Osmanlı iktisat anlayışı ve Mehmet Genç Hoca

04:0021/03/2021, Pazar
G: 21/03/2021, Pazar
Yaşar Süngü

Türkiye’nin en önemli tarihçilerinden birini uğurladık bu hafta ebediyete.Osmanlı iktisat tarihini öğrenmek için akademik kariyerini40 yılbeklemeye alacak kadar ilme aşık bir ilim insanıydıMehmet Genç Hoca.Sadece tarih değil, matematik, tiyatro, müzik, felsefe ve edebiyat konusunda da derin bilgi birikimine sahipti.Çevresinde, ilmin verdiğimütevazilik ve nezaketiile tanınırdı.**İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan’ın asistanı olarak akademik hayatına başlayan Genç,“Batı

Türkiye’nin en önemli tarihçilerinden birini uğurladık bu hafta ebediyete.

Osmanlı iktisat tarihini öğrenmek için akademik kariyerini
40 yıl
beklemeye alacak kadar ilme aşık bir ilim insanıydı
Mehmet Genç Hoca.

Sadece tarih değil, matematik, tiyatro, müzik, felsefe ve edebiyat konusunda da derin bilgi birikimine sahipti.

Çevresinde, ilmin verdiği
mütevazilik ve nezaketi
ile tanınırdı.

**

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan’ın asistanı olarak akademik hayatına başlayan Genç,
“Batı Dünyasındaki Sanayi Devriminin Osmanlı Sanayine Etkisi”
adlı doktora tezini hazırlamak üzere 1966 yılında araştırmalarını derinleştirmek için Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde çalışmaya başlar.
51 yıl
boyunca Osmanlı arşivlerini bıkmadan usanmadan inceler ve Osmanlı ile ilgili söylenenlerin hemen hiçbirinin doğru olmadığını bizzat müşahede eder.

**

Ve şöyle aktarır arşivden elde ettiği bilgileri: “Arşivleri inceledikten sonra Osmanlılar hakkında ortada uçuşan bilgilerin pek gerçeğe tekabül etmediğini,
‘Osmanlının Avrupa’daki gelişmelerden haberi yoktu’
iddiasının doğru olmadığını gördüm.
‘Avrupalılar iktisadi başarılarını kazanmak için birtakım politikalar uyguladılar. Bunları Osmanlılar bilmiyorlar, bu yüzden biz geri kaldık’ diye düşünülüyordu.
Arşivleri
inceledikten sonra bunları çok iyi bildiklerini, fakat benimsemediklerini anladım.
İslâmî hayatın
gereği olan eşitliği sürdürmek için benimsemediler.
Kimsenin
aç ve fakir kalmaması
için, kurdukları düzeni devam ettirmek istediler.

Bunları bilerek yaptıkları, bürokrasinin bize bıraktıkları belgelerden açıkça anlaşılıyor; kitabımda bunları anlattım.”

“Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi”
adlı dev eseri bugün dünya iktisat tarihinin kaynak kitaplarından biri.

**

İslâm dünyasının bugünkü durumundan rahatsızlığını ise şöyle dile getiriyordu:

“Biz şimdi yangın yerinde gibiyiz. Batı medeniyeti bütün dünyaya yayılıyor. Sadece Türkiye değil,
bütün İslâm dünyasının
işi çok zor ve bu
ciddi buhranın
sanki hiç farkında değilmiş gibi yaşamaya devam ediyor.”

**

Eğitim politikasına yönelik önerileri çok değerli: “Gençlerimizi Batı’ya gönderiyoruz. Onların içinden
üstün zekâlıları
geri alamıyoruz.
Devletin yetkilileri
de bu konuda fazla kafa yormuyorlar.
200 üniversite
var ama üniversitelerden ayrı olarak bizzat ilim yapmak üzere oluşturulmuş kurumlarımız maalesef mevcut değil.

Batı’dan gelen ilimlerin hepsi bir grup çalışmasının eseridir.

Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’ni
tek başına yapmış olabilir mi?

Bir grup insan bir araya geliyor ve bu işi yapıyorlar.

Bizim üniversitelerimiz henüz ilim yapmıyorlar. Başkalarının yaptıkları ilmi öğretiyoruz. Öğreniyoruz, onu anlatıyoruz. İlmi öğrenmek değil, yapmak lazım bizzat. Yapmak için üniversite yetmez. Ayrıca
araştırma birimlerini
n oluşturulması lazım. Bir ilmin uzmanlıklarını iyice yerleştirmemiz ve üniversitede
bilinenleri
anlatmaktan ayrı,
bilinmeyenleri
araştıran birimlerin olması gerekiyor mutlaka. En büyük eksiğimiz bence bu.”

**

“Osmanlı niye sanayi devrimi yapamadı?”
diyenlere arşivden verdiği cevap şöyle oldu: “Osmanlıların insana, ekonomiye, topluma, dünyaya bakışları kapitalistler gibi değildi.
Batılıların kapitalizminde
insanların ihtiyacı değil,
ancak
ekonominin ihtiyacı
önemlidir. Birinci derecede herkes ekonominin emrinde çalışır.
Osmanlıların hedefi ise,
insanlara yaşanabilir bir dünya sağlamaktı.

Onun için orada birikim yapıp, büyük sermaye biriktirip ekonomiyi dönüştürme imkânı olmazdı.

Avrupa’da da kolay olmadı. Geniş kitlelerin çok büyük ıstırap ve sefalet çekmeleriyle ancak mümkün oldu.

Londra’da
50 bin,
Paris’te
50 bin dilenci sokaklarda dolaşıyordu. Ona alışmış insanlar.
Osmanlı şehirlerinde
dilenci görmeyince çok şaştılar ve “Merak ediyoruz, niçin yok diye araştırdık. Anladık ki bunların
ihtiyaçları
görülüyor,
dilenmeye ihtiyaç kalmamış.
Osmanlılar bunu başardılar” dediler.
Mehmet Genç Hoca 87 yıllık hayatında hem
haliyle
hem
ilmiyle
bize örnek oldu. Bizlere de
ilme
olan aşkını miras bıraktı. Allah ondan razı olsun. Hepimizin başı sağ olsun.
#Osmanlı
#İktisat anlayışı
#Mehmet Genç