Bakış aşısı

04:005/04/2020, Pazar
G: 5/04/2020, Pazar
Yaşar Süngü

Ankara’da bir alışveriş merkezinde satış danışmanı olarak çalışırken arkadaşından virüs kapan kadın hastaneden 9 gün sonra taburcu olurken evde kalmaktan sıkılanlara şöyle seslenmiş;Evde sıkılmak hastanede sıkılmaktan çok daha iyi.Aslında fabrika ayarları bozulan insanoğlu için bir fırsattır bu virüs.Covit 19 salgınına karşı bütün dünya aşı geliştirmeye çalışırken bizde boş durmayalım.Evlerde kendi bakış aşımızı yapalım.**Bakış aşısını asıl yapacağız?Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği neleri

Ankara’da bir alışveriş merkezinde satış danışmanı olarak çalışırken arkadaşından virüs kapan kadın hastaneden 9 gün sonra taburcu olurken evde kalmaktan sıkılanlara şöyle seslenmiş;

Evde sıkılmak hastanede sıkılmaktan çok daha iyi.

Aslında fabrika ayarları bozulan insanoğlu için bir fırsattır bu virüs.

Covit 19 salgınına karşı bütün dünya aşı geliştirmeye çalışırken bizde boş durmayalım.

Evlerde kendi bakış aşımızı yapalım.

**

Bakış aşısını asıl yapacağız?

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği neleri unuttuğumuz tek tek sıralamış;

Evde kalıp bol bol düşünme ve araştırma imkanı bulduğumuz bugünlerde hepimiz gerçek ihtiyaçlarımızın yeniden farkına varıyoruz:

Koronavirüs hayatımıza girmeden önce farkında olmadığımız problemlerle yüzleşmek zorunda kalıyoruz.

Değiştirmek konusunda adım atmayı ertelediğimiz meselelerin önemini kavrıyoruz.

Sağlıklı beslenmenin et ya da yeşillik yemek demek olmadığını, temizliğin sabunla da olabileceğini, hareket etmenin, temiz havanın, suyu idareli kullanmanın, paylaşmanın, dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak öğreniyoruz.

**

Gezegenimizin bize sonsuza kadar hizmet edecek bir ”kaynak” olmadığını, gezegende canlı cansız bütün varlıklar bir bütünün parçaları olduğumuzu ve diğer varlıklarla aramızdaki görünmez bağları yeniden kavrıyoruz.

Suyu fazla kullanırsak biteceğini, fazla giysimiz olmadan da yaşayabileceğimizi, tarımın ve gıda güvenliğinin önemini idrak ediyoruz.

**

Koronavirüs bir yandan bizi birbirimizden ayırırken diğer yandan da birbirimize ne kadar bağlı ve muhtaç olduğumuzu gösterdi.

Zenginliğin maddiyat olmadığını, adalet ve aidiyetin ideolojilerden bağımsız olduğunu, farklılıklarımıza rağmen aynı amaca yönelebileceğimizi, rekabetin yerine işbirliğini koyabileceğimizi, uyum ve dayanışmanın önemini fark ettirdi.

Bazılarımız evlerinde kendini koruma altına alabilirken, sağlık, tarım, gıda, enerji, gıda, nakliye, güvenlik gibi sektörlerde çalışanlar milyonların ihtiyacı için risk almaya devam ediyor.

Bu riskin farkındalığı, gereksiz ürün ve hizmet alımı talebinde bulunmama konusunda adım atarak, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirme konusunda neler yapabileceğimizi deneyimlememizi de sağlıyor.

Bu salgın elbette geçecek, ama bizi bekleyen daha ciddi sorunlar var.

İklim krizi ve çevre kirliliği ve doğal varlıklara yönelik tahribat, önünde sonunda hepimizi, tüketimlerimizi azaltmaya ve yaşamımızı sadeleşme yönünde dönüşmeye zorlayacak.

Zenginlik ve para konusunda değerleri alt üst eden salgın, bize üretim ve tüketim yöntem ve alışkanlıklarımızı dönüştürmek üzere bir fırsat sundu. Hepimiz için gerçek ihtiyaçlarımızı gözden geçirmek ve ne kadar sadeleşebileceğimizi ölçmek için iyi bir zaman…

Kısacası bugünler, evde kalıp ailecek bakış aşısı olmanın tam zamanı.

Şarlatanlık derecesi

Sosyal medyada korona virüs salgını ile ortaya çıkan yeni şarlatanları görünce aklımıza kim geldi; Hüseyin Rahmi Gürpınar.

Mikrop kapma korkusuyla eldivensiz sokağa çıkmayan, neden evlenmediği sorulduğunda, “Yattığım odada başka nefes istemem” diyecek kadar temkinli olan ünlü edebiyatçı Gürpınar, Şıpsevdi romanında şarlatanları şöyle anlatır:

“Şarlatanlık” da bir çeşit bilgidir.

Bu bilgi öğrenimden çok yetenekle genişler, bu mesleğin az çok bazı bilimlere sahip olanlarla kızıl cahil bulunanlara kadar dereceleri vardır.

Evet, şarlatanın da âlâsı, alçağı olur.

Şarlatanın en açık işareti hiçbir hakikate karşı susturulmak istemeyerek seksen dereden su getirmeye uğraşmak, sözle, yazıyla her bahse atılmak; bilmediği şeylerden bilir gibi bahsetmek; cehaletini saklamakta büyük başarı göstermek; bilimde, teknikte uzmanlık iddia etmek; Nuh deyip de durmak; her ikna biçimini mubah saymak; tartıştığı kişinin söylediği ne kadar açık, düzgün, kanıtlanmış olsa yine anlamaz görünerek meseleyi safsatalara, karışıklığa boğmak; nihayet hasmını usandırarak, nefret ettirerek, iğrendirerek tartışma meydanından püskürtmek...

Sonra dönüp muzaffer bir tavırla:

“Gördünüz mü, şiddetli bir ispat ile hasmımın ağzına ot tıkadım. Konuşmaya dayanamadı. İşte kaçtı” demek.

#AVM
#Salgın
#Zenginlik