İsrail’e “Çocukları öldür arkandayız” diyen küresel şirketlerin İsrail’le doğrudan bağlantılı olmaması şirket merkezlerinin farklı ülkelerde olması ve birçoğunun halkının çoğunluğunun Müslüman ülkelerde yatırımlarının varlığı, istihdam sağlaması, vergi ödemesi gibi nedenler boykot edenlerde kafa karışıklığına neden oluyor. Bu şirketlerin ürünlerine olan alışkanlık da yabana atılmayacak kadar yüksek. Marka bağımlılığı da ciddiye alınacak kadar önemli bir engel boykotun önünde. Alternatif ürün sıkıntısı
Bütün bu boykotu delici sorunlara rağmen sosyal medya cephesinin sıkı çalışmasıyla boykot ikinci cephe olarak küresel hale dönüştü.
Merhamet sahibi halkların Gazze için alışkanlıklarından vazgeçmesi ve samimiyeti karşılığını buldu.
Bugün ABD’deki dünyanın en etkin üniversitelerinin öğrencilerinin küresel direnişe katılması ile soykırım yanlılarına karşı üçüncü bir cephe açıldı.
Bu cephe boykot sayesinde oldu.
**
Peki bizim ülkemizde ya da bu coğrafyada genel Müslüman denilen coğrafyada niye böyle bir şey yok?
Yani gerçekten bizim tarlayı süren iyi sürmüş ve bu tarladan hiçbir şey çıkmıyor.
İstisnaları bir kenarda tutarsak sadece dindar muhafazakar denilen çevre değil yani işte sanatçısından entelektüeline kadar sol çevreden milliyetçilere, liberallere kadar büyük bir kısmı, gerçekten bırakın üç maymunları oynamayı, adeta el ovuştururcasına ya bir an önce şu Gazze işi bitse de bu gündemden düşse havası içerisinde. Gazze’deki soykırımı telin etmek için, hırsıza hırsız demek için Müslüman olmak gerekmiyor, insan olmak yeterli.
Özellikle akademik ve entelektüel çevre açısından yani akademinin, üniversitenin en önemli özelliği universal/evrensel düşünmedir.
Bunun da temeli özgürlüktür.
Özgür düşünme, baskı altında olmama, birilerinin kuklası gibi davranmama, krala gerektiğinde çıplak demek akademik ahlakın gereğidir.
Yanlışa yanlış diyeceksin güç ve iktidara kul olmayacaksın.
Peki, bizde neden böyle bir şey yok?
Çünkü üniversitelerimiz maalesef gerçekten üniversite olamadı.
İnsanlar sosyal medyada suya sabuna dokunmayan uyduruktan meselelerde kılık kır yararcasına argümanlar geliştiriyorlar; tahliller yapıyorlar, atışıyor ama bu meselede herkes sessiz.
Neden böyle?
“Acaba Gazze’deki soykırımı lanetlersem ABD’den gelecek davetler kesilir mi?” “Herhangi bir Filistin’e destek eyleminde yer alırsam kariyerimde bu ileride karşıma bir fatura olarak çıkartılır mı?” gibi şeyleri düşünen insanlardan akademisyen, bilim insanı, entelektüel olmaz.
Kim olursa olsun ama zulüm kimden gelirse gelsin zalime zalim diyeceksiniz mazlumun yanında yer alacaksınız. “
**
Soykırıma destek veriyorsa, sessiz kalıyorsa hangi ülkeye ait olursa olsun o şirket boykot listesine alınsın, mazeret üretilmesin, marka ve ürün bağımlılığı lüksünden vazgeçilsin.
Zulme rıza da zulümdür.
Zalimin dini dili milliyeti ırkı cinsiyeti olmadığı gibi mazlumun da dini dili milliyeti ve cinsiyeti yoktur.