Bu anlaşma sizin de dikkatinizi çekti mi?

04:0024/01/2025, Cuma
G: 24/01/2025, Cuma
Yahya Bostan

Bölgesel denklemde özgül ağırlığı artan bir Ankara ile karşı karşıyayız. Geçtiğimiz hafta başkente gerçekleşen iki ziyaret bu tezi destekliyor. Avrupa’nın kalbinde yer alan o ülkeyle yapılan stratejik işbirliği anlaşması bana göre yeni bir trendin habercisi. Bu artan etkinin baş ağrıtan yanları da var. Türkiye’yi Arap dünyası ile karşı karşıya getirme, Ankara-Şam arasına nifak tohumları ekme girişimleri uç veriyor. İran ve İsrail’in, Trump-Erdoğan diyaloğunu zedelemek için provokasyona imza atabileceği

Bölgesel denklemde özgül ağırlığı artan bir Ankara ile karşı karşıyayız. Geçtiğimiz hafta başkente gerçekleşen iki ziyaret bu tezi destekliyor. Avrupa’nın kalbinde yer alan o ülkeyle yapılan
stratejik işbirliği anlaşması bana göre yeni bir trendin habercisi.
Bu artan etkinin baş ağrıtan yanları da var. Türkiye’yi Arap dünyası ile karşı karşıya getirme, Ankara-Şam arasına nifak tohumları ekme girişimleri uç veriyor. İran ve İsrail’in,
Trump-Erdoğan diyaloğunu zedelemek için provokasyona imza atabileceği değerlendirmesi
de yapılıyor. Bu konuya geleceğim ama önce şu özgül ağırlık meselesine eğilelim.

ÖFKE TRUMP’A, TEPKİ MUSK’A
Avrupalıların Rusya’dan ödü kopuyor.
ABD Başkanı Trump’tan
da. Trump, AB’yi umursamıyor.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen
’i,
Almanya Başbakanı Scholz
’u ve
Fransa Cumhurbaşkanı Macron
’u yemin törenine davet etmedi.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio
, ilk buluşmasını Avrupalılarla değil, Avustralya, Japonya ve Hindistan’la birlikte oluşturdukları
Dörtlü Savunma Diyaloğu
ülkeleriyle yaptı (Çünkü hedef Çin).
AB Komisyonunun bir numaralı ismi Leyen, ”Avrupa sert jeopolitik rekabetin yaşanacağı yeni bir döneme giriyor” dedi.
Fransa Başbakanı Bayrou
, ”Trump’ın politikaları karşısında hiçbir şey yapmazsak eziliriz” açıklaması yaptı.
Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock
’un, “Kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız” çıkışını not etmeli.
AB ülkeleri doğrudan Trump’ı hedef alamasa da yakın çevresine tepki gösteriyor. Almanya Savunma Bakanlığı ve Fransız gazetelerin, X sosyal medya hesabını askıya alması Elon Musk’ı ilgilendirir. İspanya
Başbakanı Sanchez,
Trump’ı çevreleyen teknoloji gücüne karşı durulmasını istemiştir. Avrupa’da Musk’a yönelik keskin bir antipati var.

SAVUNMA ZİRVESİ DÜZENLENECEK
Meselenin nereye gittiğini görüyorsunuz.
AB, Rusya karşısında yalnız bırakılacağını düşünüyor.
Bu yüzden savunma hamlelerine hazırlanıyor. 3 Şubat’ta ilk savunma zirvesini düzenleyecekler. Bu toplantıdan kısa bir süre önce
AB‘nin dış politika ve güvenlik sorumlusu Kallas
Türkiye’ye gelecek. Eurofighter blokajının kalkması, yaptırımlardan dönülmesi gibi başlıklar gözönüne alındığında yeni süreçte
AB’nin Türkiye’yi savunma alanında bir partner olarak gördüğü
söylenebilir. Son tahlilde Ankara daha önce İdlib’de, sonra Libya’da, sonra da Suriye’nin tamamında, Avrupa’nın yapmak istediği ama bir türlü yapamadığı şeyi başarmıştır.
Rusya’ya rağmen alan kazanmıştır.
Ankara’nın bir çekim merkezi haline gelmesinin ana sebebi budur.
Ama karşımızda blok bir AB yok. Hem Trump’la hem de Putin’le iş tutmak isteyen, birlik içinde Almanya-Fransa ağırlığından rahatsız olan bazı ülkeler var. Bu ülkeler, kendi ayakları üzerinde durabilmek için çevresine bakıyor ve
işbirliği yapılabilecek etkili aktör olarak Türkiye’yi görüyor.
Bu konuda takip edilmesi gereken bir trend var. İtalya’nın (Başbakan Meloni Trump’ın yemin törenindeydi) Baykar’la geliştirdiği ve büyütmek istediği ortaklık modeli buna örnektir.

