Mayıs 1999'dan sonra ilk defa koalisyon görüşmelerine tanık oluyoruz.
Az değil, on altı yıllık bir ara bazı şeyleri unutturmuş olmalı hepimize.
AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu hükümeti kurmakla resmen görevlendirilmesinin ardından ilk ziyaretini dün CHP'ye yaptı.
Bir saat kırk dakika süren; toplantı sonunda tarafların yaptığı açıklamalardan; dağıtılan fotoğraflardan ve sızan bilgilerden anladığımız koalisyon görüşmelerinin çok olumlu, çok samimi bir havada geçtiği yönünde.
Böylece ikinci tur yapılacak mı; gerek var mı buna karar verildi.
Taraflar birbirine ilk adımda güven verdi; sonunda anlaşabilirler mi anlaşamazlar mı göreceğiz ama bunu görmek için masaya karşılıklı oturabileceklerine dair birbirlerini ikna ettiler.
Her iki partiyi de ayrı ayrı yoklayan gazeteciler özel bir detay veya farklı bir hisse dair işaret almadı.
Bu ön görüşmeden çıkan sonuç ekranlarda gördüğünüzün aynısı. Arkada, basının olmadığı süre boyunca da farklı bir gündem, psikoloji, içerik ya da tavır olmayan bir ilk tur yaşanmış.
Sonunda karşılıklı niyet beyanlarının ardından şimdi tarafların heyetleri AK Parti adına Ömer Çelik, CHP adına Haluk Koç'un başkanlığında görüşmelerin trafiğini, yöntemlerini belirlemek üzere karara vardılar.
Bugün de MHP ile yapılacak ikinci görüşme. Sanmam ki o görüşmede de olumsuz sinyaller verilecek şeyler yaşansın.
MHP öncelikle CHP ile bir koalisyon kurulması konusundaki pozisyonunu koruyacak, CHP ile görüşmelerin sonuçlanmasına kadar vitesi düşük bir gidişatı benimsese de kapıları tümden kapatmayacaktır.
Hangisi olur, nasıl olur, olur mu… Bu soruların cevabını bilen Ankara'da hâlâ yok.
Bütün bu şeffaf, açık, net tutumlara açıklamalara rağmen bu belirsizlik ister istemez spekülasyon sevenler için bol fırsat doğuruyor. Her ne kadar spekülasyonlar balonlar abartmalar birkaç saatte gerçeklere çarpıp dağılsa da bu işleri sevenleri durdurmak mümkün değil.
Örnek mi? Daha dün CHP ile yapılan görüşmeye sürpriz şekilde Ankara Milletvekili Mücahit Arslan'ın da girdiğini görünce Cumhurbaşkanı'nın belki en uzun süre danışmanlığını yapmasından yola çıkıp CHP'nin Cumhurbaşkanı ve Saray hakkındaki tutumuna kadar neler neler söylendi.
Zannedersiniz iki partinin kritik toplantısının ortasında Saray'ın yerleştirdiği bir casus var…
Neresinden tutsanız elinizde kalacak; kendisi de gerekçeleri de birbirinden saçma, taraflara da şahıslara da büyük saygısızlık içeren zekâsı az bir köpürtmeydi.
Kısa süre sonra bunun CHP'nin talebi olduğu anlaşıldı; CHP heyetlerin 5+1'e çıkarılmasını istemişti.
O yüzden bu ara Ankara kökenli olduğu söylenen iddialara biraz daha fazla soğukkanlı bakın.
Aklınıza ya da sağduyunuza yatmayan bir şeyse duyduğunuz inanmayın, kestirip atarsanız büyük ihtimal haklı çıkarsınız.
Böyle diyoruz ama akıl, sağduyu, vicdanla anlamanın mümkün olmadığı açıklamalar yazılı olarak da yapılabiliyor.
İşte meselâ KCK'nın ateşkesi sonlandırma gerekçeleri arasında saydığı “askerî amaçlı baraj” yapımı.
Tam da Cerablus'ta Amerikan uçakları Işid'e ait dokuz önemli yeri vurduğu ama çok istekli olmasına rağmen PYD'nin bu hava saldırıları desteğinde ilerleyemeden uzaktan “seyretmek zorunda” kalmasından 24 saat sonra geldi bu tuhaf açıklama.
Tam da Türkiye ile ABD belli ki kıran kırana pazarlık yaparken PKK kafasını uzatıyor yeniden durup dururken.
Bir kişinin canını dünyadan üstün görürken, artık bir kişinin burnu kanamasın diye bu kadar uğraşılır, Çözüm Süreci hedefine ulaşsın diye çabalanırken tekrar binlerce can alacak bir savaşı başlatmak kimin işine gelecek?
Türkiye'nin gerek iç siyasetteki belirsizliği gerek dış siyasetteki sıkıntılarını kullanarak fırsat bu fırsat deyip KCK/PKK/PYD yeni hamleler yapmanın yollarını arıyor gibi.
Hesap etmedikleri ya da ciddiye almadıkları şeyi hatırlatarak bitireyim; Bazı meseleler parti ayrımı yapmaz ve belirsizlik falan dinlemez gereği yapılır.
HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ın “KCK açıklamasını ateşkesin tümüyle bitmesi değil misilleme olarak okuduk” söylemini (bütün iyi niyetimle bu tevili) doğru kabul etmek istiyorum.
En azından Demirtaş'ın KCK'ya bu açıklamasını geri alabileceği bir manevra alanı açabilmiş olmasını diliyorum.
Sonra…
Sonra hiçbirimizin geri adım atacak yeri kalmıyor…