Dünyadaki siyasi haritanın çizimini İkinci dünya savaşının bitiminden başlatmış yazar ve kitaba şu cümlelerle başlıyor; 1947’den 1965’e kadar dünya, siyasi haritasında büyük bir değişime, aslında bir devrime tanıklık etti. Bu yıllarda, Asya ve Afrika’daki imparatorluğun çözülmesi çok değişik kılıflarda gerçekleşti.Örneğin diyor yazarMısır, Ürdün ve Irak’tayönetim birkaç on yıl içerisinde İngiltere’den yerel liderlere neredeyse hissedilemez bir şekilde devredildi.Bu ifadelerin Türkçesişöyle; Birinci
Dünyadaki siyasi haritanın çizimini İkinci dünya savaşının bitiminden başlatmış yazar ve kitaba şu cümlelerle başlıyor; 1947’den 1965’e kadar dünya, siyasi haritasında büyük bir değişime, aslında bir devrime tanıklık etti. Bu yıllarda, Asya ve Afrika’daki imparatorluğun çözülmesi çok değişik kılıflarda gerçekleşti.
**
Gerçeği görmek için savaşın sonucuna bakmak yeterli.
Sonuçta kazanan ve kaybeden taraftaki hiçbir Avrupa ülkesi bölünmedi, parçalanmadı.
Tek parçalanan, bölünen dağıtılan devlet Osmanlı devleti ve toprakları oldu.
Elleri, ayakları, kafası koparıldı.
Beyni zaten savaş öncesi değiştirilmiş ve sömürülmeye uygun hale getirilmişti.
Birinci Dünya Savaşı'yla parçalanan tek şey bedeni oldu.
**
Ancak bu savaş, Osmanlı coğrafyasında kurulacak zayıf devletlerin kimlerin sömürgesinde devam edip etmeyeceği savaşıydı.
**
Kitap, neden bazı devletlerin liderlerinin vizyonlarını gerçekleştirmede daha çok, bazılarının ise daha az başarılı olduğu sorusuna cevap arıyor.
**
Birinci Dünya ABD ve Batı, İkinci Dünya Rus ve Çin hakimiyetindeki ülkeler.
Üçüncü Dünya dediği biziz.
Yani Hristiyan olmayan Müslüman dünya.
İslam coğrafyasında kurulan devlet-toplum ilişkilerini incelemiş ve bu dünyayı oluşturan farklı ve karmaşık toplumları analiz etmeye çalışmış.
Son kısımdaki analiz ise, devlet kapasitelerinin büyümesini engelleyen ve gelişen toplumsal kalıpların neden son nesilde tersine çevrilemediğini odağına almış.
**