Sırada İsrail gazı var

04:004/08/2023, Cuma
G: 4/08/2023, Cuma
Yahya Bostan

Enerji alanında yeni ve önemli bir gelişmenin ayak sesleri duyuluyor. Doğu Akdeniz’de çıkan doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması projesinden bahsediyorum. Türkiye’nin enerjide merkez ülke olma stratejisini perçinleyecek bu büyük proje daha önce de gündeme gelmiş ancak bazı nedenlerle hayata geçmemişti. Şimdi yeni bir sürecin başlayacağına ilişkin ciddi bir beklenti var. Nedenlerini aktaracağım ancak önce kısa bir hatırlatma yapmam gerekiyor. Türkiye’nin geçtiğimiz yıllarda ortaya

Enerji alanında yeni ve önemli bir gelişmenin ayak sesleri duyuluyor. Doğu Akdeniz’de çıkan doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması projesinden bahsediyorum. Türkiye’nin enerjide merkez ülke olma stratejisini perçinleyecek bu büyük proje daha önce de gündeme gelmiş ancak bazı nedenlerle hayata geçmemişti. Şimdi yeni bir sürecin başlayacağına ilişkin ciddi bir beklenti var. Nedenlerini aktaracağım ancak önce kısa bir hatırlatma yapmam gerekiyor.

Türkiye’nin geçtiğimiz yıllarda ortaya koyduğu Mavi Vatan doktrini Doğu Akdeniz’de kurulan anti-Türk koalisyona bir meydan okumaydı. Gerilimin bir ayağı Münhasır Ekonomik Bölgelerin (MEB) oluşturulması ve önemli hidrokarbon rezervlerinin paylaşımı konusunda yaşanıyordu. Atina’nın çizdirdiği Sevilla Haritası Türkiye’yi Akdeniz’de kıyılarına hapsetmek istiyordu.

Eş zamanlı olarak Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır ve İsrail arasında oluşturulan bir konsorsiyumla Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınması tasarlanıyordu. Bu, gerilimin ikinci ayağıydı. Projeye East-Med adı verilmişti. Gelinen noktada Türkiye enerji masasının dışına itilme, Akdeniz’deki haklarından olma ve enerji rotasının dışında kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Bu iki ayaklı “Türkiye’yi oyun dışında bırakma” projesine askeri destek Fransa’dan gelmişti. O dönem Ankara ile sorun yaşayan bazı Körfez ülkeleri de perde arkasındaki diğer destekçilerdi. ABD ise bu projenin üst aklıydı. Ancak proje çöktü ve farklı bir yöne evrildi. Üstelik Ankara’nın planladığı yöne...

Tablonun nasıl değiştiğini özetleyelim.

Bir
. Türkiye, Libya hamlesini yaptı. Ülkede devrilmeye çalışılan meşru hükümete siyasi ve askeri destek verdi. Rusya ve Fransa’nın desteklediği darbeci Hafter’i geriletti. Sonra da Libya ile MEB anlaşması yaparak Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını belirledi. Bu hamleyle Akdeniz’de haklarının çalınmasının önüne geçti. Aynı zamanda belirlenen alan East-Med projesinin güzergahında yer alıyordu. Projenin ölü doğmasının en önemli sebebi budur.
İki.
Libya hamlesinin ardından ABD, East-Med projesinden desteğini -projeyi ekonomik bulmadığı gerekçesiyle- çekti. Proje zaten ekonomik değil, siyasiydi. 6-7 yıl sürecek bir inşa çalışması, 1300 kilometre uzunluğunda bir boru hattı ve 10 milyar avroluk bir maliyet öngörülüyordu. ABD’nin de desteğini çekmesi üzerine konu kilitlendi.
Üç.
Ankara’nın başlattığı “sorunları azaltma, dostları çoğaltma” politikası anti-Türk koalisyonu zayıflattı. Mısır, İsrail... Normalleşme zinciri başladı. Körfez’le ilişkiler düzeldi, hatta stratejik ortaklık düzeyine geldi.
Dört
. Kilidi açan gelişme Rusya’nın Ukrayna’yı işgali oldu. Rus gazına bağımlılığını azaltmak isteyen Avrupa’nın Doğu Akdeniz’deki gaza ihtiyacı var. Mevcut durumda Doğu Akdeniz gazı Mısır üzerinden LNG’ye dönüştürülerek Avrupa’ya taşınıyor. Ancak LNG ile taşıma kapasiteyi düşürüyor, Avrupa için maliyeti artıyor.

Geldiğimiz noktada doğalgaz rezervlerinin Avrupa’ya nasıl ulaştırılacağı yeniden önem kazanıyor. Konuyla ilgili son birkaç haftada yaşanan gelişmeleri özetleyelim.

İsrail medyası bundan birkaç hafta önce İsrail Başbakanı Netenyahu’nun Türkiye’yi ziyaret edeceğini yazmaya başladı. Henüz resmi bir açıklama yoktu ancak haberlerde İsrail gazının Avrupa’ya ulaştırılmasıyla ilgili projenin ziyaretin ana gündem maddesi olacağı vurgulanıyordu.

İsrail, gazını Avrupa’ya satmak istiyordu, bunun için en güvenilir ve ekonomik güzargah Türkiye’ydi. Türkiye de bir enerji merkezi olmak istediğine göre bu projeye yaklaşımı pozitifti. Ankara’nın da ziyaretin planlanmasıyla ilgili hazırlık sürecinde Tel Aviv’e “Ziyaret gerçekleşecekse çantada doğalgaz da olmalı” mesajını verdiğini söyleyebilirim.

Tam da bu süreçte İletişim Başkanlığı, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 25 Temmuz, İsrail Başbakanı Netenyahu’nun ise 28 Temmuz’da Türkiye’yi ziyaret edeceğini açıkladı. Mahmut Abbas’ın Türkiye ziyareti planlandığı gibi gerçekleşti. Ancak Netenyahu ziyareti ertelendi. Bu ertelemeyi İsrail Başbakanı’nın Abbas ziyaretine gösterdiği tepki olarak yorumlayanlar da oldu ancak ilgisi yok. Abbas’ın ziyaretinden İsrail tarafının haberi vardı. Ancak o günlerde protesto gösterileriyle sarsılan Netenyahu sağlık sorunları yaşadı. Netenyahu’nun doktorları kalp pili takılan Başbakan’ın bir süre hiçbir yere kıpırdamaması yönünde karar aldı. Kaynaklarıma ziyaretin ne zaman yapılacağını sordum. Henüz bir takvim oluşturulmamış.

Ziyaret gerçekleştiğinde gazın Avrupa’ya taşınması konusunun masaya yatırılacağına şüphe yok. Peki, nasıl bir projeden bahsediyoruz? Proje hayata geçerse Doğu Akdeniz’den Mersin’e inşa edilecek 500 kilometrelik bir boru hattıyla gaz önce Türkiye iç pazarına, oradan da Avrupa’ya taşınabilir. Hat, KKTC’nin doğu kıyılarına yakın inşa edileceği için diğer kıyıdaş ülkelerden izin almadan proje tamamlanabilir.

Bu projenin hayata geçmesi Türkiye’nin bölgede enerji merkezi olma stratejisini perçinleyecektir. Ankara bölgenin vanasını elinde tutacak dersek yanlış olmaz.

#Politika
#ABD
#İsrail
#Yahya Bostan