1960 yılında Tekirdağ’da doğdu. Müziğe 11 yaşında başladı ve 12 yaşından itibaren, başta çocuk şarkıları olmak üzere çeşitli formlarda besteler yaptı. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nı bitirdi. M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İslâm Felsefesi alanında yüksek lisans yaptı. 100. Yıl Üniversitesi Müzik Bölümü’nün kuruluşuna katkı sağladı ve bir süre araştırma görevlisi olarak çalıştı. İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türk Mûsikîsi alanında doktora yaptı. Beş yıl boyunca Cemal Reşit Rey Konser Salonu Genel Sanat Yönetmenliğini yürüten Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya, Haliç Üniversitesi Konservatuarı’nda öğretim üyesi ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda öğretim görevlisi olarak dersler verdi. ‘Memleket Meseleleri’ başlıklı röportajlarıyla, Yazarlar Birliği Röportaj Ödülü’ne lâyık görüldü. Reklâmcılık ve Manipülasyon, İhvân-ı Safâ’da Müzik Düşüncesi, Memleket Meseleleri ve Müzik Yazıları adlı yayınlanmış dört kitabı bulunuyor. Müzik Felsefesi, Müzik Sosyolojisi gibi alanlarda çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunan Çetinkaya, halen İTÜ Türk Musikîsi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Türküler Dolusu” şiiri, türkülerimizi çok güzel anlatmaktadır. Bu şiiri okudukça, Anadolu’nun türkü gibi çok müthiş bir cevhere sahib olduğuna bir kere daha inanırım. Bu şiirde Eyüboğlu şöyle diyor: “Şâirim / Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası / Ayak seslerinden tanırım / Ne zaman bir köy türküsü duysam / Şâirliğimden utanırım”. Gerçekten türkülerdeki samimi ifadeler, değme şâirlere taş çıkartacak cinsten ifadelerdir. Türkü, Anadolu’’nun bağrı yanık insanının hikâyesini anlatır. Hem de ne hikâye. Dinlemeye doyamadığınız, bazen nasihat yüklü, bazen ibret verici, bazen duygulandıran, bazen coşturan... abartısız ve içten. Aslında hikâye değil, tam anlamıyla “gerçek”
Türküyü yaşayan, türküyle yaşayan bir sanatçı olan Bayram Bilge Tokel’’in hoş bir açıklaması var türkülerimiz hakkında: “Türkü biziz. En yalın, en gösterişsiz ve en insan yanımızla biz. Türküye uzak olmak, kendimizden uzaklaşmaktır bir bakıma. Türküsüz kalmak ise gurbette olmanın diğer adıdır. Türkü anadır, yardır, türkü vatandır. Nevzat Kösoğlu ne güzel anlatır: ‘’Biz bu türküleri sokakta mı bulduk sanıyorlar. Kaç bin yıl var ki ölülerimize ağlarken, düğünlerimizde söylerken ve savaşlarımızda nâra atarken sesimizi terbiye ettik; hançeremizin bütün gücüyle söyleye söyleye bu hâle getirdik. Çin Seddi’’nden Viyana’’ya, Moskova kapılarından Yemen’’e kadar o muazzam coğrafyanın genişliğinden ve derinliğinden nice zenginlikler devşirerek ruhumuzun âhengini kurduk. Biz bu türküleri sokakta mı bulduk ?”
Türkülerimiz modern dünyaya direnmemizi sağlayan en önemli dayanaklarımızdan biri. Onları “modernize” ederek yaşamalarını sağlamıyoruz. Tam aksine elimizdeki yegâne malzemeyi tüketiyoruz. Söze Bedri Rahmi ile başladık, Bedri Rahmi ile bitirelim: “Ah bu türküler / Köy türküleri / Ne düzeni belli ne yazanı / Altlarında imza yok / Ama içlerinde yürek var”
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.