MHP’nin kurucu lideri “Başbuğ” Alparslan Türkeş, vefatının yirmi ikinci yılında -dün- Ankara’daki anıt mezarı başında Fatiha’lar ile anıldı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, anma merasiminde yaptığı konuşmada “Türkeş Bey, iki asırdır fikir ve felsefe arayışının sürdüğü Türk düşünce tarihinde sorunları çağına uygun teşhis ve analiz eden, çözüm öneren bir düşünce sistemi oluşturmayı da başarmıştır. Merhum Türkeş Bey’e elbette çok şey borçluyuz” dedi.
“Milliyetçi-ülkücü hareketin, dimdik ve inançla ayakta” olduğuna dikkat çeken Devlet Bahçeli; ismini vermeden Meral Akşener’in partisi İP’e de şu sözlerle göndermede bulundu: “Türkiye’ye, Türk milliyetçiliği ile hizmet vermenin yegâne adresi MHP’dir. Dalından kopan kurumuş yaprakların akıbetini de rüzgârın tayin etmesi kaçınılmazdır.”
Rahmetli Alparslan Türkeş’in “kendisinden sonrası için partisinin liderliğine Devlet Bahçeli’yi hazırlamış olduğu” gerçeği ise günümüzde dahi pek bilinmez…
1987 yılında Alparslan Türkeş tarafından göreve çağrılması üzerine üniversitedeki öğretim üyeliğinden istifa edip, 19 Nisan 1987’de -o dönemdeki “Milliyetçi Çalışma Partisi”nin yönetimine giren Devlet Bahçeli, Türkeş Bey’in vefatından sonraki süreçte (6 Temmuz 1997 tarihindeki kurultayda) MHP’nin Genel Başkanı seçildi.
İki binli yıllarda, siyasi hayatımızda çok önemli kilometre taşlarını teşkil eden kimi kritik hadiselerde “etkili ataklarıyla belirleyici olan” MHP lideri Bahçeli; Türkiye’yi “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne götürmede ve özellikle son dönemde “siyasi istikrarın korunmasında” başat bir rol oynadı.
AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı; evvela 24 Haziran’da ardından da 31 Mart’ta elde ettiği yüzde 50’yi aşan yüksek oy yüzdeleri sayesinde siyasal istikrarın devamının yanı sıra yeni hükümet sisteminin yerleşmesini de sağladı.
31 Mart yerel seçimleri öncesinde, AK Parti içinde MHP ile Cumhur İttifakı’na girilmesine ayak direyenler vardı: 24 Haziran’dan sonra 31 Mart seçimleri de mevzu bahis çizgidekilerin öngörüleri ve değerlendirmelerinin isabetli olmadığını gösterdi.
*
MHP, 1999’daki yerel seçimlerden bu yana geçen yirmi yıllık süre zarfında “en başarılı neticeyi” 31 Mart yerel seçiminde yakaladı…
Pazar günkü seçimlerde 11 ilde kazanmayı başardı. Belediye başkanlığını elinde bulundurduğu ilçe sayısını da 134’e çıkardı.
2016’da Devlet Bahçeli’yi devirip MHP’nin başına geçme planının başarısızlığa uğramasından sonra kendi partisini kurup 24 Haziran 2018’de ve 31 Mart 2019’da iki seçim deneyimi yaşayan -Locaefendi’sinden destekli, Meral Akşener; hayalini kurduğu başarı çizgisinden pek uzakta kaldı.
Akşener’in İYİ (Rol Yapan) Partisi, geçtiğimiz pazar günkü ilk yerel seçiminde büyükşehirler dâhil herhangi bir ilde belediye başkanlığı seçimini kazanamadı.
“Zillet İttifakı” çatısı altında HDPKK ile buluşması yahut “seçim işbirliği” İP’te iç sıkıntılar doğurdu ve de erimeye yol açtı.
İttifakta CHP ile birlikteliği de İP’e kazandırmadı; buna mukabil, İP’in “iştahlı desteği” özellikle Ankara ve İstanbul’da CHP’nin işine yaradı.
Ümit Özdağ, 24 Haziran seçiminde CHP ile ittifak yapmalarının partilerine oy kaybettirdiğini söylemişti…
Özdağ, 31 Mart’ın hemen ardından İP’teki Genel Başkan Yardımcılığı görevinden ayrıldı!
Bundan dört yıl önce, Fenerbahçe futbol takımının otobüsüne düzenlenen silahlı saldırının failleri “halen daha” bulunamadı! Azmettiriciler ve dahası arka planda “kanlı bir senaryo” tasarlamış olan derin organizatörler enselenemedi!
Takım otobüsünü kullanan şoförün yaralanmasına rağmen aracı durdurmayı başarması, büyük bir faciayı önlemişti…
4 Nisan 2015’te Sürmene’de F.Bahçe otobüsünün kurşunlanması hadisesinin; 7 Haziran 2015 tarihindeki genel seçimlerin iki ay öncesinde “kanlı bir saldırıyı müteakip Türkiye’de KAOS oluşturmak” ve dahi “seçim sonuçlarını etkilemek” gayesiyle tertiplendiğine kuşku yoktur.
Saldırının organize edilmesinde ardından da sahne arkasının itina ile örtbas edilmesinde FETÖ’cü iblislerin bulunduğu çoktan anlaşılmıştır!
Sürmene’deki saldırı noktasında görevli bekçiden başlayıp, saldırıyla ilgili gerçeklerin örtbas edilmesinde sahne alan emniyet görevlilerine; oradan da bahse konu dosyaya bakan savcı ve hâkime kadar -alayının- FETÖ şüphelisi olması artı bunların çoğunun meslekten ihraç edilmesi yeterince manidardır!
*
4 Nisan 2015’teki kurşunlanma; 3 Temmuz 2011’de Fenerbahçe Kulübü’ne yönelik Şike Kumpasının devamı niteliğinde bir saldırıydı. Türkiye’deki Derin Baronsal Gladyo’nun talimatıyla işbu kumpası düzenleyen FETÖ; Fenerbahçe Kulübü’nün o dönemdeki başkanı Yıldırım’ı devirmeyi ve dahi “kulübü ele geçirmeyi” amaçlamıştı!
Otobüsüne yönelik saldırı; o sezon şampiyonluğa çok yaklaşan Fenerbahçe’nin futbolcularında büyük bir travma meydana getirmiş ve kupayı kaldıramamışlardı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.