"Alternatif tıp" sahtekarlarını kim besledi?

00:0021/08/2011, Sunday
G: 4/09/2019, Wednesday
Yaşar Süngü

"Tabiat boşluk kaldırmaz" kuralı sağlık sektöründe de işledi.Tıbbın tedavi yöntemlerindeki kısır düşüncesi ve geleneksel tedavi yöntemlerini bütünüyle reddetmesi sağlık sektöründe üç kağıtçıları çoğalttı.Bitkisel ilaç pazarı, bugün sağlık sektöründeki dar bakış açısı yüzünden dünyada yıllık 150 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştı.Türkiye''de bu rakamın 600-700 milyon dolara kadar çıktığı tahmin ediliyor.Eskiden bir şehirde bir ya da iki tane bulabileceğiniz aktarları şimdi neredeyse her mahallede

"Tabiat boşluk kaldırmaz" kuralı sağlık sektöründe de işledi.

Tıbbın tedavi yöntemlerindeki kısır düşüncesi ve geleneksel tedavi yöntemlerini bütünüyle reddetmesi sağlık sektöründe üç kağıtçıları çoğalttı.

Bitkisel ilaç pazarı, bugün sağlık sektöründeki dar bakış açısı yüzünden dünyada yıllık 150 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştı.

Türkiye''de bu rakamın 600-700 milyon dolara kadar çıktığı tahmin ediliyor.

Eskiden bir şehirde bir ya da iki tane bulabileceğiniz aktarları şimdi neredeyse her mahallede görebiliyorsunuz.

* * *

Bugün alternatif tıp diye isimlendirilen bitkisel tedavi yöntemlerine olan rağbetin artmasının faturası hiç başka yerlere kesilmesin.

Vatandaşı buralarda çare aramak zorunda bırakan sağlık sektörünün ta kendisidir.

İnsanlar şifayı doktorlarda aramak yerine aktarlarda arıyorsa bunun suçunu, vatandaşın cehaletinde değil, devletin piyasayı başıboş bırakmasında ve sağlık sektörünün geleneksel tedavi yöntemini tamamen reddetmesinde arayalım.

* * *

"Bitkisel ilaç sektöründeki soyguna sektörden birileri neden dur demiyor" derken nihayet bu konuya el atan biri çıktı; Göğüs hastalıkları uzmanı Prof Dr Ahmet Rasim Küçükusta.

Prof Küçükusta, sektördeki yanlışları anlatmaya önce isimden başlıyor;

Tıbbın alternatifi yoktur ve olamaz ama alternatif tıp tabiri "galat-ı meşhur" (meşhur yanlış söz) olarak dilimize yerleşmiştir.

Ben alternatif tıp olarak adlandırılan "tedavi yöntemlerini" körü körüne reddetmiyorum.

Bunların bazılarının modern tıbbi tedaviler içinde yerlerini almaları elbette mümkündür. (mesela akupunktur, hipnoz, fitoterapi, yoga gibi).

* * *

Alternatif tıbbın farklı türleri içinde ülkemizde en çok rağbet göreni "fitoterapi" yani bitkilerle tedavidir.

Bizde de Lokman Hekim Tıbbı, geleneksel tıp veya koca-karı ilaçları gibi tabirler kullanılabilir. İyi niyetle, Allah rızası için yapılır ve bazen gerçekten de çok işe yarayan bir tedavi yöntemidir.

Bunların temelleri gözlemlere, dine, inançlara ve kültürlere dayanır.

Usta-çırak, hoca-talebe, baba-oğul ilişkisi ile öğrenilir.

Ürünlerini ilkel yöntemlerle kendileri hazırlarlar ve bunları genellikle hiçbir ücret almadan verirler.

* * *

Alternatif tıbbın giderek büyük kazanç sağlayan bir sektör olduğunun anlaşılmasıyla beraber de modern fitoterapi doğmuştur.

Eskiden ilkel yöntemlerle her kişi için özel yapılan bitkisel ürünlerin yerini seri olarak üretilen, ilaçlar gibi marka ve şık ambalajları olan ürünler alır olmuştur.

Bitkilerle tedavi, dünyanın kâr payı en yüksek sektörlerinin başında gelir; üç kuruşluk otlar yüzlerce liraya satılabilir.

* * *

Son senelerde bitki tedavisinde büyük bir kazanç kapısı olduğunu gören "kerameti kendinden menkul uyanıklar" türemeye başlamıştır.

Bunlara daima ''Hocam'' şeklinde hitap edilir.

Duygu sömürüsü yanında din sömürüsünü de mükemmel becerirler.

"Evelallah" veya "Allah''ın izniyle" gibi ifadeler ağızlarından hiç düşmez.

Bazıları sarışın güzel kadın programlarında, bazıları ise uydu üzerinden yayın yapan kanallarda sıkça boy gösterirler.

* * *

1. Fitoterapi, (Bitkilerle tedavi) ağızları iyi laf yapan şarlatanların ellerine teslim edilmemesi gereken geleneksel bir tedavi yöntemidir.

2. Modern tıp, bitkilerle tedaviyi görmezden gelmemeli, ona sahip çıkmalıdır.

3. Yetkililer, insanları bitkilerle aldatan bu kişilerin serbestçe reklâm ve satış yapmalarını önleyecek kanuni tedbirleri acilen almalıdır.

4. Reyting ve tiraj peşindeki medya, sorumluluğunu bilmeli ve bu kişilerin emellerine alet olmamalıdır.

Vatandaşın bu üçkağıtçılar tarafından sömürülmesine daha fazla izin verilmesin.


Şahsınıza yapılan kötülüğü affedin, milletinize yapılanı affetmeyin.

Hz. Ali (R.A)