyif veren vakit geçirmeler, eğlenceler, oyunlar yerine sanat kültür estetik konularında meraklı olmasını tabii ki bekleyemeyiz. İlgilenen sayısı belirli orandadır nüfusa göre, gitgide daha da azalarak biraz anlayan, çok ender de uzman olan çıkar.



Ama hazır bayram, hazır 15 Temmuz bazı eğlence alışkanlıklarını azalttı geçici bir süreliğine de olsa eğilim duyduğumuz, hoşlandığımız alanlarda ne olup bittiğine biraz daha yakından bakmak için fırsat olsa bu mola.



Sonuçta sanat içinde olduğumuz dünyayı ve hayatı başka bir şekilde de göstermenin, yorumlamanın, düşlemenin hatta ara ara da yaşadığımız şeyi fark ettirmenin ilk ve en önemli aracı.



Sık karşılaşmasak da iyi kötü hepimizin başına gelir; aklımızla kalbimiz arasında uçurum doğduğunda, bu uçurumu fark ettiğimizde delirmemek için, savrulmamak için, ya kalbimizin ya aklımızın ağırlığı altında ezilmemek için, o uçurumdan düşmemek için sanata da tutunuruz elden geldiğince.



Sanatçı da çok zaman bu dahil bütün insanî “o an”lara dair üretmiştir zaten eserini.



Bir türkü veya bir konçerto veya bir resim veya bir fotoğraf belki bir film kısacık bir roman upuzun bir öykü ya da hele dize mısra şiir…



Bir gazetenin bulmacı köşesine eğilmeniz zor, cebinizden kalem çıkma ihtimali pek zayıf, Türk'ün Türkçe'yle imtihanından çoğumuz gibi sınıfta kaldınız tamam ama dedim ya müzikten heykele tiyatrodan şiire size ve hayatınıza başka bir boyut katacak ne çok imkân neredeyse bedavaya ortalıkta geziniyor işte.



Gazete bulmacalarına ilgi gösterince belki bu işin uzmanlarından Şiar Yalçın'ı tanırdınız meselâ gide gide.



Babasının erken Cumhuriyet döneminde tasfiye amaçlı idamını öğrenir, o idam dahil çok sayıda acı kararı veren İstiklâl Mahkemesi'nin aşırı sert üyesi Kılıç Ali'nin oğlu Altemur Kılıç ile İstiklâl Mahkemesi kararıyla asılan Maliyeci Cavid'in oğlu Şiar Yalçın'ın aynı okulda sıra arkadaşlığıyla başlayan dostluklarına; o Yalçın'ın devlet kademelerinde üstlendiği görevlere; sonra sosyalist olduğu için buralardan tasfiye edilmesine velhasıl devletin bazen reflekslerine bazen adabına, geleneklerine bazen icraatlarına baktıkça… belki de yeniden şaşardınız.



Kağıda basılı bir bulmaca ya da bir eski posta pulundan çıkıp gidilecek, öğrenilecek, şaşılacak çok yol var; aslında elinizdeki internet bağlantılı cihazlar da daha hızlı gidilecek koridorlar açma becerisine sahip.



Yeter ki siz şu fırsatı değerlendirmeyi deneyin.


#15 Temmuz
#Kurban Bayramı