Wagner ismine uzun bir süredir aşinayız. Rus devletinin paramiliter örgütü, özel askeri şirketi. İlk faaliyeti Kırım işgalinin ardından Donbas’taki Rus ayrılıkçıların eğitime tabi tutulmasıydı. Asıl ününü Suriye ve Libya’daki faaliyetlerine borçlu. Soğuk savaş sonrasında çok sık rastladığımız vekaletler savaşının bir parçası olan bu paramiliter örgüt, Suriye’de Esad rejiminin ayakta kalması, Libya’da darbeci Hafter’in ülkeyi ele geçirmesi için çalışıyordu. Suriye’deki varlığını 300 kişilik Wagner
Wagner ismine uzun bir süredir aşinayız. Rus devletinin paramiliter örgütü, özel askeri şirketi. İlk faaliyeti Kırım işgalinin ardından Donbas’taki Rus ayrılıkçıların eğitime tabi tutulmasıydı. Asıl ününü Suriye ve Libya’daki faaliyetlerine borçlu.
Soğuk savaş sonrasında çok sık rastladığımız vekaletler savaşının bir parçası olan bu paramiliter örgüt, Suriye’de Esad rejiminin ayakta kalması, Libya’da darbeci Hafter’in ülkeyi ele geçirmesi için çalışıyordu. Suriye’deki varlığını 300 kişilik Wagner konvoyunun ABD uçakları tarafından bombalanması ile öğrenmiştik. Libya’da ise İngiliz özel kuvvetlerinin Wagner’e müdahale için Türk yetkililerin ağzını aradığı, “Kavganıza bizi karıştırmayın” yanıtı aldıkları o zamanlar konuşuluyordu.
Wagner geçen zaman içinde faaliyet alanını genişletti ve özellikle Afrika’da Rus çıkarlarının peşinde koştu. Örgüt, misyonuna uygun şekilde Ukrayna’daki savaşta Rus ordusuyla yan yana savaşıyordu.
Ne olduysa Ukrayna’da oldu. Savaş uzadıkça Rus savunma hattındaki gerilimler de gün yüzüne çıktı. Paramiliter örgütün Rus Savunma Bakanlığı ile büyük bir gerilim yaşandığını şubat ayında, Wagner’in sahibi Prigojin’in zehir zemberek açıklamalarıyla öğrendik. Prigojin’in doğrudan hedef aldığı iki isim Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’du. İki ismi yolsuzluk ve yanlış planlama ile suçluyordu.
Batılı istihbarat servislerinin de dikkatini çeken bu kriz her geçen gün derinleşti. Prigojin’in ilk açıklamasından bu yana iki tarafın karşılıklı hamlelerini izledik. Bu hamlelerin bazıları Rus savunma hattında çatlak oluşturmak isteyen istihbarat örgütlerine aitti.
6 Mayıs’ta Prigojin’in birliklerini Rusya için kritik olan Bakhmut’tan çekeceğini açıklaması dünya gündemine bomba gibi düşmüştü. Bundan sadece bir kaç gün sonra ABD istihbaratı “Prigojin’in Rus mevzilerini Ukrayna’ya ihbar edeceği” bilgisini basına sızdırdı. Prigojin bu iddiayı yalanlarken geri adım atmadı. Wagner’i hedef alacağını iddia ettiği Rus komutanı yakalayarak sorguladı.
Rus Savunma Bakanlığı Wagner’in kontrolden çıktığını görünce paramiliter yapıyı lağvetmek için düğmeye bastı. Tüm gönüllülere Rus ordusuyla sözleşme yapma zorunluluğu getirdi. Rus savunma hattında ipleri koparan işte bu olaydır.
Gelinen noktada Prigojin, Rus ordusunun Wagner birliklerini bombaladığı iddiasıyla cuma sabahı isyan başlattı. Wagner birlikleri önce güney sınırında bulunan Rostov’u ele geçirdi. Daha sonra kuzeye, Moskova’ya yöneldi. 24 saat içinde -dile kolay- 780 km yol aldı. Üstelik bir direnişle karşılaşmadan. Pavlovsk’ta helikopterler düşürmeleri dışında kayda değer bir olay yaşanmadı. Moskova’ya 200 km kala Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’nun araya girmesiyle “adalet yürüyüşüne” son vererek geri döndüler.
Konuyla ilgili önümüzde büyük sorular duruyor. Prigojin’in neye güvenerek Moskova’yı hedefe koyduğu en önemli soru işaretidir. Hava desteğiniz yoksa, bazı garantiler almadıysanız, savaşın ortasındaki bir ülkede, ihanet damgası yemeyi hatta öldürülmeyi göze alarak böyle bir işe soyunmazsınız. Üstelik 25 bin kişiyle. Prigojin’in içerden ya da dışarıdan yeşil ışık aldığı kesindir. Nitekim bazı komutanlarla anlaştığı, verilen sözler yerine getirilmediği için isyanını sonlandırdığı söyleniyor.
İkinci önemli soru Prigojin’e kimlerin yeşil ışık yaktığıdır.
Bu isimler hâlâ sistemdeyse Putin için başağrısıdır. Ukrayna’da savaşan Rusya artık daha kırılgandır.
Üçüncü soru Putin’in kendisiyle ilgilidir. Aylar önce patlak veren bu gerilime neden müdahale etmediği büyük bir soru işaretidir. Diğer taraftan proksi güç kullanımında temel kriter bu güçlerin ordudan ve hakimiyet alanlarından uzakta kullanılmasıdır. “Putin Wagner’i cepheye sürerek bu taktik hatayı nasıl yaptı” sorusu da masadadır.
Ukrayna savaşının geleceği diğer bilinmeyendir. Malum, Ukrayna karşı saldırı başlattı ancak ciddi bir silah sorunu yaşıyor. Bir kaynağım “Avrupa’da silah tükendi” demişti. Hatta soruna çözüm bulmak için NATO Savunma Bakanları geçtiğimiz günlerde Brüksel’de bir araya geldi. Baykar da bu toplantılara çağrılan şirketlerden biriydi. Rusya’da yaşanan bu isyan Rusya’yı sıkıştırmak için silah ve mühimmat arayan Batı ittifakının ve Ukrayna’nın iştahını kabartmıştır. Rusya’nın cephe gerisini kontrol edemediği gerçeği ortadadır.
Neresinden bakarsanız bakın, bu isyan Ukrayna savaşının dönüm noktalarından biri olacaktır. Perde arkasında yaşananların ortaya çıkacağı günü
merakla bekliyorum.
Kurban Bayramınız mübarek olsun.