Pandemi etkisiyle yaklaşık 2 yıla yakın kapalı kalan okulları açmak konusundaki kararlı duruş ve iki aya yakındır okulların açık olması bence çok önemlidir. Bu anlamda bu kararlı duruşun devam etmesi ve pandemide en son kapanacak yerin okul olması gerektiğini bir daha hatırlatarak bu dönemi özetlemek isterim. Okullar açıldığından bu yana iki ay geçti. Bu süre içerisinde beklenenden çok daha az sıkıntı yaşandığını belirtmek isterim. Kısaca okulların fiziki olarak açılması ve eğitimin devam etmesi
Pandemi etkisiyle yaklaşık 2 yıla yakın kapalı kalan okulları açmak konusundaki kararlı duruş ve iki aya yakındır okulların açık olması bence çok önemlidir. Bu anlamda bu kararlı duruşun devam etmesi ve pandemide en son kapanacak yerin okul olması gerektiğini bir daha hatırlatarak bu dönemi özetlemek isterim. Okullar açıldığından bu yana iki ay geçti. Bu süre içerisinde beklenenden çok daha az sıkıntı yaşandığını belirtmek isterim. Kısaca okulların fiziki olarak açılması ve eğitimin devam etmesi süreci başarılı bir şekilde yürütüldü. Peki yaklaşık iki yıl okuldan uzak kalan çocuklar iki aydır okuldalar. Acaba Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) hiç çalışma yaptı mı? Sormak istediğim şu: Okul açık, çocuklar gidiyor ama öğrenme, ders devamı, başarı gibi kıstaslara hiç bakıldı mı? Bakıldıysa durum nedir? Örneğin sürekli veya aralıklarla devamsızlık yapan öğrencilerin oranı nedir, okula gelmek istemeyen var mı, başarısızlık ve ders isteksizliği ne oranda? Bunlar bence çok daha önemlidir. Artık çok iyi biliyoruz ki okuldan uzun süre ayrı kalınması, çocukların bilişsel yeteneklerini olumsuz etkiledi. Maalesef Covid-19 salgınında ortaya çıkan öğrenme kayıpları ve diğer olumsuz etkilerden en çok dezavantajlı grupların çocukları etkilendi. Özellikle uzaktan öğrenme için teknolojik imkanlara sahip olmayan çocuklar için olumsuz sonuçlar ortaya çıktı. Bu krizle beraber farklı gelir gruplarındaki ailelerin çocukları arasındaki uçurum da açıldı. Çocuklar sadece akademik değil aynı zamanda okulun sosyal olanaklarından mahrum kaldıkları için sosyal ve duygusal becerilerinin gelişimi ciddi zarar görmüş durumda. Ama biz bunun ne kadar farkındayız ve bunun çözümünü çalışıyor muyuz? O kısımda maalesef bir çalışma göremiyorum.
2020 Küresel Eğitim İzleme Raporu’na göre; bu dönemde oluşan sorunları ve öğrenme kaybı ile mücadele için ülkelerin yüzde 17’sinin daha fazla öğretmen istihdamı, yüzde 22’sinin ders süresini artırması, yüzde 68’sinin ise okullara geri dönüldüğünde uyum ve telafi programı yapması gerektiği belirtilmiş. BM ise hükümetlerin eğitim harcamalarına öncelik vererek öğrenme krizinin aşılması için yeni yollar ve çözümler bulmaları gerektiğini söylüyor.
Biz eğitimcilerin bu dönemde Sağlık Bakanlığı’nın konuşması gereken konuları bırakıp yeni dönemde ortaya çıkabilecek uyum, okul terki, başarısızlık şoku, okul reddi gibi konuları konuşmamız gerekiyor. Bu konuda MEB’in bir çalışma yapması şart görünüyor. Bakın Güney Kore okula dönüş planı çerçevesinde 698 milyon dolar bütçe ayırmış bu bütçeyi eğitim fakültelerinde son sınıfta okuyan öğrencilerin evlere giderek öğrencileri okula hazırlama sürecinde kullanarak çok başarılı bir adım atmıştır. Yine ABD okula dönüş için geçiş müfredatları uygulamış durumda. Birçok ülke okulları açtığında bunun basit olmayacağını ve birçok sorunla yüzleşeceğini biliyordu ve önlem almaya çalıştı. Biz hijyen ve diğer fiziksel sorunların dışında konuları hiç konuşamadık.
0kula dönüşü fiziki olarak yaptık ama acaba çocuklarımızın aklı okulda mı? Fiziki olarak açtık ama eğitim süreci olarak açtık mı emin değilim. Yaşayacağımız sorunlar için konuşmaya başlamamız gerekiyor. Çünkü bugün yaşadığımız sorunların bedelini 10 yıl sonra çok ağır yaşayabiliriz. Önemli olan okulların kapalı kaldığı dönemin hasarını doğru tespit edip bu hasarı en aza indirmeye yönelik çalışma yapmaktır. Unutmayın kaldığımız yerden devam etmiyoruz.