Vay “Hazcı Birader” vay…

04:009/04/2019, Salı
G: 9/04/2019, Salı
Tamer Korkmaz

Ekrem İmamoğlu’nun geçen haftaki basın toplantısında gösterdiği “1994’teki İstanbul seçiminin ardından Necmettin Erbakan’ın, Tayyip Erdoğan ve Nurettin Sözen’in ellerinden tutup havaya kaldırdığı” o fotoğrafı, Cumartesi günkü köşesine yerleştirmiş; bir de “Dokuz yüz yetmiş üç bin oyla İstanbul’a başkan olunur mu?” başlığını atmıştı…*O gün; “ Muhtar bile seçilemez” başlığını atmasına ise daha “dört buçuk sene” vardı!*1994’teki o fotoğrafı, İmamoğlu’nun hatırlatmasını anlıyoruz da; yirmi beş yıl sonra,

Ekrem İmamoğlu’nun geçen haftaki basın toplantısında gösterdiği “1994’teki İstanbul seçiminin ardından Necmettin Erbakan’ın, Tayyip Erdoğan ve Nurettin Sözen’in ellerinden tutup havaya kaldırdığı” o fotoğrafı, Cumartesi günkü köşesine yerleştirmiş; bir de “Dokuz yüz yetmiş üç bin oyla İstanbul’a başkan olunur mu?” başlığını atmıştı…

*

O gün; “ Muhtar bile seçilemez” başlığını atmasına ise daha “dört buçuk sene” vardı!

*

1994’teki o fotoğrafı, İmamoğlu’nun hatırlatmasını anlıyoruz da; yirmi beş yıl sonra, Baronsal Ertuğrul’un sütununa “bu resmi yerleştirmeye” zerre hakkı yok…

Neden mi?



Onun köşesine “yakışan” 18 Şubat 1994 tarihindeki yani 27 Mart seçimlerinden beş hafta kadar evvel attığı “
Vay Tayyip Ağa Vay
” manşetidir!

Kupürünü sütununa koymaya yüreğinin yetmediği o manşeti ne yapalım; sarımsaklayıp da mı saklayalım?

*

“Kıssadan Hisse” misali “Sandığın ortaya çıkardığı gerçeği kabullenmek, Türk demokrasisinin en güzel bir geleneğidir” diyor, finalde…

-Hiç kuşkusuz; aynen böyledir…

Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul seçiminin kesin sonucunu açıkladığında; herkes buna muhakkak saygı göstermelidir, gösterecektir. Olması gereken de, zaten budur.

*

Buna mukabil…

“Seçim sandığının ortaya çıkardığı gerçekleri yirmi beş yıldır kabullenemeyen” Kaşarlanmış Medya Leşkeri Malum Şahıs ise bunca yıldır attığı onlarca düzenbazlık eseri manşeti yahut sayısız gözbağcı köşe yazısını “yok saymamızı; unutmamızı” bekliyor…

İşte bu; kesinlikle mümkün değil!

ŞEKVA EDENE BAK…

Cumartesi günkü o yazısında, kendisini “Hayatı boyunca eşek sudan gelinceye kadar dayak yemiş bir gazete yöneticisi ve yazarı” olarak tanımlıyor ki…

Bunca yıldır aldığı kıyasıya eleştirileri, “dayak” metaforu üzerinden ifade ederken; taammüden imza attığı sayısız medya günahlarının karşılığında aldığı haklı tenkitlerin veya onun tabiri ile “yediği dayakların” aslında
“az bile” olduğunu
bilmesi gerekir!
28 Şubat darbesi döneminde “İrtica ile Topyekûn Savaş” manşetinden “Gerekirse Silah Bile Kullanırız” başlığına kadar, gazetesinde onlarca
“Medya Füzesi”
atan ve halen daha 28 Şubat Darbesi’ni savunmaya devam eden bir Eski Kaşar’dan bahsediyoruz…

“Ertuğrul” asla sadece “Ertuğrul” değildir!

Şahsa ilişkin bu sütunda kaç vakittir yazdıklarımızı ise sadece “medya kritiği” falan diye tarif etmek yetersiz kalacaktır…

Ya, nedir?

Yıllardır Türkiye’deki Baronsal Gladyo’nun Medya Masası’nda “Psikolojik Harekât” kapsamında “derin mi derin bir görev” yapan “ilan edilmemiş Medya Teknik Direktörü” –gazeteci yahut yazar maskeli- Amerikancı Etki Ajanının bilumum “mendeburluk” faaliyetlerinin gün ışığına çıkarılması, aydınlatılması, anlatılmasıdır!

KİMDEN DEVRALMIŞ?

Beş yıl önce “Kütüphane Şaraplarını Tatma Gecesi” münasebetiyle çektirdikleri fotoğrafta, Güneri Cıvaoğlu ile aynı kareyi paylaşırken; Hedonist Ertuğrul’un “ağzı kulaklarına” varıyordu, keyiften…

Güneri Cıvaoğlu’ndan, “Biz gazetecilere iyi yaşama sanatını öğreten Büyük Gurumuz” diye söz ediyordu!

Medyamızdaki Hazcılar Kralı Güneri Nicholson’dan öğrendiği mi; sadece “hedonistlik” ile “sınırlı değildir!”

Medyadaki şu
“Sıfır Sıfır Yedi”
ler bahsinde…

“Sağcı” maskeli Tercüman gazetesini yönetmiş olan Mister Cıvaoğlu’nun “Kanlı 1 Mayıs 1977”nin öncesinde ve sonrasında attığı manşetleri konuşsak mesela, yeter de artar bile!

Bu Güneri Nicholson; 13 Ekim 2014’teki bir ödül töreninde, “Kan kardeşim Ertuğrul!” diye bahsetmişti, Hazcı Birader’inden!

Ezcümle…

Urla’daki “şarap bağlarını” birlikte gezdikleri Nihat Zeybekçi’yi sütununda itina ile “meze yapan” Ertuğrul; “Büyük Gurumuz” dediği bu Güneri’nin “paltosundan” çıkmıştır…

Sam Amca’larının medyamızdaki portmantoya uzun seneler evvel astığı paltosudur bu: derin cepleri vardır ve “bunların ustaları, vakti gelince çıraklarına” devrederler; nesillerce bu şekilde sürüp gider, harekât!

#Ekrem İmamoğlu
#Necmettin Erbakan
#Tayyip Erdoğan
#Nurettin Sö-zen
#Fotoğraf
#YSK
#İstanbul
#Nihat Zeybekçi