1923 sonrasında CHP idaresi altında yönetilen Türkiye’de, tedrici biçimde artan bir baskı ortamı söz konusu olmuş ve zamanla tek parti idaresi kurumsallaşma eğilimi göstermiştir. Özellikle Takriri Sükun Kanununun hemen ardından 1925 öncesine oranla görece demokratik ve çoğulcu olan basın, bir tehdit olarak algılanmış ve birçok gazete kapatılmıştır. Ahmet Emin Yalman’ın anılarında ifade ettiği üzere 1925’ten kabaca 1935’lere kadar rejime tehdit olabileceği vehmiyle her türlü gazete ve gazeteci paranteze alınmış ve tek parti kendi varlığını güçlendirerek yola devam etmiştir.
Süreç içerisinde demokrasinin seyrinde de sorunlar yaşanmış ve bu sorunların çözümü adına çok partili hayata geçiş denemeleri söz konusu olmuştur. Muhalefetsiz bir ortamda otoriterleşme tehlikesinin kaçınılmaz olduğunu düşünen Kazım Karabekir, Rauf Orbay ve Ali Fuat Cebesoy gibi isimlerin Terakkiperver Fırka girişimi basında Türkiye’nin demokratikleşmesi için önemli bir fırsat olarak görülmüştür. Benzer bir eğilim 1930’un başlarında Fethi Okyar liderliğinde Serbest Fırka ile denenmiş ve geniş halk kitleleri desteğine mazhar olan parti, kısa süre içerisinde bir tehdit olarak algılanmıştır. Her iki partinin farklı gerekçelerle varlıklarını sürdürememeleri, Türkiye’de demokrasinin kalıcılaşması ve güçlendirilmesi açısından sorunların yaşanmasına neden olmuş ve bu sorun uzun yıllar sürecek bir tek parti idaresinin otoriterleşmesini kaçınılmaz kılmıştır.
Her iki parti de kurulduğu günlerde hem basın hem de geniş halk kitleleri nezdinde kuvvetli bir ilgiye konu olmuş ve halkta demokrasiye yönelik beklentilerin ne düzeyde olduğunu göstermişlerdir. 1945 yılına gelindiğinde, uzun yıllar süren tek parti otoritesine yönelik içeriden eleştiriler artmış ve tek partinin sert ve otoriter yönetimine yönelik eleştiriler açıktan dile getirilmiştir. CHP içerisinde başlayan muhalefet, zamanla partinin birçok programına yönelik eleştirileri gündeme getirmekten imtina etmemiş ve muhalefetin önemli isimleri CHP Meclis Grubu Başkanlığına verdikleri belgeyle (dörtlü takrir) demokratik usullerin daha geniş biçimde tatbik edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Tek partiye, parti içerisinden gelen bu sert eleştiriler zamanla tabana yayılmış ve muhalefetin yeni bir parti çatı altında kurumsallaşacağı basında tartışılmıştır.
Söz konusu bu destek, komisyonlar üzerinden çok yoğun biçimde tartışılan DP icraatları ve siyasi sıkışmışlığın yaşandığı 1960’lara kadar devam etmekte ve partinin önemli isimleri, Türk demokrasisini tahkim eden siyasetçiler olarak konumlandırılmaktadır. Tam bu ortamda tedrici biçimde DP’ye yönelik muhalefet artmakta ve basın üzerinden genişleyen bir eleştiri dalgası söz konusu olmaktadır. Özellikle İnönü’nün damadı Metin Toker’in sahibi olduğu Akis dergisinde başlayan muhalefet, zamanla yerini gerçekçi olmayan birtakım iddialara bırakmakta ve Demokrat Parti’ye yönelik karalama kampanyalarına dönüşmektedir.
Adnan Menderes’in günlüklerinden ve Celal Bayar’ın anılarından da takip edileceği üzere, DP’ye yönelik muhalefetin radikal bir hal alışı, darbeye giden süreci anlamak açısından önemli. Nitekim Menderes günlüklerinde darbeden bir gün önceki Eskişehir mitinginde “birtakım kişi ve kurumlar öğrencilerimizi makinelerden geçirerek kıyma haline getirdiğimizi yazıyorlar, ben hükümetin başıyım ne böyle bir emri veririm ne de bir başkasının vermesine izin veririm” diyerek partiye yönelik bu iddiaları reddetmiş ve basındaki kara propagandanın nerelere vardığını göstermiştir.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
ne utanç verici bir olay bu 27 Mayıs darbesi. Millet bu olayı ezberlemesi gerekiyor, anaokuldan üniversiteye kadar tarih derslerde geniş yer verilmeli. o dönemin askeriyesi vatan hainle doluydu, ve siyaset kolu CHP’ydi, başındaki adam İsmet İnönü. İnönü bu idama darbeye yeşil ışık yakan başrol. İnönü Türkiye cumhuriyeti tarihinde en büyük en fazla zarar darbe vuran veren adamdır. bugünlerin sancıları İnönü’nün eserlerinden ibarettir. Tarih kitapları okuyun, araştırmaları okuyun, bu adam vatan hainlikten neden hapiste çürümedi, kellesi neden alınmadı diyeceksiniz.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.