Yaşadığımız çağın en baskın özelliklerden birisi sabitelerden yoksun bir hayatın yaşanıyor olması. Halbuki kadim dönemde belirli sabitelerin içerisine doğan insan kozmik düzenin bir parçası olarak kendisini görmekte ve sistemle uyumluluğu esas almaktadır. 17. yüzyıl ve sonrasında ise kozmik düzenin dışında bir özne anlayışı ortaya çıkmakta ve modern birey olarak kabul edilen bu özne, dünyayı kontrol edilebilir bir nesne olarak görmektedir. Kadim bir tartışmayı da tetikleyen bu olgu, toplumdan yalıtık bir özne anlayışı ortaya çıkartmakta ve bireyselciliğin alabildiğine özendirildiği bir vasata bizi götürmektedir.
Günümüzün etkili ve popüler filozoflarından Michael Sandel de toplum duygusunu aşındıran bireycilik üzerine düşünür ve günümüz toplumundaki bu tüketim pratiklerinin dönüşümü üzerine ufuk açıcı sorular sorar. Sandel’in en önemli sorusu, “Bir piyasa ekonomisinden piyasa toplumuna mı dönüşüyoruz”dur. Sandel’in buradaki kastı, kapitalizm ile ortaya çıkan pazar ve piyasa algısının toplumun bütün alanlarına sirayet etmesidir. Sandel’e göre piyasa ekonomisi olarak (market economy) adlandırılan olgu, toplumun bütün alanlarına doğru bir yayılmayı beraberinde getirmiş ve pazar ekonomisinden pazar toplumuna (market society) doğru bir geçiş yaşanmıştır.
Sandel’in piyasa toplumuna dönüşmenin ahlaki sınırlarına ilişkin yaptığı tartışmada dikkat çeken en önemli hususlardan birisi de dine ait olan mekan ve ritüellerin de metalaştırılmasıdır. Bu analiz bana Türkiye’de her türlü eğlence için araçsallaştırılan Mevlevi ayinlerinin toplumun bir bölümü açısından bu değerlerin nasıl bir imaja dönüştürüldüğünü göstermektedir. Ya da benzer biçimde, geleneksel olarak kabul ettiğimiz bazı pratiklerin, ihtiyacın dışında bir imaja dönüştürülmesi sürecinde kaçınılmaz olarak yaşanan ahlaki çözülmeyi.
Son dönemde Dubai çikolatası da bu tüketim çılgınlığı içerisinde araçsallaştırılan bir ürün olarak karşımıza çıktı. Ürünün pratik çıktısından ziyade, televizyon ve sosyal medya aracılığıyla kesbettiği ün, ona bir imaj atfedilmesine yol açtı ve insanlar saatlerce kuyruğa girmek marifetiyle bu ürüne sahip olmak istediler. Muadili bir ürünü almak yerine ilgili ürünü deneyimlemenin nedeni ise tam da o ürüne yönelik imajların varlığıydı.
Bütün değerlerin satın alınabilir bir şeye dönüştürülme sürecine ilişkin bir deneyim örneği de doğa kampları. Son dönemde sosyal medya fenomenleri aracılığıyla yaygınlaşan, “doğada çadır kampı” deneyimi, katılımcılara doğada kalma deneyimi edindirmede ve bu deneyim üzerinden fahiş fiyatlar alınmaktadır. Buradaki deneyimin metalaştırılması ve sosyal medyada bir gönderi olarak paylaşılması ve bunun üzerinden bir statü kabulü gibi olgular ise aslında bu deneyimlerin bir arzuya dönüştürülme sürecini bütün ayrıntılarıyla ortaya koymaktadır. Kentin her türlü kakofonisi ve keşmekeşinden uzaklaşmak isteyen orta ve üst sınıfa pazarlanan bu kamp deneyimi, metalaştırmanın son örneği olarak karşımıza çıkacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.