Silah bıraktım derse inanacak mıyız?

04:0014/01/2025, Salı
G: 14/01/2025, Salı
Yahya Bostan

Suriye’deki PKK/SDG konusunu etkileyen çok katmanlı gelişmeler yaşanıyor. Yaklaşık on gün önce Ankara’nın yeni bir pozisyon almasıyla hareketlilik arttı . Devinimi yüksek bir dip dalga oluştu. ABD ile görüşmelerde artık yeni bir dil kullanılıyor. Ama ortak cümle henüz kurulmadı. Nasıl bir tabloyla karşı karşıyayız, gelişmeler ne yöne evrilecek? Kendi zaviyemden anlatayım. 8 Aralık’ta rejim devrildikten sonra, SMO’nun Suriye’deki terör unsurlarına operasyon yapacağına dönük beklenti yükselmişti.


Suriye’deki PKK/SDG konusunu etkileyen çok katmanlı gelişmeler yaşanıyor.
Yaklaşık on gün
önce
Ankara’nın yeni bir pozisyon almasıyla hareketlilik arttı
. Devinimi yüksek bir dip dalga oluştu. ABD ile görüşmelerde
artık yeni bir dil kullanılıyor. Ama ortak cümle henüz kurulmadı.
Nasıl bir tabloyla karşı karşıyayız, gelişmeler ne yöne evrilecek? Kendi zaviyemden anlatayım.
8 Aralık’ta rejim devrildikten sonra, SMO’nun Suriye’deki terör unsurlarına operasyon yapacağına dönük beklenti yükselmişti. Nitekim ilk etapta
Münbiç ve Tel Rıfat
hızlı bir şekilde ele geçirildi. Terör örgütü Deyrizor’dan çıkarıldı. Daha sonra sıra
Aynularab/Kobani
ve güneyine gelecekti. Ancak Ankara’nın tam da o sırada sivil hassasiyeti nedeniyle taktik değiştirdiğini,
tek kurşun atmadan PKK’yı devirmeyi
önceleyeceğini
yazmıştım (MİT
İşi
: Amaç Tek Kurşun Atmadan PKK’yı Devirmek, 16 Aralık.)

ÖRGÜTÜN ENTEGRASYON PAZARLIĞI
Bunda
ABD yönetimi
ve
Trump
ekibiyle
yapılan görüşmelerin de etkili olduğunu düşünüyorum. Ankara’nın şartları belliydi: Terör örgütü yönetimi, Suriyeli olsa da olmasa da ülkeyi terk edecek, örgüt silah bırakacak, geri kalanlar Suriye ordusuna katılacaktı.
ABD’den bu taleplere yaklaşan mesajlar geldi. Bunun
üzerine
5 Ocak’a kadar bekleme kararı alındı
. Elbette örgütün zaman kazanmaya çalıştığı gerçeği Amerikalılara anlatılarak. Ama herhalde Ankara, kan dökme heveslisi olmadığını göstermek için burada bir açık kapı bıraktı.
5 Ocak’a gelinirken terör örgütü PKK/SDG’nin kendisine açılan
bu kapıyı pazarlık için kullanmaya
çalıştığı net bir şekilde görüldü. PKK/SDG, Ankara’nın tüm şartlarını kabul ettiğini söylüyordu. Ama bir nüansla.
Suriye’ye katılacaklardı ama statü istiyorlardı.
Bu silah bırakmadan Suriye ordusunun parçası haline gelmek, biraz da özerklik demekti.
Bunun adını “entegrasyon” koydular.
Bir yandan da
Avrupa’daki bazı küçük
ülkelerden “Asker gönderin, sınırları korusunlar” talebinde bulunmaya başladılar.

UYARICI OPERASYONLAR BAŞLADI
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
ile
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler
’in bir araya gelerek verdiği o fotoğrafın 5 Ocak’tan sonra yaşanacakların işaret fişeği olduğunu yazmıştım (Detaylar için bakınız; Örgütü
Kim
Şımartıyor?
İran
mı ABD mi
? 27
Aralık
). Nitekim
Cumhurbaşkanı Erdoğan
dedi ki.. “Elbette biz bunun suhuletle olmasını temenni ederiz. Bu yol tıkanırsa devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan çekinmeyiz.” (6 Ocak)
Dışişleri Bakanı Fidan
da şöyle dedi: “PKK/YPG sorunu sürerse çözüm askeri harekattır. Zamana oynuyorlar.” (7 Ocak)
Son on günde TSK’nın Suriye’nin kuzeyinde
-henüz süpürme amaçlı değil,
örgütü
uyarıcı ve terbiye edici-
operasyonlara başladığına şahit oluyoruz.
TSK müdahalesi yeni bir fazdır.
Terör örgütünün Tişrin Barajı çevresinde sivilleri kalkan olarak kullanma girişimi de buna rastlar.

FESİH Mİ ENTEGRASYON MU?
Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde Silahlı Kuvvetler fazına geçmesi
ABD’yi endişelendirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken
“Olası bir harekatı engellemek için Türkiye ile yoğun bir şekilde çalışıyoruz. PKK’lıların çıkması zaman alacak” dedi. “
PKK’lıların
çıkması” vurgusu ABD’nin de Ankara taleplerinin bir kısmını kabullendiğini gösterir.
Daha sonra yardımcısı
John Bass’ı
Ankara’ya gönderdi. Bass, bazı gazetecilerin katıldığı bir “Zoom basın toplantısı” yapmış. PKK’nın Suriye içindeki durumdan yararlandığına ilişkin
Türkiye’de oluşan endişelere ciddi şekilde odaklandıklarını
söylemiş. Bazı grup ya da kişilerin (örgütü kastediyor olmalı) Suriye’deki ABD askeri varlığını, komşu ülkelerin (Türkiye’nin) güvenliğini bozacak faaliyetler için avantaj gibi görme eğiliminde olduklarını belirtmiş (
Zeynep Gürcanlı, Ekonomim Gazetesi)
. Yani “Kendimizi kullandırtmayız” demiş.
Bu,
ABD’nin PKK/SDG konusunda daha
ılımlı,
yeni bir dile başvurduğunu
gösterir. Ama Ankara ile hâlâ ortak cümle kurulamıyor. Ayrışma terör örgütünün Suriye’ye nasıl bağlanacağına ilişkin sürüyor. Türkiye “örgüt kendini feshetsin” diyor.
Washington ise silah bırakmaksızın entegrasyonu savunuyor. ABD Savunma Bakanı Austin
demiş ki.. “(PKK’nın) Bir noktada Suriye ordusu ile entegrasyonu sağlanabilir.” John Bass da o toplantıda “asker ya da polis gücü olarak
entegre edilebileceğine
” işaret etmiş.

ANKARA KENDİ GÖZÜYLE GÖRMEDEN İNANMAZ
Ankara, terör örgütünün kendisini feshetmesi yaklaşımından vazgeçmeyecek. Aksi durum, çatışma demek. Örgüt bunu bir noktada kabul edecek. “Silah bıraktım” diyecek… Deniyor ki… “Terör örgütü, Suriye’de (ya da Irak’ta) silah bıraktım diyebilir ama bırakmayacaktır.” Ankara da diyor ki…
“Ben bunu kendi gözlerimle görmeden inanmam.”
Bu yüzden, anladığım kadarıyla, bir izleme mekanizması vasıtasıyla, silah bırakma süreci olacaksa, bunu yakından takip etmek istiyor. Örgütün söylediği yalanlar herkesi bıktırdı çünkü.
#ABD
#Terör
#Yahya Bostan