“Akla zarar” bir mevzu!

04:009/02/2018, Cuma
G: 18/09/2019, Çarşamba
Tamer Korkmaz

“İngiliz parlamentosunda, milletvekilleri ve parlamento çalışanları ile parlamento muhabirlerine yönelik faaliyet gösteren iki mason locası bulunduğu ortaya çıktı…The Guardian gazetesinin haberine göre, ‘Yeni Karşılama’ Locası milletvekillerini ve parlamento çalışanlarını; ‘Galeri Locası’ ise parlamento muhabirlerini üye yapıyor.” (Yeni Şafak, 6 Şubat’18)***İngiltere, ilk “Büyük Loca”nın (24 Haziran 1717) kurulduğu ülke olarak biliniyor: İlk senelerde, İrlanda ve İskoçya’da; giderek Avrupa’da, Amerika’da

“İngiliz parlamentosunda, milletvekilleri ve parlamento çalışanları ile parlamento muhabirlerine yönelik faaliyet gösteren iki mason locası bulunduğu ortaya çıktı…

The Guardian gazetesinin haberine göre, ‘Yeni Karşılama’ Locası milletvekillerini ve parlamento çalışanlarını; ‘Galeri Locası’ ise parlamento muhabirlerini üye yapıyor.” (Yeni Şafak, 6 Şubat’18)

***


İngiltere, ilk “Büyük Loca”nın (24 Haziran 1717) kurulduğu ülke olarak biliniyor: İlk senelerde, İrlanda ve İskoçya’da; giderek Avrupa’da, Amerika’da ve “üç yüz yıl boyunca” dünyanın dört bir yanında muhtelif “mason locaları” kuruluyor…

İngiltere’de mason teşkilatı son olarak Polis Federasyonu’nun eski başkanı Steve White’ın örgüte yönelik suçlamalarıyla gündeme gelmişti…

1990’lı yıllarda, mason localarının polisin içindeki tesirine dair İngiliz Parlamentosu’nda iki kez araştırma komisyonu raporu hazırlanmış; bu raporlarda, kimi bombalama hadiseleriyle alakalı bazı soruşturmaların “mason polisler tarafından tahrif edildiğine” ilişkin iddialar dikkat çekmişti.

Sonrasında, ne mi oldu? Devamı gelmedi!

***

“İkinci Yahudi Devleti: İsrail’in Kürt Jeostratejisi” adlı kitabın yazarı -Fizik Yüksek Mühendisi- Yüce Katırcıoğlu “Bülent Ecevit’in uzun yıllar evvel İngiltere’de faaliyet gösteren bir mason locasına üye olduğunu” öne sürmüştür!

Bu iddia; Bilgi Locası’nın eski sekreteri olan Katırcıoğlu’nun, 18 Mart 2015’te savcılığa yazdığı masonlarla ilgili “suç duyurusu” metninde yer almıştır…

Aynı suç duyurusunda; 12 Eylül darbesinin lokomotif ismi, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in “1958-59 yıllarında Güney Kore’deki Türk Tugayı’nda görev yaparken, Amerikalı subayların üye olduğu bir mason locasına kayıt yaptırmış olduğu” bilgisine yer verilmiştir! Aynı metinde, 12 Eylül döneminin Başbakanı Bülend Ulusu’nun da “yüksek dereceli bir mason olduğu” vurgulanıyordu!

***

Merhum Aytunç Altındal’ın “Gül ve Haç Kardeşliği” adlı kitabının önsözünde (5 Eylül 2003) ise şu satırlar yazılıdır:

“12 Eylül 1980’deki darbe sırasında HAVASS Yayınları’nın ve SÜREÇ dergisinin yöneticisi idim...

Süreç’in 20 Ağustos 1981 tarihli yedinci sayısında, o sıralarda Avrupa’da patlayan P-2 Mason Locası skandalıyla alakalı olarak ‘Devlet ve Masonlar’ başlığı altında Fransız ve dünya masonluğunu inceleyen bir dizi yayımlamaya başladım. Sıkıyönetim vardı; dergi ilginçtir ki daha piyasaya çıkmadan toplatıldı. Sadece çok az sayıda dergiyi kurtarabilmiştik. Kalanlar, SEKA’ya gönderilip kesekâğıdı yapıldı. (…)

Daha sonra; yayınevinin ve derginin kapatılmasında o sırada başbakan olan Bülend Ulusu’nun ve General Haydar Saltık’ın onayı ve emri olduğunu öğrendim. Hayret (mi?) iki paşa da Mason’du!”

***

Aynı önsözde “Türkiye’de ilk kez Cumhuriyet Senatosu’nun genç üyelerinden birisinin başkanlığında 1973’te –gizlice hazırlanan bir Mason Raporu’ndan” da söz ediliyordu: “12 Eylül’ün öncesinde Senato’ya ve Meclis Genel Kurulu’na indirilemeyen, hasıraltı edilen rapor; Evren’in darbe yönetiminin, Senato’yu lağvetmesinden sonra gün yüzüne çıkamadan buharlaşmıştı!”

Altındal, “O raporu hazırlayan senatörün, raporunun başına neler geldiğini göremeden birdenbire hastalandığını ve öldüğünü” de yazmıştır! Altındal’ın şu cümlesi çok dikkat çekicidir: “Kibarca söylemem gerekirse, masonlarla ilgili ciddi araştırmalar yapmak; dürüst, yurtsever ve inançlı insanların hayatlarına, sağlıklarına zarar verir diyebilirim!”

***

18 Kasım 2013’te vefat eden Aytunç Altındal’ın “zehirlenmek suretiyle öldürüldüğüne” dair ciddi kuşkular vardır! 28 Kasım 2016 tarihli, “Altındal’ı öldüren enjektede FETÖ zehri” başlıklı haber, bu konudaki şüpheleri dile getiren yayınlardan sadece birisidir…

Altındal, yıllarca Locaefendi’nin gerçek yüzünü deşifre eden açıklamalar yapmıştı: Bir yazısında Gülen’i “Gizli Kardinal” olarak tarif etmişti!

***

1975’te İzmir’de “mason locasına giren” Gülen; aradan uzun yıllar geçtikten sonra “Şayet, ahrette Allah bana şefaat etme imkanı verirse bunu evvela Bülent Ecevit için kullanırım” demiştir…

İki yıl önce, FETÖ’nün “mason localarından sorumlu imamı olduğu” ortaya çıkan Aydın Sefa Akay’ın; 1980’li yılların sonlarında Ankara’daki Kurtuluş Olgunlaşma locasının sekreterliğini yaptığını ve bir gün locadaki bir toplantı öncesinde “Filistin intifadası böyle devam edemez! İsrailli kardeşlerimiz, bunu nasıl olsa ezeceklerdir!” diye konuştuğunu deşifre eden ise Yüce Katırcıoğlu’dur.

29 yıl önce mason locasını terk edişini müteakip, senelerdir kendisini masonları deşifreye adayan Katırcıoğlu’nun “bir kez daha hedefte olduğunu” öğreniyoruz…

2011’de “masonların azmettirmesiyle” ve de Paralel Yapı’nın kumpasıyla “akıl hastanesine kapatılmaktan” son anda kurtulmuş olan Katırcıoğlu, şimdilerde “yine akıl hastanesi ile cezalandırılmak” isteniyor!

#Loca
#Mason