Türkiye’de muhalefet sorunu

04:0011/09/2023, Pazartesi
G: 11/09/2023, Pazartesi
Turgay Yerlikaya

Örgütlü ve güçlü bir muhalefetin varlığı demokrasinin işlemesi açısından elzemdir. Demokratik rejimler açısından gerek şart olan muhalefet, iktidarların denge ve denetimi açısından da önemli roller icra etmektedir. Bu nedenle demokrasinin en önemli tanımlarından birisi muhalefetin her an iktidar olabilme imkan ve şartlarının var olabilmesidir. Cari şartlar ve Türkiye’deki siyasi ekosisteme bakıldığında, demokratikleşme trendine yönelik bütün eleştirilere rağmen, Türkiye’de muhalefetin iktidar olabilme


Örgütlü ve güçlü bir muhalefetin varlığı demokrasinin işlemesi açısından elzemdir. Demokratik rejimler açısından gerek şart olan muhalefet, iktidarların denge ve denetimi açısından da önemli roller icra etmektedir. Bu nedenle demokrasinin en önemli tanımlarından birisi muhalefetin her an iktidar olabilme imkan ve şartlarının var olabilmesidir. Cari şartlar ve Türkiye’deki siyasi ekosisteme bakıldığında, demokratikleşme trendine yönelik bütün eleştirilere rağmen, Türkiye’de muhalefetin iktidar olabilme kanallarının açık olduğu görülmektedir.

AK Parti’nin 2002’den bu yana “hakim parti” olarak iktidarda kalması, muhalefet açısından bir açmaz gibi görünse de son dönemde yaşanan tartışmalar muhalefetin kendi dinamikleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Örneğin, 14 Mayıs seçimleri öncesinde olabildiğince geniş bir dizilimle parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine konsolide olan muhalif partilerin neden iktidar olamadığı, gündemin en önemli sorusu. 28 Mayıs sonrasında seçimlerin neden kaybedildiği ile ilgili özeleştiriler ya da karşılıklı suçlamalar muhalefetin hangi dinamikler üzerine siyaset yaptığını da göstermektedir. Muhalefetin iktidar olmamasının Türkiye için daha iyi olduğunu söyleyen muhalif siyasetçilerin varlığı ise sorunun muhalefet açısından ne denli büyük olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle muhalefetin iktidarda olamaması Türkiye’de demokratik rejimin işleyişinden ziyade muhalif partilerin kurduğu ittifakların mahiyeti ve motivasyonu ile ilişkilendirilmelidir.

Sistem Değişikliği ve Muhalefetin Konsolidasyonu

2017 yılında referandumla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, siyaset yapma açısından radikal değişikleri beraberinde getirmiştir. 2018’in hemen öncesinde kurulan ittifaklar bu açıdan önemli bir göstergedir. İttifakların kurulma motivasyonu v"e bugüne kadarki performansları da muhalefetin analizi açısından somut göstergeler ortaya koymaktadır. Örneğin 14 Mayıs seçimleri öncesinde bir “seçim ittifakı” olarak kendisini konumlandıran Millet İttifakı’nın kendi içerisinde yaşadığı kriz ve belirsizlikler bu açıdan öğreticidir. İlk evrede Meral Akşener’in masadan kalkması ve sürece dahil olması ittifakın işleyişine dair soru işaretleri uyandırdı. En önemli soru ise Akşener’in Kılıçdaroğlu dayatmasını gerekçe göstererek kalktığı masaya tekrar neden döndüğüdür. Bu sorunun cevabı henüz netlik kazanmamışken İYİ Parti ve Akşener’in kendilerini CHP’den ayrıştırmaya çalışmaları ise CHP açısından ciddi bir sorun. Öyle ki hem İYİ Parti hem de CHP seçimin neden kaybedildiği ile ilgili tartışmalarda, partilerin açıklamaları birbirlerini suçlar niteliktedir.

CHP’ye göre Akşener’in masadan kalkması, kamuoyunda ittifakın bir kriz ittifakı olarak algılanmasını beraberinde getirdi. İttifaka dahil olan parti kurmaylarının kamuoyu önünde birbirini suçlayan açıklamalar yapması ise bu söylemi destekledi. Akşener ve İYİ Parti’nin argümanı ise masaya getirilen bütün istatistik ve verilere rağmen Kılıçdaroğlu’nun dayatılmasıdır. Özellikle İYİ Parti’nin dışındaki dört siyasi partinin Kılıçdaroğlu’nun adaylığını koşulsuz biçimde desteklemesi, Akşener’in eleştirilerindeki tonu da yükseltmiştir. Nihayetinde Akşener, simetrik olmayan bir ittifak modeli üzerinden kendilerinin kıskaca alındığı ve belirli şartlara zorlandıklarını ifade etmektedir. Akşener’in 26 Ağustos’ta bir tür “nedamet manifestosu” olarak da okunabilecek açıklamalarına bakıldığında, seçimin neden kaybedildiği tartışmalarının bu zemin üzerine bina edildiği görülmektedir. Tüm bu karşılıklı eleştiri ve ithamların yerel seçimler öncesindeki seyri ise Türkiye’de muhalefetin yaşadığı krizleri daha açık biçimde göstermektedir.

Yerel Seçimler Öncesinde Muhalefet

Akşener’in “üçüncü yol” arayışı üzerinden inşa etmeye çalıştığı politika, yerel seçimler öncesinde bir ittifak olmayacak mı sorusunu gündeme getirdi. Akşener’in ayrı aday çıkarma yönündeki tutumunun Türkiye’nin bütününü kapsayıp kapsamayacağı da önemli bir soru. Örneğin İYİ Parti İstanbul ve Ankara’da da ayrı bir adayla mı çıkacak? Akşener’in açıklamalarının hemen sonrasında CHP’ye yakın medyaya bakmak bu tartışmaların seyri ve niteliğini görmek açısından önemli. Akşener’in yeni bir yol belirleme ve yerel seçimlere kendi adayları ile girme çağrısı, Akşener’e yönelik tavrın değişmesine neden olmuştur. Söz konusu medyadaki yaklaşıma bakıldığında, Akşener’in bu tavrının İstanbul ve Ankara gibi şehirlerin kaybedilmesine yol açacağı söylemi hakim. Bazı mecralardaki Akşener yorumlarına bakıldığında ise 3-6 Mart arasında yaşanan kriz sonrasında Akşener’in muhalif medyada uğradığı psikolojik şiddetin tekrarlandığı görülmektedir.

100. Yılında CHP

CHP’nin yüzüncü yıl kutlamaları münasebetiyle Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalar, parti içerisindeki değişim taleplerinin geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir. Her tartışmanın CHP’yi güçlendiren ve büyüten sonuçlar doğurduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, parti tabanı ve elitlerinin değişim taleplerinde kendisini paranteze almaktadır. 2010 yılından bu yana seçim başarısızları üzerinden gündem olan Kılılçdaroğlu’nun bütün değişimi kendi iradesiyle yönetmesi ise sürecin tıkanmasına neden olmaktadır. Yüzüncü yıl kutlamalarında bu tartışmalara çok fazla değinmemesi ve güvenli liman arayışlarını tekrarlaması, yerel seçimler öncesinde partide çok kapsamlı bir değişim olmayacağını da göstermektedir. Nihai kertede hem CHP hem İYİ Parti’deki göstergeler, Türkiye’de çok açık bir muhalefet sorunu olduğunu göstermektedir.

#Siyaset
#Muhalefet
#Turgay Yerlikaya