İÇERİĞİ AÇIKLANMAYAN ASKERİ ANLAŞMA
Bu kapsamda geçtiğimiz hafta AB üyesi Slovakya’dan Ankara’ya gerçekleşen ziyaret de dikkat çekicidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
(Putin yanlısı olmakla itham edilen)
Slovakya Başbakanı Robert Fico
ile buluştu. Görüşmenin ardından, iki ülke arasında
stratejik ortaklık tesisine ilişkin bildiri
ile
içeriği açıklanmayan askeri
çerçeve
anlaşması
imzalandı. Yeni konjonktürde Türkiye’nin önünde AB ile kurumsal, AB üyeleriyle müstakil ama stratejik işbirliğini güçlendirme fırsatı doğdu. Slovakya’yı başka Avrupa ülkeleri izleyebilir.
Muhtevası farklıdır ama Ankara’ya gerçekleşen ikinci ziyaret de önemlidir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,
İsveç
Dışişleri Bakanı Stenergard ve
İsveç
Adalet Bakanı Strömmer
ile Türkiye-İsveç Güvenlik Mekanizması toplantısı kapsamında bir araya geldi. Bu toplantı İsveç’in NATO üyeliğinin devamında gelişen bir konu. Türkiye’nin terörle mücadele konusunda İsveç’ten beklentileri vardı.

PROVOKASYONA DİKKAT
Dışişleri Bakanı Fidan,
“İsveç, terörün her türüyle mücadele vizyonu ortaya koyan bir yol haritası sundu” dedi. Bu yol haritasının istihbarat paylaşımı ve terör örgütünün finansal yapısının hedef alınması gibi başlıkları içerdiği anlaşılıyor. İsveç Dışişleri Bakanı, -hafızam beni yanıltmıyorsa-
FETÖ ifadesini kullanan ilk Avrupalı bakan oldu
. “YPG, PYD ve FETÖ olarak ifade edilen örgütlere hiçbir şekilde destek vermeyeceğimizi ifade ettik” dedi. Görüşmenin içeriğine vakıf kişilerle sohbet etme imkanı buldum. İsveç’in, terörle mücadele alanında taleplerimizin bir çoğunu karşıladığı, Suriye’de de Ankara’nın tezlerini anladığı söyleniyor. Bunların hepsi artan özgül ağırlığın meyveleri.
Ama başta dediğim gibi bu keskinleşen auranın yan etkileri de olacak.
The Economist
dergisi “Türkiye, Suriye ordusunun eğitim ve donatımında rol oynamak istiyor ama bir Ortadoğu ülkesi daha çekici bir teklifte bulundu” diye yazdı. Bu vurgu bazı başkentlerin yaklaşımını yansıtır ve maksadı bellidir. Önümüzdeki süreçte bölgede
Türk-Arap rekabetini kışkırtmak isteyecek, Ankara-
Şam
ilişkilerini zehirlemeye
çalışacak girişimler göreceğiz. İran ve İsrail’in, Trump-Erdoğan diyaloğunu zedelemek için provokasyona imza atabileceği değerlendirmesinde bulunanlar bile var. Her şeye hazırlıklı olmalıyız.
#Politika
#Diplomasi
#Yahya Bostan