İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin kültür-sanat alanına yönelik tasarrufları, yerel yönetimlerin bu konudaki politikalarına ilişkin bir tartışmayı yeniden başlattı. Doğrudan ve haklı biçimde siyasetin finansmanı üzerine yoğunlaşan bu tartışmalar, bu alanın yeniden yapılandırılması gerekliliğini de ortaya koymuş oldu. Ciddi bütçe kalemlerinin konuşulduğu kültür-sanat alanı, yerel yönetimlerin bu konudaki motivasyonlarına dair de çok şey söylemektedir.
Kültür-sanat alanında içerik üreten ve bu içeriğin sunumuna aracılık eden belediyelerin temelde hangi kriterlerle hareket ettikleri ve nasıl bir vizyona sahip oldukları, programların düzenlenmesi ve sunumuna da doğrudan tesir eden faktörlerdir. Özellikle siyasi olarak farklılaşan belediyelerin kendi ideolojik pozisyonlarının, kültür-sanat gündeminin belirlenmesinde etkili olduğu açık biçimde görülmektedir. Bu etkinin yoğun biçimde hissedilmesi ise kültür-sanat alanındaki politikaları, yerel yönetimlerin süresi ile sınırlı gören bir vizyonu beraberinde getirmekte ve bu alanı kısır bir döngüye hapsetmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın siyasi tarihinde kültür-sanat alanının önemli bir mücadele sahası olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Türkiye’de iktidar olmanın sadece hükümeti elinde bulundurma ve onun araçlarıyla sınırlı olmadığı kabul edilmektedir. Nitekim Türkiye’de yürütme gücüne sahip toplumsal kesimlerin kültürel alanda iktidar olup olmadıkları uzun süredir devam edegelen bir tartışmadır. Türkiye’nin farklı il ve ilçelerindeki kültür-sanat alanının nasıl yapılandırıldığı, program türleri ve içerik üretiminin ne ölçüde farklılaştığı ve ideolojilerin büyük ölçüde etkide bulunduğu kültürel içerik üretiminin ne denli önemli olduğu bu perspektiften bakıldığında daha anlaşılır hale gelmektedir.
Siyasetin bu kadar baskın olduğu bir kültür-sanat alanı demokratik olmayan bir tutumu da beraberinde getirmektedir. Yerel yönetimin sınırları içerisindeki seçmen sosyolojisi ve onların beklentilerini dikkate almayan yönetici elitin salt ideolojik kaygılarla hareket etmesi ve kültür-sanat alanını bu yönde yapılandırması, konuk ve içerik profiline de büyük ölçüde etki etmektedir. Örneğin ideolojik açıdan belirgin sanatçı ve yazarlar programlara davet edilmekte ve onların salt ideolojik pozisyonları nedeniyle taltif edildiği bir sistem ortaya çıkmaktadır.
Kültür-sanat alanının yerel yönetimler ölçeğinde yeniden yapılandırılması ve stratejik hedefler konularak hareket edilmesi bir zorunluluktur. Bu nedenle, devasa bütçeler ayrılan fakat nitelik ve süreklilikten yoksun oldukları görülen programlardan kaçınılarak sistematik ve düzenli programlar yapılmalıdır. Yerel yönetimlerin kültür-sanata dair bütçe ve fon kaynaklarının dağılımını kontrol eden bağımsız yapıların teşekkülü bu anlamda büyük önem arz etmektedir. İdeolojik kaygılar yerine bölgenin sosyo-politik dengesini gözeten ve onların talep ve beklentilerini dikkate alan faaliyetlere ağırlık veren bir kültür-sanat yönetimi mümkün hale getirilmelidir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.