İran’dan iki açıklama geldi. Biri dini lider Ali Hamaney’e ait. Hamaney dedi ki… “Suriye’de güçlü ve onurlu bir hareketin yükseleceğini öngörüyorum” (23 Aralık). Diğeri İran Dışişleri Bakanı Arakçi’ye… Arakçi dedi ki… “(Suriye’de) Kazanmış görünenlerin erken sevinmemesi gerekir .” Bu iki açıklama şüphesiz bir şeyler ima ediyordu. Suriye Dışişleri Bakanı Hasan Şeybani de cevap verdi. Dedi ki… “İran, Suriye halkının iradesine, ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymalı” (24 Aralık).
İran’dan iki açıklama geldi. Biri
ait. Hamaney dedi ki… “Suriye’de güçlü ve onurlu
bir hareketin yükseleceğini
öngörüyorum” (23 Aralık). Diğeri İran
Dışişleri Bakanı Arakçi’ye…
Arakçi dedi ki… “(Suriye’de) Kazanmış görünenlerin
erken sevinmemesi gerekir
.” Bu iki açıklama şüphesiz bir şeyler ima ediyordu.
Suriye Dışişleri Bakanı Hasan
Şeybani de cevap verdi. Dedi ki… “İran, Suriye halkının iradesine, ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymalı” (24 Aralık).
İran’dan gelen açıklamaların ardından iki gelişme oldu. Bir. Suriye’nin çeşitli şehirlerinde eski rejim yanlıları (muhtemelen eski Muhaberatçılar) sokaklara indi. İki. Terör örgütü PKK/SDG, Münbiç’te sivilleri hedef alan terör saldırılarına imza attı (Bombalı araç, çok namlulu roketatar ve önceki gün sivil araçlara, mini kamikaze drone saldırısı düzenlediler.) Bu ikisi birbiriyle ilintili mi konuşacağız ama önce bir konuya dikkat çekmem gerekiyor.
ANKARA’NIN ELİNDEKİ HARİTA
Biz hep ”Suriyeliler Esad rejiminden kaçtı” diye düşünüyoruz. Oysa veriler diyor ki.. “Suriyeliler terör örgütü PKK’nın baskısından da kaçtılar.” İçişleri
geçtiğimiz günlerde
Anadolu Ajansı Editör Masası’nda
bir harita paylaştı. Bu haritada Türkiye’ye gelen Suriyelilerin, ülkenin hangi bölgesinden çıkış yaptığı gösteriliyor. Terör örgütü PKK’nın kontrol ettiği bölgelerden, örgüt baskısı nedeniyle, Türkiye’ye göçen Suriyeli sayısı 287 bin 878
(Haseke: 96 bin 502 kişi, Rakka: 84 bin 512 kişi ve Deyrizor: 106 bin 192 kişi).
Bu insanların çoğu Arap. Ama
aralarında PKK’dan kaçan Kürtler de var.
Bu bize gösteriyor ki… Terör örgütü PKK’nın oradaki varlığı sadece güvenlik sorunu yaratmıyor, göç krizini de tetikliyor. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve mültecilerin sağlıklı geri dönüşü için örgütün oradan temizlenmesi şart.
ÖRGÜTÜ KORKUTAN GELİŞMELER
Bu konuda önemli adımlar da atılıyor. Suriye yeni yönetim lideri Ahmed Şara, tüm muhalif grupları Şam’da topladı (terör örgütü PKK/SDG hariç).
Gruplar silah bırakmayı ve Suriye ordusu
çatısı
altına girmeyi kabul etti
(24 Aralık).
dedi ki… “Bölücü caniler ya silah bırakacak ya da silahlarıyla gömülecek” (25 Aralık).
ABD’nin seçilmiş Başkanı Trump,
“Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde” demişti. Geçen hafta Şam’a gidip Şara ile görüşen
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf
de dedi ki… “Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarları var.” En ilginci de Almanya’nın çıkışıdır.
Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock
“Kürt gruplar silahsızlanmalı ve Suriye ordusuna katılmalı” dedi.
Bu büyük bir U dönüşüdür.
PKK’yı korkutmuştur.
Terör örgütü, ABD’ye baskı yapıyor, “Tünellerdeki adamlarımı çıkarmak için bana süre verin” diyor. Bir yandan da Münbiç’i hedef alıyor (Elbette bunlar cılız terör saldırıları.) Terör örgütü saldırınca ABD hemen Ankara’yı arıyor.
ABD Savunma Bakanı Austine, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’i aradı.
“Ne istiyor” diye soruşturdum.
Gerginlik artmasın, ortam sertleşmesin istemişler.
Mevcut şartlarda terör örgütü zor durumdadır. Rasyonel olan Türkiye’nin hışmını üzerine çekmemesidir. Ama Ankara’nın öfkesini çekecek -şımarıkça- girişimlerde bulunuyor. Neden? Yapılan analizleri aktarayım:
Amerikalılar uzun zaman önce örgüte “özerklik” sözü verdi ama Şam’de rejim değişikliği hesapları alt üst etti. ABD yeni hükümetle temas kuruyor. Yeni Şam, terör örgütünü bölgede istemiyor. Trump Suriye’den çıkacağına ilişkin güçlü işaretler veriyor. Ankara, örgüt üzerindeki baskısını artırıyor.
örgütü
bu daralan alanda son kozlarını oynuyor.
Kendini tedirgin ve sahipsiz hissediyor. Terör saldırılarıyla Şam yönetimine “Beni de masaya davet et” diyor. ABD’ye ise “Seni Türkiye ile karşı karşıya getiririm” mesajı veriyor.
Amerikalılar “her tarafı idare eden ama ne yapacağını bilemeyen” bir pozisyonda.
Gelişmeler ABD’nin kontrolünden çıkıyor. Örgütün Menbiç’e saldırı girişimi de başarısızlığa uğradı.
İKİ BAKANA AİT O FOTOĞRAF NEDEN PAYLAŞILDI?
Peki, İran’dan gelen o iki açıklamayı bu analizin neresine koyacağız? Bir. Terör örgütü, Suriye’de yaşanabilecek İran kaynaklı gelişmeleri fırsata çevirmek isteyebilir. İki. Örgüt bu konuyu İran istihbaratıyla konuşuyor da olabilir. Teyit edemedim ama ortalıkta
“Bafel Talabani koordinesinde
İran yanlısı milisler SDG’yi desteklemek için bölgeye gidiyor” bilgileri dolaşıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
Şam’da demişti ki… “Suriye, YPG/PKK ve DEAŞ’ı inşallah topraklarından temizleyecektir.” Bir süredir yazıyorum. Ankara, terör örgütü PKK’yı
Şam üzerinden devirmeyi planlıyor. Ama sahadaki gelişmeler Türkiye’yi -bence- müdahaleye zorluyor.
Tam da bu sırada
,
Milli Savunma Bakanı Güler
ile önceki gün bir araya geldi (25 Aralık). Görüşmeden tek kare fotoğraf paylaşıldı. Buna benzer son fotoğraf 11 Mart 2024 tarihlidir,
buluşmasına aittir. O kare yayınlandıktan sonra, bilhassa Irak’ta, terörle mücadeleyi ilgilendiren çok çarpıcı gelişmeler oldu. Önceki gün yayınlanan
Güler-Fidan fotoğrafından
sonra Suriye’de yeni gelişmeler olabilir mi? Bekleyip görelim.
#Hakan Fidan
#Diplomasi
#Politika
#Yahya Bostan