Uzunca bir süredir teknoloji şirketleri ile devletler arasında ciddi bir çatışma söz konusu. Devletlerin egemenlik hakları gerekçesiyle sosyal medya şirketlerini regüle etme çabalarına karşın kendilerini herhangi bir yasal çerçeveden muaf tutmaya çalışan sosyal ağlar, çözülmesi zor sorunlara neden olmaktadırlar. Özellikle güvenlik açısından oluşan risk ve tehditler sadece devletler açısından değil bireyler açısından da telafisi zor durumlar yaratabilmektedir. Son on yıldaki bilançoya bakıldığında,
Uzunca bir süredir teknoloji şirketleri ile devletler arasında ciddi bir çatışma söz konusu. Devletlerin egemenlik hakları gerekçesiyle sosyal medya şirketlerini regüle etme çabalarına karşın kendilerini herhangi bir yasal çerçeveden muaf tutmaya çalışan sosyal ağlar, çözülmesi zor sorunlara neden olmaktadırlar. Özellikle güvenlik açısından oluşan risk ve tehditler sadece devletler açısından değil bireyler açısından da telafisi zor durumlar yaratabilmektedir. Son on yıldaki bilançoya bakıldığında, devletlerin sosyal medya şirketleri karşısındaki tutumunun tedrici bir sertleşme eğilimi gösterdiği ve güncel koşullara göre kendisini yenileyen bir yasal mevzuatın varlığı dikkat çekmektedir.
Telegram’ın CEO’su Pavel Durov’un Fransa’ya gittiği esnada havaalanında tutuklanması, bütün dünyada bir tartışma yarattı. Rus menşeli olan ama aslında Putin ile de ciddi sorunlar yaşayan Durov’un Fransa’da yaşadığı bu durum, Rusya ile Fransa arasında da bir krize neden oldu. Sadece Fransız kültürünü dünyaya tanıtan kişilere verilen istisnai Fransız Vatandaşlığına da sahip olan Durov’un bu durumu, farklı yönleriyle incelenmeye muhtaç. Bir yönüyle Rus menşeli olan ve dünyadaki etki alanıyla önemli bir platform olan Telegram diğer yanda da bu platformdan kaynaklı birçok sorundan muzdarip olduğunu iddia eden Fransa Devleti.
Telegram gözaltının yapıldığı akşam yaptığı açıklamada, “Telegram, Dijital Hizmetler Yasası da dahil olmak üzere AB yasalarına uymaktadır” demiş ve yasal sorumluluklarını yerine getirdiklerini iddia etmiştir. Benzer bir açıklamayı bu konuda çokça suçlamalara muhatap olan Durov da yapmış, platform olarak birçok konuda taleplere karşılık verdiklerini ve devletlerle uyumlu bir süreç yönetimi içerisinde olduklarını söylemiştir
Bu soruları sormamızın nedeni Batı dışı toplumlarda benzer bir durum söz konusu olduğunda konunun ifade ve basın özgürlüğü gibi sorunlar üzerinden tartışılması. Hâlbuki terör söz konusu olduğunda, birçok ülkenin maruz kaldığı güvenlik riskinin çok daha fazla olduğu görülmektedir. Ama aynı örnek üzerinden sosyal medya şirketlerine yönelik herhangi bir talep ya da müeyyide söz konusu olduğunda, konunun sığ gündemlere hapsedilmesi, meselenin içerisinden çıkmayı güçleştirmektedir. Fransa’nın bugün aynı zamanda kendi vatandaşı da olan Batı menşeli olmayan bir platforma yönelik tavrı, devletlerin egemenliği üzerinden tartışılıyor ve tartışılmalı da. Fakat benzer durumlara farklı tepkilerin verilmesi, küresel düzlemde bir işbirliğini zorlaştırdığı gibi bu alanda genel geçer bir regülasyon modeli oluşturmayı da imkansız hale getirmektedir.