Devredilemeyen görevler

04:004/12/2019, Çarşamba
G: 4/12/2019, Çarşamba
Yaşar Süngü

“Biz çocuklarımızı sokakları kirletme diye yetiştiriyoruz.Japonlar sokakta çöp görürsen al çöpe at diyerek yetiştiriyor.Bu nedenle Japonya’da sokaklar tertemiz.”Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) İzmir’de Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’ndekiXI. Küresel Isınma Kurultayı’nakatılan işadamlarından biri bu sözlerle temizlik konusundaki anlayış ve zihniyet farklılığına dikkat çekmiş.Haklı değil mi?Bizde sokaklar neden kirlenmeye devam ediyor.Çünkü biz sokakları temizleme işininsadecetemizlik

“Biz çocuklarımızı sokakları kirletme diye yetiştiriyoruz.

Japonlar sokakta çöp görürsen al çöpe at diyerek yetiştiriyor.

Bu nedenle Japonya’da sokaklar tertemiz.”

Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (
EGD
) İzmir’de Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’ndeki
XI. Küresel Isınma Kurultayı’na
katılan işadamlarından biri bu sözlerle temizlik konusundaki anlayış ve zihniyet farklılığına dikkat çekmiş.

Haklı değil mi?

Bizde sokaklar neden kirlenmeye devam ediyor.

Çünkü biz sokakları temizleme işinin
sadece
temizlik görevlilerine
ait olduğunu düşünüyoruz.
Kirletme görevinin de bize!

**

BM İklim Değişikliği Konferansı-COP 25’te, Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO)
State of The Climate
-İklim Durumu
2019 raporunu
kamuoyu ile paylaştı.

Rapor;

*Son on yılda,
sera gazlarının
neden olduğu
küresel sıcaklığın
,
buzul erimesinin
ve deniz seviyesindeki yükselmenin olağanüstü derecede arttığını;
*2019 yılının,
tarihteki en sıcak
ikinci
ya da üçüncü
yıl
olarak kayda geçeceğini,
*
Küresel sıcaklık artışının
1.1°C artış gösterdiğini,
*Atmosferdeki
karbon dioksit
oranının rekor kırdığını dile getiriyor.

**

Görünen o ki sorunu herkes kendi ülkesindeki iklim şartlarını görerek yaşıyor ancak çözüm konusunda hem
bireysel
hem de
kurumsal
olarak yapılan kayda değer bir şey yok.
Yani hem
havayı, suyu, toprağı
kirletmeye devam ediyoruz hem de şikayet ediyoruz.
Canımız sağolsun
diyemeyeceğim çünkü bu kirli gidişle canımız sağ olmayacak.

**

95 kurum geçen ay sağlıklı bir gelecek için
“Zehirsiz Kampanya”
başlattı.
Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın, Zehirsiz Sofralar Konferansı’nda, pestisitlerin zararları ve alternatif yöntemler konuşuldu,
çok zehirli 13 pestisitin
yasaklanması için bir imza kampanyası başlatıldı.
Gıda mühendisi Dr. Bülent Şık, bu
pestisitlerin zararlarını
şöyle açıkladı:
“Pestisit kalıntısı içeren gıdaların yenmesi veya
kirli suların
içilmesi insanlarda
akut ve kronik
olarak gözlenen çeşitli sağlık sorunlarına neden olur.
Faydalı böcekler, kuşlar ve arılar
başta olmak üzere uçucu böcek türlerindeki dünya genelinde azalmanın, bir başka deyişle
biyolojik çeşitlilikteki
kaygı verici azalmanın en önemli nedenlerinden biri pestisit kullanımıdır.”
Kampanyanın hedefi şu;
Doğayı ve insanları zehirleyen pestisitlerin yasaklanması kadar, zehirsiz tarım yöntemlerinin teşvik edilmesi ve doğa dostu üretim yapan küçük çiftçilerin desteklenmesi.

**

Yukarıda bahsi geçen
pestisit, endüstriyel tarımda kullanılan zehirli kimyasallara verilen genel addır.

Bildiğimiz tarım ilacıdır ancak bu her tarım ilacının zararlı olduğu anlamına gelmez.

Bazı tarım ilaçlarındaki zararlı kimyasallar, herhangi bir hastalığı iyileştirmediği gibi;
toprağı, suyu, havayı
bunların sonucu olarak da hayvanları ve insanları, zehirlemekte, geri dönüşü imkansız biçimde
toprak, su ve biyolojik çeşitlilik kaybına
neden oluyor.

**

Açlığı ortadan kaldırmak
ve tüm dünya nüfusuna yetecek miktarda ürün yetiştirebilmek için tarımsal üretimde bazı
zehirli tarım ilaçlarının (pestisit
) kullanılmasının bir gereklilik olduğu söylense de tarım alanındaki
birçok uzman bu ilaçların gerekli olduğuna inanmıyor:
Bu ilaçlarla tarım üretimini artırmanın açlığa çare olmadığı gibi dünya genelinde
insan sağlığı
için önemli bir tehdide,
biyolojik çeşitlilik
kaybına ve yaygın bir
çevre kirliliğine
yol açtığı söyleniyor.

**

Vaziyet ortada; tarımsal üretim artıkça
yoksulluk azalmıyorsa
, gelir dağılımı
eşitsizliği artıyorsa
, fakir daha çok fakir, zengin daha çok zenginleşiyorsa tarımsal ilaçlarla üretimi artırmanın kimlere faydası olduğu açıktır.

**

Bir gün
içecek suyumuz, soluyacak havamız
ve
üzerinde yaşayacağımız bir toprak
kalmadığında yönetilecek şehirler ya da ülkeler de olmayacak.

O yüzden de insanoğluna ait olan değerleri korumak herkesin vazifesidir.

Yaşayan her canlıya eşit biçimde verilen
hava, su ve toprağı
savurganlık, israf ve vurdumduymazlıkla kullanmaya kimsenin hakkı yoktur.

Herkes de hakkını gücü nispetinde korumak zorundadır.

Havayı, suyu, toprağı koruma görevi herkesindir, devredilemez.
#Hava
#Su
#Toprak
#State of The Climate
#Eşitsizlik