Batı medeniyetinin dünyayı kendi inşa ettiği merkezden algılamaya başlaması, kendi dışında yer alan kimlikleri ötekileştirmesini beraberinde getirmiştir. Öteki üzerinden kendisini tanımlayan Batı, tali önem atfettiği Doğu’yu, üzerinde tasarruf yapılabilen bir nesne olarak tasavvur etmiştir. Batı’nın gözünden edilgen bir nesne olarak kabul edilen Doğu, medeniyete mukavemet eden bir coğrafya olarak kategorize edilmiş ve her zaman müdahale edilebilir bir yer olarak düşünülmüştür.
18. ve 19. yüzyıldaki sömürgeciliğin keşif kolu olarak hizmet gören Oryantalizm tam da bu amacı yerine getirmeye dönük bir nitelik kazanmıştır. Mısır’ı işgal öncesinde Napolyon’un bilim adamlarını da yanında götürerek Mısır’a dair bir çerçeve oluşturma çabası, bu tür bir misyonun sonucuydu. Öyle ki Batı, öteki olarak tanımladığı Doğu’yu her türlü operasyona açık bir yer olarak kurgulamış ve tasarrufu kendi uhdesinde görmüştür. Soğuk savaşın sonrasında Doğu’nun yerine daha spesifik bir zıtlık olarak İslam’ı koyan Batı, oryantalizmi yeni sürümleri ile devam ettirme politikası içerisinde olmuştur.
2000’ler boyunca yeni oryantalizm (neo-orytantalizm) olarak tanımlanan bu olgu, Batı’nın işgal politikalarını açıklama ve anlama adına önemli bir kavramsallaştırma olmuştur. Öyle ki Irak’ın işgali öncesinde Batı basınında ortaya çıkan haberler ve bir bütün olarak Irak’ı çerçeveleme (framing) biçimi işgalin ana gerekçesini oluşturmuştur. Batı’nın demokrasiyi ihraç etme motivasyonu üzerinden meşrulaştırdığı bu pratik, bugün farklı veçheleri ile devam ediyor. Kadının konumu, laiklik ve çağdaşlık gibi kelime setleri üzerinden kendisini gösteren bu yeni tasavvur, coğrafyanın geleceğine dair her tartışmada kendisini göstermektedir.
On yılın üzerinde bir süredir devam eden toplumsal muhalefetin sonucu olan Suriye Devrimi de sorunlu bir oryantalist algı üzerinden ele alınmaktadır. Öyle ki ilk günlerden bu yana, devrimi HTŞ parantezi üzerinden değerlendiren birçok Batılı analiz, Suriye’nin geleceğine ilişkin karamsar bir tablo çizmektedir. HTŞ lideri Colani’nin CNN başta olmak üzere BBC gibi yayın organlarına verdiği mülakatlarda, gazetecilerin sorularında açık biçimde görülen bu tutum, Suriye’nin demokratik bir rejim olamayacağı tezini sıklıkla gündemde tutmaktadır.
Bu konuda ön plana çıkan en önemli husus ise Suriye demografisindeki farklılıklara yönelik nasıl bir tutum takınılacağı. Hayat tarzı ve içki yasağı gibi başlıkların ön plana çıktığı bu denklemde, Suriye’nin geleceğine yönelik vehimler peşi sıra gündem edilmektedir. BBC mülakatında Colani’ye yöneltilen içki yasağı sorusu, Batılı zihinlerin nasıl işlediği gerçeğini de açık biçimde göstermektedir.
Bu tür tartışmaları yapmak yerine spekülatif gündemler üzerinden Suriye’nin geleceğini tehdit altında olarak resmetmek sorunlu ve oryantalistik bir bakış açısı. Dünden bu güne farklı veçheleri ile devam eden bu bakış açısı, Doğu ve İslam konusundaki klasik çerçeveleri tekrarlamakta ve bazı değerlerin bu coğrafya ile yan yana gelmesinin mümkün olamayacağını satır aralarında söylemektedir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.