ABD “Bölgeden çekilirim” diyor ama bir şartı var

04:002/02/2024, Cuma
G: 2/02/2024, Cuma
Yahya Bostan

Ağustos ayında kulağıma çalınan söylentiler bir hayli dikkat çekiciydi. Buna göre Washington ikili ilişkilerin seyri ve bölgenin geleceği konusunda Ankara’ya oldukça pozitif mesajlar gönderiyordu. Ancak yaşanan güven bunalımı nedeniyle Türkiye, ABD’nin atacağı adımları izleme kararı almış, bu yüzden gelen mesajlar ve içerikleri kamuoyuna yansımamıştı. Ben de bunun üzerine ABD’nin terör örgütü PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde verdiği desteğin geleceğine ilişkin -şerhli- bir yazı kaleme almıştım. (ABD


Ağustos ayında kulağıma çalınan söylentiler bir hayli dikkat çekiciydi. Buna göre Washington ikili ilişkilerin seyri ve bölgenin geleceği konusunda Ankara’ya oldukça pozitif mesajlar gönderiyordu. Ancak yaşanan güven bunalımı nedeniyle Türkiye, ABD’nin atacağı adımları izleme kararı almış, bu yüzden gelen mesajlar ve içerikleri kamuoyuna yansımamıştı. Ben de bunun üzerine ABD’nin terör örgütü PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde verdiği desteğin geleceğine ilişkin -şerhli- bir yazı kaleme almıştım. (ABD PKK’ya mesafe mi koyuyor? Ağustos 2023)

Gelinen noktada ABD’nin bölgeden çıkıp çıkmayacağına ilişkin tartışmalar kamuoyuna yansıdı. Washington ülkeden çekilme sürecine ilişkin Bağdat’la resmi görüşmelere başlıyor. Benzer bir sürecin Suriye için de geçerli olacağına ilişkin güçlü tartışmalar yapılıyor. “ABD Suriye’den gerçekten çekilir mi, çekilirse ne olur” sorusu gündemi meşgul ediyor. Amerikan askerlerinin Suriye’den ayrılması halinde yerini kimin dolduracağı ve terör örgütü PKK’nın ülkedeki varlığı Türkiye’nin güvenliğini yakından ilgilendiriyor. Amerikalı yetkililer Suriye’den çekilmenin gündemlerinde olmadığını vurgulasa da konjonktürel gelişmelerin Washington’u bu kararı almaya zorladığı düşünülüyor.

Peki, ne olacak? Sizlerle konuya ilişkin Ankara’da dinlediğim bazı -muteber- analizleri paylaşacağım ancak önce şerhimi düşeyim: ABD’nin Irak’taki askeri varlığını çekmesi konusu ciddi bir süreçtir. Ancak ABD Irak’tan çekilemez (Belki askerlerini ülkenin kuzeyine kaydırır.) Benzer bir durum Suriye için de geçerli. ABD askeri varlığını ülkeden çıkarmaz. Ta ki, İsrail’in güvenliğini sağladığına emin olana kadar.

Dananın kuyruğunun koptuğu nokta burasıdır. ABD’nin Suriye ve Irak’taki varlığının temel sebebi İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. Terör örgütü PKK/YPG’ye verdiği ödünsüz desteğin arka planında da bu amaç yatar. ABD, Suriye ve Irak’ın kuzeyini birleştirerek, bir terör koridoru-devleti oluşturmayı, bu sayede İran’dan İsrail’e gelebilecek tehlikeleri önlemek istiyor. Diğer bir deyişle İsrail için stratejik bir şemsiye oluşturmaya çalışıyor. İsrail de bu şemsiyeyi fırsat bilerek Lübnan ve Suriye’de tampon bölgeler oluşturmayı, Suriye ve Irak’ı istikrarsızlaştırmayı hedefliyor.

Buraya kadar tamam. Şimdi soru şu.. Tablo buyken, ABD Suriye’den neden çekilsin? Bu sorunun yanıtıyla ilgili kulağıma çalınanları şöyle aktarabilirim:

ABD için öncelikli tehdit Çin. CIA, ABD basını üzerinden Çin’in Tayvan’ı 2027 yılında işgal edebileceğine ilişkin istihbarat bilgileri sızdırıyor. Washington, dikkatini Uzak Doğu’ya vermek istiyor. Ancak bölgedeki gelişmeler buna izin vermiyor. Ukrayna’da patlak veren savaş, Çin’le mücadelesinde Rusya’yı, yani karşı bloğu zayıflatmak için büyük bir fırsattı. ABD bunu değerlendirdi ve Rusya’yı yıprattı. Ancak bölgede İsrail kaynaklı yaşanan karmaşa nedeniyle artık dikkatini Ukrayna’ya bile veremiyor. Tüm enerjisini İsrail’in güvenliğine harcıyor.

7 Ekim’den sonra başlayan bölgesel krizin yayılmaması kendi çıkarına. Bu yüzden İsrail’i dizginlemeye çalışıyor. Önceki yazılarımda vurguladığım gibi, Kızıldeniz’de düşük profilli tepkiler veriyor. Üç ABD askerinin öldürüldüğü drone saldırısına ilişkin bile Biden “Bölgede daha büyük bir savaş istemiyoruz” dedi. Washington-Tahran arka kapı diplomasisi çalışıyor, alış-verişi sürüyor. (ABD’nin bu konuda İran ve vekillerine vereceği yanıtın yine düşük profilli olacağı, zamana yayılacağı, kontrollü bir cevapla sınırlı kalacağı anlaşılıyor.)

Bakın burası çok önemli. Netanyahu yönetimi ABD’nin bu düşük profilli politikasından çok rahatsız. İsrail, ABD’nin sadece soykırım politikasını desteklemesini değil, aynı zamanda kendisinin yanında savaşa girmesini istiyor. (Bir Amerikalı diplomatın üçüncü bir ülkede Türk muhatabına ‘Netanyahu Biden’a seçimleri kaybettirmek istiyor’ dediğini de not edelim. Bunu daha sonraki yazılarda açacağız.) Bunu sağlamak için de gerilim ve tansiyonu yükseltecek her şeyi yapıyor. Tüm tuşlara basıyor da diyebiliriz.

İşte ABD bu tabloda bölgeden çıkmaya çalışıyor. Yaklaşık bir yıldır -kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde- böyle bir arayışı olduğu kabul ediliyor. Hatta kimilerine göre Blinken’ın 7 Ekim krizi sonrasında bölgeye yaptığı çok sayıda ziyaret de bir yönüyle bununla ilgili. ABD “Ben bölgeden çıkmadan önce ülkeleri nasıl aynı noktaya getirebilirim ve İsrail’in güvenliğini nasıl sağlarım” sorusunun yanıtını arıyor.

Bu kapsamda Türkiye’nin özellikle Ukrayna savaşıyla öneminin arttığı değerlendiriliyor. Haziran ayındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan-ABD Başkanı Biden görüşmesi, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Ankara ziyaretleri, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile diyaloğu, son olarak ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’ın Ankara ziyaretinde verdiği pozitif mesajlar buna delil olarak gösteriliyor. Kimilerine göre ABD’nin F-16 süreciyle ilgili pozitif tutumunun arka planında Ankara’nın İsveç kararını da aşan bazı boyutlar bulunuyor.

#ABD
#Politika
#Irak
#Yahya Bostan