Şans, fırsat ile hazırlığın buluştuğu noktadır

04:006/12/2020, Pazar
G: 6/12/2020, Pazar
Yaşar Süngü

Çalıştığım şirket işime son vermişti.Sıraselviler’deki (Beyoğlu) bürolarından çıktım, düşüne düşüne yürümeye başladım.Bir arkadaşım arabasıyla yanımda durup “Ali yahu, nereye” diyerek seslendiğinde bir de baktım ki SarıyerKireçburnu’ndayım.O uzun yürüyüşte kendi şirketimi kurmaya karar verdim.**Başarısız olma lüksüm ya da bahanem yoktu.İyi eğitimin yanısıra, mesleğimi de çok seviyordum.Ne sermayem ne kredim ne de bürom vardı.Oturduğum evin bodrumunu şirket adresi olarak tescil ettirdim ve bir karar

Çalıştığım şirket işime son vermişti.

Sıraselviler’deki (Beyoğlu) bürolarından çıktım, düşüne düşüne yürümeye başladım.

Bir arkadaşım arabasıyla yanımda durup “Ali yahu, nereye” diyerek seslendiğinde bir de baktım ki Sarıyer
Kireçburnu’ndayım.

O uzun yürüyüşte kendi şirketimi kurmaya karar verdim.

**

Başarısız olma lüksüm ya da bahanem yoktu.

İyi eğitimin yanısıra, mesleğimi de çok seviyordum.

Ne sermayem ne kredim ne de bürom vardı.

Oturduğum evin bodrumunu şirket adresi olarak tescil ettirdim ve bir karar aldım;
“Büyük şirket olmak için önce iyi bir şirket olmalıyız”.

1971’de ilk şirketin kuruluşunda benimsediğim motto (slogan, felsefi düşünce) bu oldu.

“Şans, fırsat ile hazırlığın buluştuğu noktadır”
derler.

Girebildiğim tüm ihalelere girmeye, iş almak için var gücümle çalışmaya başladım.

Fırsatların zuhur etmesi ve dolayısıyla şansımı sınamam belli ki zaman alacaktı, sabır istiyordu ve ben sabırlıydım.,

Avcılık merakım bana avdan eli boş dönmenin de
“kırk gün taban eti, bir gün av eti”
yemenin de bu işin kuralı olduğunu öğretmişti.

**

70’li yıllar,
Türkiye’nin sanayileşmeye öncelik verdiği yıllardı.
Şans, yüzüme
Adapazarı’nda
güldü.
Büyük uğraşlar, küçük taşeronluklar ve bol hayal kırıklıklarıyla geçen bir yılın sonunda, 1971’de
Uniroyal Endüstri Türk A.Ş’nin
Adapazarı’ndaki depo tesisi ve bilahare, tevsii ihalesini aldım.

Bu sevinçle birlikte sorunlar da başladı tabii.

Aldığım bu ilk ihale için gerekli teminat mektubunu babacığımın dükkanını ipotek ederek idareye vermiştim.

Çok küçük bir sermayem vardı; 70 bin lira yani
7 bin dolar,
aileme de 15 bin lira borçlanmıştım.

Çünkü işçilik nakliye vs. için nakit gerekiyordu.

Kum çakıl ve gerekli makineyi,
Adapazarı’ndaki bir şirketten ay sonunda hak edişimi aldığım zaman ödemek kaydıyla temin edebildim.
Demiri
de aynı şekilde ödemek için bir
arkadaşımın kefaleti
suretiyle Perşembe Pazarı’ndan yükledim.
İş
keresteye
gelmişti. Dükkan sahibinin oğlu oradaydı. Malı veresiye alabilmek için uzun uzun dil döktüm. Kabul etti ve keresteyi yüklemeye başladılar. Sevinçle şantiyeye döndüm ki, vazgeçmişler ve baba yüklenen kamyonu boşalttırmış.

Kereste dükkanına geri döndüm ve bu kez babayı ikna etmek için dil dökmeye başladım.

Sonunda kabul etti ve kereste tekrar kamyona yüklendi.

**

Çimento temin edilmesi en zor kalemdi, çünkü piyasa peşin çalışıyordu.
Adapazarı’nın
en eski ve köklü tüccarlarından
Hakkı Bey’e
gittim. Fiyatta anlaştık ama veresiye istediğimi duyunca, adamcağız
takipteki, icradaki alacaklarını
gösterip, “Olmaz” dedi ve defteri kapattı.

Oturduğum yerde kalakalmıştım. Yerimden kıpırdamıyor, hızla ne yapmam, nasıl hareket etmem gerektiğini düşünüyor, vakit kazanmak için sohbeti geliştirmeye çalışıyordum.

Hakkı beyin her halinden
nezaketen
konuşmaya devam ettiği belliydi.
Derken, sohbet sırasında
oğlunun yakında inşaat mühendisliği
bölümünden mezun olacağını öğrendim.

Hakkı Bey’e, “Mezun olunca oğlunuz ne iş yapacak” diye sordum.

“Serbest çalışacak, inşaat yapacak” dedi.

“Çimentoyu nereden satın alacak” dedim.

“Ben vereceğim” dedi.

“Sizin oğlunuz olmayıp da, benim gibi bir
memur çocuğu olsaydı nereden alacaktı?”
diye sorunca adamcağız şöyle bir durdu.

“Git idareden bir yazı getir vereyim dedi.

Artık
çark dönüyordu.

Ne var ki, bizleri ne kadar zorlu yılların beklediğini de henüz bilmiyorduk.

**

Size,
“Zorlukları nasıl yendim”
i anlatmak zor, çünkü zorluklar devamlı değişiyor.

Zorluklar hem yeniliyor, hem oradalar, hem de bazen onlar yeniyor.

Sürekli bir savaş bu,
belki de yaşam bu!

Yendiğim kadar yenildiğim de oldu.

Bu uzun ince yolda, bu bilek güreşinde, gençlere başarılar dilerim, çünkü insandan insana bilgi, kalp, kan, göz hatta ilik nakledilir ama
tecrübe nakledilemez.

Onu da kendileri kazanacaklar.

Belki doğrusu da bu!..

Sevgilerimle
Ali Haydar Üstay
Not-1;
Bu yazı Bülent Şenver’in başarılı insanlara yazdırdığı
“Gençlere mektuplar”
adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Not-2:
1971’de kurulan Üstay inşaat 2020 yılında dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidi listesinde
222’inci
sırada yer aldı.
Arkasında emek olan her
başarı ya da başarısızlığın
ders alınacak bir hikayesi vardır.
#Şans
#Fırsat
#Hazırlık