Bizim hayat pahalılığı olarak ifade ettiğimiz enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışını ifade eden bir durumdur.
Enflasyonun sakıncaları her kesimi etkilese de fiyatların nedenli nedensiz arttığı bu ortamdan en çok etkilenen kesim daha çok sabit gelirliler dediğimiz ücretli sınıftır.
Ekonomi alanında enflasyonun sakıncaları
tarafından şöyle sıralanır;
: Enflasyon ve satın alma gücünün azalması sıkça aynı anlamda kullanılır.
Bu, paranın satın alma gücü söz konusu olunca doğru bir ifadedir.
Ancak, tasarruf edilebilir gelirin satın alma gücü burada sınırlandırmaya tabidir, çünkü tasarruf edilebilir gelirin satın alma gücü hem fiyatlar tarafından hem de gelirdeki gelişmeler tarafından belirlenir.
Enflasyon
orta ve orta gelir seviyesinin altında
olan kesimlerin satın alma güçlerini azaltarak, toplum içinde gelir farklılıklarım artırarak kutuplara doğru kaymalara neden olur.
Bu tür, gelirdeki değişmeler sonucu oluşan kutuplaşmalar toplumda gerginlik yaratır.
Kaynaklar yanlış yerlere gider: Enflasyonist dönemlerde
artması, çekici hale gelmesi, makine ve teçhizat yatırımlarının hacminde azalma ve spekülatif yatırımlarda artış meydana getirerek sermaye hasıla katsayısını yükseltir.
Çünkü, yatırımların tamamlanması süresi uzar.
Enflasyonist ortamlarda iş dünyasında
güvensizlik ve belirsizlik
hâkim olduğundan geleceğin nasıl olacağı belli değildir.
mal ve hizmet üretimi için gerekli olan hammadde ve yedek parçanın bulunup bulunamayacağını, işçilerin ücret arttırılması yönündeki işveren üzerinde yapacakları baskıların sonuçta maliyetlere nasıl yansıyacağını bilemezler.
Yani yüksek ve değişken enflasyon oranları, beklentilerdeki yanılmalar sebebiyle
yanlış karar verme riskini
ve beklentilerdeki
arttırır.
Ekonomik birimlerin enflasyondan korunmak veya enflasyonun üstünde gelir elde edebilmek için vermiş oldukları uğraş verimsiz reel sermaye oluşumuna ve
büyümeyi engelleyici yatırım ve üretim yapısının
oluşmasına neden olabilir.
Örneğin; yatırımcılar enflasyondan korunmak için, verimli yatırımlara ve beşeri sermayeye yatırım yerine,
faiz, borsa, gayri menkul, arsa, tarla, altın, antika gibi
alanlara yönelir.
Rasyonel kaynak dağılımı sağlanamadığından üretimin yeterince yapılamaması istihdam düzeyini düşürür.,
Çarpık kentleşme ile birleşen enflasyon işsizlik sorununu arttırarak
düşmesine sebep olur.
Enflasyon nedeniyle azalan sınai yatırımlar, dış ödeme güçlükleri sebebiyle ara malı ithalatının güçleşmesi, yabancı sermayenin yatırımlardan uzak durması gibi nedenlerle
azalmasına meydan verir.
Dış ticaret açıkları artar
: Enflasyonun olduğu ülkelerde fiyatların genel seviyesi yükselirken ihracata prim verilmez, yani devalüasyona gidilmezse ithalat artar ve dış ticaret açıkları büyür.
Ekonominin ithalat meyli yükselir; sonuçta devalüasyon yapma zorunluluğu doğar.
Enflasyonun hüküm sürdüğü ekonomilerde tasarruf hacmi daralır ve tüketim artar, para ikamesi başlar, spekülatif amaçlı yatırımlarda artış görülür.
Ayrıca;
enflasyon verimliliği ve kaliteyi
de olumsuz etkiler.
Sınıflar arası uçurum derinleşir
; enflasyon, yukarıda ifade edilen etkilerin yanında,
da toplumu olumsuz etkiler.
Enflasyonist ortamlarda haklı bir neden olmaksızın
servet ve gelir dağılımı değişir
; yani insanların milli gelirden aldıkları pay değişir ve bu da toplumun sosyal bünyesinde tepkilere neden olur.
Kronik ve yüksek enflasyonlarda emisyon hissedilir derecede
artarak ticari aracıları avantajlı
duruma getirir.
yaşayanlar enflasyonun altında ezilirler.
Gelir dağılımındaki dengesizlikler
problemlerin doğmasına neden olur ve fiyat artışlarının etkisini ortadan kaldırarak bir gelir artışı sağlamazsa yönetimler zorlanırlar.