Her seçimin sonuçları kendine özgü.
Kesintisiz 13 yılın ardından girdiği bir seçimden yüzde 50 oy oranıyla ezici bir galibiyet kazanıp yola hâlâ tek başına iktidar olarak devam edebilen AK Parti'nin bu seçim başarısı da çok şey anlatıyor.
1- 7 Haziran'dan ders alan tek parti onlar olmuş. Üstelik derslerine de iyi çalışmışlar. Gerek ekonomik gerek sosyal alanlarda hem açıklamaları, vaatleri hem duruşlarıyla aradaki 5 ayı çok iyi değerlendirmişler.
2- AK Parti'nin en büyük avantajı şüphesiz vaatlerinin somut karşılığının olduğunu vatandaşın da biliyor olmasıydı. Ya tek başına ya koalisyonun büyük ortağı olarak icrayı yönetecek bir parti vadettiği zaman karşılığı oluyor çünkü. Muhalefet partilerinin söylediklerinin daha yükseğe çıkması bu yüzden geçen seçimdeki etkisini kaybetti, tersine AK Parti'nin bu alanda muhalefetin kendisini de mecbur ettiği kimi vaatlerle birlikte oy olarak döndü. Taşeron işçilere kadro, emekliye zam bunların en başta geleni olmalı çünkü geçen seçimde AK Parti adaylarının arazide en çok karşılaştığı, en zorlandığı konular bunlardı zaten.
3- 5 ay boyunca koalisyonun kurulamaması ekonomiye şok eden kırılmalar halinde olmasa da ağır ve düzenli bir daralma, kayıp yaşatınca dar gelirlilerle esnaf gibi geniş kitleler bu durumu yakından yaşadı. Elinde bin lirası olan da yüz bin lirası olan da 1 Kasım'ı bekledi, mümkünse harcamadı.
4- Bu yaklaşık yüz elli gün boyunca terörün ikili saldırılarını da belli ki yine vatandaş Türkiye'deki siyasetin yaşamakta olduğu boşluktan yararlanma olarak yorumladı. Ekonomi ve terör güçlü ya da tek başına iktidar seçeneğini acil hale getirdi. Vatandaş uyarmak istediği AK Parti'ye uyarının dozunu 7 Haziran'da kaçırıp iktidardan indirmişti, şimdi de anlaşılıyor ki istikrarlı bir yönetim için anketlerin asla göremediği bir dozda destek verdi.
5- Teröre karşı bıkkınlığın getirdiği oyların değerini anlayamayan veya anlasa bile gereğini yerine getiremeyen HDP ile yaşanan 5 ay boyunca hiçbir makul çözüme yanaşmayan MHP'nin yaşadığı dramatik oy kayıpları AK Parti'ye yöneldi.
6- Her iki etnik temelli siyaset yapan parti 7 Haziran'ın kazananı iken bu imkanı öyle kötü kullandı ki 5 ay sonra kaybeden iki parti oldular.
7- Her ikisi de terör, bölünme korkusu, şiddet, çıkışsızlık konularında milletteki köklü kaygıları ve buna müsaade etmeme iradesini hiç okuyamadı.
8- Bu dönemi CHP başarısız sayılmayacak bir performansla geçirse de soldaki oyların dağınıklığı, HDP'ye giden oylar ve iktidar olma ihtimalinden uzaklığı yukarıdaki nedenlerle güçlü olan partiye akan milyonlarca oydan pay almasını önledi.
9- Seçim sonunda yapılan açıklamalar üç partinin de yaşananlara karşı bir özeleştiri yapmayacağını, değişen bir şey olmayacağını gösteriyor ki bundan sonra da AK Parti yeni seçimler kazanır, rekor üstüne rekor tazelerse suçu başkasında aramasınlar.
10- Kaybedenler sadece muhalefet partileri olmadı, onları yönlendiren, bazen yöneten, yoğun destek veren medya, sanat, kültür dünyasının kimi lobileri de neredeyse partilerden daha ağır bir yenilgi aldı. Paralel Yapı'nın deli saçması iddialarına bel bağlayıp gazete manşeti atanlar, AB fonlarıyla ayakta kalanlar bu süreçte ayrıca PKK'nın saldırılarını perdelemenin cezasını da ödediler. Onların da bir özeleştiri yapacağı, yaptığı yok görünüşe göre. Oysa bir parça bu toprağı tanıyan insan Suruç'ta, Ankara Garı'nda, Dağlıca başta olmak üzere kalleşçe şehit edilen her canda yüreklerin nasıl yandığını görürdü. Bu saldırılar sonrası memlekete çöken hüznü hissederdi. 9. dakikada “Katil devlet” sloganı atan Demirtaş'ı köpürtmeye, parlatmaya devam etmek veya Dağlıca'daki saldırının biçim ve faillerini bırakıp buradan ideolojik, siyasi rant devşirmenin yolunu aramak böyle çakılmalarıyla sonuçlanıyor işte.
11- Gerek AK Parti'nin doğruları ve muhalefetin eksikleri, yanlışlarına ve hele ki onların yanında konumlanan lobilerin, saçmalık ve aptallıklarına yönelik daha yüzlerce sebep yazılabilir. Çoğu da doğru olacaktır. Ama bundan önemlisi artık yarına bakmak. Son yazılarımda ısrarla yaşadıklarımızın iç meseleden çok dış mesele olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. Türkiye bir karar verdi aslında ve iç meseleleri böyle, tartışmasız, kesin bir seçim zaferiyle çözdü kenara kaldırdı. AK parti şimdi yaşadıklarımızın ve yaşayacaklarımızın dış sorunlarla ilgili bölümlerine acilen odaklanmak zorunda. Şüphesiz seçimin iç meselelerimizi çözdüğü yanılgısına kapılmadan.
Henüz seçimin ilk gününde müstakbel iktidara geçmişte yaptığı hataları hatırlatmak için erken olabilir. Ama AK Parti'nin ne kendisini ve hele iktidar sorumluluğu nedeniyle ne ülkeyi bir daha bu duruma düşürmemek için yapması gerekenler ve yapmaması gerekenler artık ayan beyan görülmüş olmalı.
Önümüzdeki süreçte bunlara odaklanmak, yazmak, hatırlatmak gerekiyor.