Aslında hocamın söylediği kavramları yıllardır konuşuyoruz ama duyan yok. 1400’lü yıllarda Avrupa Rönesans hareketlerini yaşarken ve bunun sonucunda keşifler, yeni ticaret yolları, ürünleri, üretimi bize matbaanın gelişiyle yani tam 250 yıl sonra aksetti. Fransız Devrimi ile başlayan Sanayi Devrimi bize 1900 yıllarda yani 110 yıl sonra geldi. 1950’li yıllarda bilgi çağının başlangıcı olan internet ABD’de ortaya çıktı bize gelişi 1988 yani 38 yıl sonra. Kısaca her şeyi ıskaladık. Şimdi yeni endüstri çağı geldi ama biz yine bunun gerekliliklerinin farkında değiliz. Korkarım yine ıskalıyoruz. Bunu ıskalamamak ve dünyada söz sahibi olmak için tek çaremiz eğitimdir.
Bu kavramı biraz açacak olursam; içerik olarak endüstri 4.0, temel olarak Bilişim Teknolojileri ile Endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Ana bileşenlerinden ilki Yeni Nesil Yazılım ve Donanım, yani bugünün klâsik donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tutumlu olması hedefidir. İkinci ve belki de en önemli bileşen ise Cihaz Tabanlı İnternet (İng.İnternet of Things), yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı Siber-Fiziksel Sistemler de diyebiliriz. Üretim sürecinde fabrikalardaki makinelerde siber-fiziksel sistemlerin kullanılması demek insanlardan neredeyse bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek ‘akıllı fabrikalar’ demektir.
Şimdi bunun eğitimle ne alakası var diyebilirsiniz. Bakın günümüzde ülkelerin gelişmişliği yüksek teknoloji üretimi ve bu teknolojiyi patent altına alıp pazarlaması ile ilgilidir. Size bir rakam vereyim; 2018 yılında yüksek teknoloji ihracatı Türkiye’nin 13,2 milyar dolar iken Kore’nin 130 milyar dolar, Çin’in 560 milyar dolardır. İşte tam bahsettiğimiz bu eğer Türkiye olarak yeni bir üretim şekline, yeni bir hikâyeye başlamazsak maalesef küresel olarak söz sahibi olmamız mümkün görünmüyor.
İşte bu yüzden eğitim diyoruz PISA diyoruz. Eğitim derken yukarıdaki sisteme göre düşünecek, üretecek, yaratacak bireylerin yetiştirilmesinden bahsediyoruz. Bugünkü eğitim sistemimizin bunu yapma ihtimali var mı? mümkün değil. İşte biz yukarıda tanımladığımız endüstri 4.0’ı ıskalamamak adına eğitimimizde her şeyi yeniden yapmak zorundayız.
Peki çözüm nedir? Bunun cevabı çok basit, bugün ne yapıyorsak onların tersini yaptığımızda doğruyu yapmış olacağız. Beceri temelli, yazılım yapan, kodlama bilen, araç yapabilen, üretim odaklı düşünen, yaratıcı, girişimci gençler yaratmamız gerekiyor. Size salık vereceğim tek kaynak lütfen Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nu okuyun. Hoca diyor ki “kalkınmak istiyorsanız 30 yaşın altına fırsat yaratın. Gelişmiş ülkelerde son yıllardaki bütün ekonomi bu yaş aralığında dönüyor.” Ha bir de bu nasıl olacak diyorsanız önce LGS’yi ve üniversite sınavlarını bir an önce kaldıralım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.