Sonunda resmi prosedür işlemeye başladı; Başbakan Ahmet Davutoğlu hükümeti kurmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Devlet Günü”nde görevlendirildi.
Devlet Günü, yani Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı'nın görüşmelerinin yapıldığı Perşembe günü.
Genelde Meclis Başkanlık Divanı oluştuktan sonra veriliyor hükümet kurma görevi ancak MHP ve HDP arasındaki anlaşmazlık nedeniyle komisyon kurulması uzuyor.
O uzadıkça Ankara'da değişik yeni gerginlikler “icat” ediliyor.
Tek başına bir koalisyon yıkma yeteneğine sahip görünen Mahmut Tanal meselâ Meclis Başkanı Genel Kurulu mecburen aç-kapa yapınca beddualar yağdırıyor; her nereden kaptıysa bu özelliği…
Bu arada, not edip geçelim onu da, MHP aynı vekil sayısına sahip oldukları halde kendi oy yüzdesi daha yüksek diye HDP ile Meclis Başkanlık Divanı'nda aynı sayıda sandalyeye sahip olmayı reddediyor, “Benim bir fazla olmalı” diyordu; İç Tüzüğe göre haksızdı bu talep. Sonunda her ikisine de 3'er sandalye verilecek fakat arada böyle böyle vakit geçti hükümetin kurulması işlemlerinin başlaması için.
Çok da değil; normal işlese süreç Salı akşamı görevlendirilecekti Davutoğlu muhtemelen; şimdi Perşembe akşamı olmuş oldu.
Çankaya Köşkü'nden çıkan dört siyah araç kısa süre sonra Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın ana kapısından giriş yaptı işte.
Kırk sekiz saat içindi yani kopan kıyamet, onca dedikodu.
“Cumhurbaşkanı uzattıkça uzatacak…” diyorlar ya, lastik değil bu sınırı var nihayet, hepi topu iki gün geçti bitti işte.
“Saray da hükümet de savaş çıkarıp seçimleri de hükümet kurulmasını da erteleyecek böyle devam edecekler…”
Bitmiyor Ankara'da dolup taşan yalanın iddianın dedikodunun spekülasyonun ardı arkası kesilmiyor.
Taşıyoruz bunlarla.
Her gün bir başka akla ziyan ihtimali soran muhataplarımıza “Olmaz öyle şey, ne diyorsunuz, inanmayın bu saçmalıklara” demekten dilimizde tüy bitti.
Pazar günü üç partiden peşpeşe randevu istenecek. Plan Pazartesi Salı Çarşamba her biriyle görüşmeleri yapmak. Kısa bir tur içinde üç parti de birbirinin ne düşündüğünü, ilkelerini, prensiplerini karşılıklı duyuracak.
Yoklama çekecek özetle partiler birbirine bu ilk turda.
Kapışmadan önceki peşrev bölümü bayramda bitecek şekilde planlanmış anlaşılan.
Bayram sonrası ikinci turda, ilk tur izlenimlerine göre detaylar, ilkeler, protokol ihtimalleri masaya yatırılacak. Bu turda doğal olarak kendisine koalisyon teklifi yapılmayan HDP ile görüşme düşünülmüyor.
Kendileriyle görüşmeye hazırlanan partiye Eşbaşkan Demirtaş'ın ergen diliyle twitterdan cevap yazması herhalde bir ara kendi aralarında ciddi şekilde konuşacakları meseledir HDP'nin. Demirtaş belli ki bu “oyunları” sevdi ama dengesini tutturmakta zorlanıyor işte bu son örnekteki gibi.
AK Parti tarafında bu ikinci turda partilerin heyetlerinin karşılıklı görüşmelerle protokolü olgunlaştırması ve liderlerin sonra görüşmesi de düşünülüyor. Diğer partileri de kabul ederse öyle olacak.
Baş başa görüşme seçeneği daha sonra farklı spekülasyonlar doğurduğu için gittikçe zayıflıyor.
Velhasıl resmen başlıyor görüşmeler haftaya.
MHP'nin ilk iki tur için taktiği ya da tutumu deyin isterseniz, kapıyı mümkün olduğu kadar kapalı tutmak ama tamamen de kapatmayıp, eğer CHP ile olmuyorsa masaya biraz daha güçlü oturmak gibi görünüyor.
CHP kendi içindeki muhalif pozisyonlar ve seçim öncesi hatta 13 yıldır kullandığı üslup nedeniyle zor durumda; şimdi ister istemez zor geliyor aynı hükümet içinde yer almak fikri.
Ama onlar da alışıyor.
Tıpkı herkes her parti yeni duruma nasıl alışıyorsa…
Sonunda, çok değil bir aya koalisyon mu kuruluyor yoksa yine sandığa mı başvuruyoruz belli olur.
Ağustos sıcağı bakalım ne diyecek?