ABD Başkanlık seçimleri öncesinde başkan adaylarının canlı yayında yaptıkları münazara, her zaman olduğu gibi ilgiyle takip edildi. Özellikle salıncak eyaletler ve kararsız seçmen üzerinde etkili olan bu tartışma geleneği önemli sonuçlara gebe. Hatırlayalım, adaylık noktasında tüm eleştirilere rağmen ısrar ederek pozisyonunu korumaya çalışan mevcut başkan Biden’ın, Trump ile çıktığı münazara programı sonrasında adaylıktan çekilmesi oldukça önemli idi. Biden açısından bir tür erken doğuma işaret
Münazaraların ardından yapılan kamuoyu yoklamaları da seçmenin her iki adaya dair erken oylaması gibi okunabilir. Örneğin Trump ile Biden arasındaki ilk düelloda, Trump’ın açık ara üstün olduğu görülmüştü. Trump’ın retorik konusundaki deneyimi karşısında Harris’in de kıdemli bir politikacı olmasının yanı sıra politika hayatı öncesindeki savcılık deneyimleri Harris’in Trump karşısında Biden’dan daha iyi bir performans sergileyeceğine işaret ediyordu.
Çarşamba günü Türkiye saatiyle sabah saatlerine yakın bir zamanda gerçekleşen düello sonrasındaki ilk izlenimler de Harris’in Trump’a karşı daha iyi bir münazaracı olduğunu gösterdi. İlk kamuoyu yoklamaları da hesaba katıldığında, seçmen nezdinde Harris’in Trump’a karşı oldukça iyi bir performans sergilediğini göstermektedir. Trump’ın özellikle moderasyonla girdiği tartışmaların yanı sıra Harris’in sorduğu bazı sorulara verdiği agresif cevaplar da Harris’i psikolojik olarak üstün gösterdi. Hatta Cumhuriyetçilere yakın medyada bile Harris’in bu performansına vurgu yapıldı ve Trump’a karşı görece üstün bir performans sergilediğinin altı çizildi.
Tartışmanın seyrine etki eden konu başlıklarına bakıldığında ise ABD iç siyasetinde sıklıkla tartışılan kürtaj, ırkçılık ve göçmen sorunu gibi başlıkların ele alındığı görülmektedir. Trump’ın agresif tavırları ve konuyu göçmenler üzerinden ele alırken gerçekle ilgisi olmayan iddialara atıfta bulunmasına karşılık olarak Harris’in 2020 seçimlerini hatırlatarak verdiği cevaplar dikkate değerdi. Harris’in birçok sanatçı ve kamusal figürden aldığı destekle girdiği bu münazara Trump’ı hem psikolojik hem de politik açıdan sıkıştıran soru ve cevaplarla dolu idi.
Adaylar arasındaki en önemli tartışmalardan birisini hiç kuşkusuz ABD’nin İsrail politikası teşkil etmiştir. Trump ile Biden arasındaki tartışmayı hatırladığımızda, hangi adayın İsrail’i daha fazla destekleyeceği gibi absürd bir tartışma ortaya çıkmıştı. Özellikle Trump’ın Biden’a karşı, İsrail’in yeterince desteklen-mediği gibi bir serzenişte bulunduğunu hatırladığımızda, Trump’ın İsrail konusundaki tavrının ne denli net olduğu anlaşılmıştı.
Trump, Biden’la yaptığı tartışmaya benzer bir şekilde, Harris’in başkan seçilmesi durumunda, İsrail’in iki yıllık ömrünün kalacağını iddia etti. Harris’in cevaben, kariyerim boyunca İsrail ve İsraillilerin yanında oldum ifadeleri ise her şeyi net biçimde ortaya koyuyor. İsrail karşıtı olmakla itham edilen Harris’in, Biden ve kendisinin ateşkes için çabaladıklarını ve bu konuda önemli efor sarfettiklerini söylemesi ise birbiriyle çelişen söylemlerdi. Biden hükümetinin ateşkesten ziyade İsrail’i hem finansal hem de askeri açıdan nasıl destekledikleri ortada iken bu cevapların tatmin edici olmadığını söylemek mümkün.
Ekonomi konusunda da önemli tartışmaların yaşandığı münazarada, her iki aday da kendi perspektifini ortaya koydu. Özellikle Harris, Trump’ın bazı projeleri ve vergilendirme esasıyla ilgili eleştirel bir tutum takınarak Trump’ı bu konuda cevap vermeye zorladı. Harris’in Trump’ın başkanlık dönemine atıfla birçok kişisel müdahalede de bulunduğu bu münazaranın en sıcak ve tartışmalı konularından birini de kürtaj meselesi kapsadı. Bazı eyaletlerdeki uygulamalara itiraz eden Harris’in bu konuda da Trump’ı sıkıştıran soruları, seçmen nezdinde de önemli bir tartışma konusu.
Seçim tartışmaları ve adayların başkan olduklarında nasıl bir politika izleyeceği Türkiye ve dünya açısından da önemli hiç kuşkusuz. Dünkü tartışmada Filistin ve Rusya-Ukrayna başlıkları istisna olmak üzere dış politika konularına yeterince yer verilmedi. Bu bağlamda, hangi adayın seçilmesi durumunda nasıl bir dış politika izleyeceği ve bu politikada Türkiye ile ilişkilerin seyri konusu oldukça önemli olacaktır.