Trump 2.0: Histeri yahut zafer

01:0027/02/2025, Perşembe
G: 26/02/2025, Çarşamba
Turgay Yerlikaya

ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk dönemi, liberal demokrasiler açısından bir tehdit olarak değerlendirilmişti. Hatırlanacak olursa, Der Spiegel 2017’nin başlarında Trump’ı kapağına taşımış ve onu elinde bıçakla demokrasiyi katleden bir figür olarak resmetmişti. Dergiye göre Trump’ın “Önce Amerika” söylemi, popülist ve otoriter bir yaklaşımın yansımasıydı. Nitekim, ilk başkanlık dönemi düşünüldüğünde, Trump’ın eylemleri ile liberal demokratik söylem arasındaki tutarsızlıklar Spiegel’in değerlendirmesini

ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk dönemi, liberal demokrasiler açısından bir tehdit olarak değerlendirilmişti. Hatırlanacak olursa, Der Spiegel 2017’nin başlarında Trump’ı kapağına taşımış ve onu elinde bıçakla demokrasiyi katleden bir figür olarak resmetmişti. Dergiye göre Trump’ın “Önce Amerika” söylemi, popülist ve otoriter bir yaklaşımın yansımasıydı. Nitekim, ilk başkanlık dönemi düşünüldüğünde, Trump’ın eylemleri ile liberal demokratik söylem arasındaki tutarsızlıklar Spiegel’in değerlendirmesini doğrular nitelikteydi.

Aradan yıllar geçmesine rağmen, Trump’ın ikinci dönemi de benzer bir çerçevede ele alınıyor. Seçim sürecinde daha yumuşak bir geçiş yapabileceği izlenimi oluşturmaya çalışan Trump’ın ilk icraatları, küresel siyasetin zorlu bir dört yıla hazır olması gerektiğini gösteriyor. Üstelik bu dönem, sadece Trump’ın değil, Başkan Yardımcısı J.D. Vance ve kabinedeki en dikkat çekici isimlerden Elon Musk’ın da sahnede olduğu bir süreç anlamına geliyor.

Trump dışındaki bu iki ismin ilk açıklamaları ve attıkları adımlar, Trump etkisinin yalnızca ABD ile sınırlı kalmayacağını, Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada hissedileceğini ortaya koyuyor. Avrupa’da Meloni, Orban, Weidel ve Farage gibi liderlerle yakın ilişkiler içinde olan Trump’ın önünde ciddi bir direnç olup olmadığı ise tartışmalı. Almanya’nın Merz ve Scholz üzerinden bir denge unsuru oluşturmaya çalıştığı görülse de bu çabanın ne kadar etkili olacağı belirsizliğini koruyor.


MERKEL’İN ANILARINDA TRUMP

Trump’ın kendine özgü siyaset tarzının küresel dengeler açısından ciddi bir meydan okuma olduğu açık. Almanya’nın eski Şansölyesi Angela Merkel’in kısa süre önce yayımlanan Özgürlük: Anılar 1954-2021 kitabı, bu meydan okumaya dair önemli bir tanıklık sunuyor. Merkel’e göre, Trump ile herhangi bir krizi çözmek ya da dünya barışına katkı sağlamak son derece güç. İkili ilişkilerden küresel siyasete kadar geniş bir alanda yalnızca güç odaklı bir politika izleyen Trump, Merkel’in anlatımına göre bir siyasetçiden çok bir gayrimenkul uzmanı gibi hareket ediyor.

Merkel’in kitap çıkmadan önce verdiği röportajlarda dikkat çektiği bir diğer isim ise Elon Musk. Merkel, Trump’ın ikinci dönemdeki rolüne ilişkin duyduğu kaygının yanı sıra Musk’ın etkisine de işaret ederek, “Yörüngemizdeki uyduların yüzde 60’ını kontrol eden birinin yeni yönetimde oynayacağı rol beni endişelendiriyor.” ifadelerini kullanmıştı. Nitekim, Musk’ın AfD ve Reform Partisi ile kurduğu ilişkiler ve her iki siyasi harekete verdiği açık destek, Merkel’in endişelerinin yalnızca uzay alanıyla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Öte yandan, Münih Güvenlik Konferansı’nda Başkan Yardımcısı Vance’in Avrupa’yı açıkça küçümseyen konuşması da Merkel’in haklı olduğunu gösteren bir başka gelişme olarak değerlendirilebilir. Almanya’da son seçim sonuçları ve AfD’nin yükselişi göz önüne alındığında, başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere birçok yeni çatışma alanının ortaya çıkacağı aşikâr. Vance ve Musk’ın siyaset sahnesinde bıraktığı etki, Avrupa’nın yakın geleceğini derinden sarsacak gelişmelere yol açabilir. Orban ve Meloni’nin etkin pozisyonları, Fransa ve Almanya’daki aşırı sağın iktidar olma ihtimali ile birleştiğinde, Avrupa-ABD etkileşiminde yeni bir dönemin kapıda olduğu söylenebilir.

Biden döneminde USAID üzerinden desteklenen liberal solun Avrupa’daki medya ve sivil toplum üzerindeki etkisinin zayıflatıldığı göz önünde bulundurulduğunda, yeni dönemin sol ve liberal çevreler açısından zorlayıcı olacağını öngörmek mümkün.


SÜRÜKLENME Mİ YÜKSELİŞ Mİ?

Görünen o ki Avrupa, siyasi belirsizliklerle dolu bir sürece sürükleniyor ve mevcut krizlerle mücadele etmekte zorlanıyor. Aşırı sağın yükselişi gölgesinde Avrupa’nın geleceği nasıl şekillenecek? Kendi içindeki krizleri nasıl bertaraf edecek? Bu sorular kritik önem taşıyor.

Ancak, Avrupa’nın içinde bulunduğu durumu bir çöküş değil, muhafazakâr siyasetin yükselişi olarak değerlendirenler de var. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, geçtiğimiz günlerde Washington’da gerçekleştirilen CPAC toplantısında yaptığı konuşmada, “ABD’siz bir Avrupa olamaz.” diyerek, Trump’ın ikinci dönemine duyduğu desteği açıkça ortaya koydu. Trump’ın zaferini bir kriz olarak nitelendiren liberal solun histeri içinde olduğunu söyleyen Meloni, yeni dönemi bir dönüşüm süreci olarak yorumladı.

Dolayısıyla, Trump 2.0 döneminin en büyük tartışmalarından biri de şu olacak: Bu bir çöküş mü, yoksa yeni bir dönemin başlangıcı mı? Ya da diğer bir ifade ile histeri mi zafer mi?
#ABD
#Trump
#Turgay Yerlikaya
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.