20 Ocak 2017’de, Trump Obama’dan sadece Oval Ofis’i değil; FETÖ ile PKK’nın himayesini de devraldı, YPG/PKK’lı teröristlere silah yardımını da! Başka? Türkiye’yi Menbiç’te “oyalamayı” da devraldı!
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, dün “Menbiç konusunda ABD’de bir savsaklama hissedersek önceki çizgiye döneriz. Ya siz temizleyin, ya da biz temizleriz” dedi…
YPG’li teröristlerin 2016’dan bu yana elinde tuttuğu Menbiç’te; o dönemde Başkan olan Obama’nın “Menbiç’i boşaltacağız” sözünden itibaren -Haydut Devlet “kusursuz bir savsaklama, oyalama” yapıyor. Trump’ın başkanlığı ile birlikte silah sevkiyatı katlandıkça katlandı. Üstüne bir de PKK’lı teröristlerine Menbiç’in etrafında hendek kazdırdılar.
Haziran’da yapılan Menbiç anlaşmasının uygulanması için ABD kılını dahi kıpırdatmadı; bu doğrultuda en ufak bir adım bile atmadı.
PKK’lıları temizlemeleri söz konusu dahi olmaz; çünkü bu teröristler aynı zamanda Amerikan askeridir!
Ezcümle…
Yahu, artık “hissedilecek” daha ne kaldı ki?!
Türkiye, Düzenbaz ABD’nin sözünü yerine getirmesini bekledikçe “oyalanmaya” devam edecektir: İki yıldır vaziyet budur.
Menbiç’in PKK’lı teröristlerden temizlenmesi artık daha fazla gecikmeden behemehâl sağlanmalıdır. Üstelik sadece Menbiç de değil, ta Irak sınırına kadar işbu terör koridoru mutlaka temizlenmelidir. Türkiye için mecburi istikamettir; çünkü hayati bir mevzudur.
Trump’ın -Oval Ofis’te Ajan Brunson ile şov yaparken- Türkiye hakkında sarf ettiği “kulağa hoş gelen!” aslında “içi boş” laflara asla kapılmamak, kanmamak lazım…
Düzenbazın önde gideni Donald Trump, önceki gün de “Bugün Türkiye’ye karşı iyi hisler içindeyim. İki gün evvel değildim” dedi. Oynamaya, oyalamaya devam ediyor. Kritik konularda attığı hiçbir müspet adım yok…
Amerikan devletinin FETÖ ve PKK’ya karşı “Türkiye ile birlikte” mücadele etmesi şöyle dursun; Haydut ABD, FETÖ ve PKK eliyle Türkiye’ye saldırıyor, yani hep birlikte Türkiye ile mücadele ediyorlar!
Yine Trump’ın, “Türkiye ile ilgili şu anda farklı (olumlu) düşüncelerim var. Ancak yaptırımların kaldırılması için bir anlaşma yapmadık” dediğini de unutmayalım…
Ha, bu arada elemanları üzerinden de küstahlıklarını sergilemeye devam ediyorlar: Amerika’nın Sesi’ne konuşan düşünce kuruluşu “Amerikan İlerleme Merkezi”nden Max Hoffman “ABD, Türkiye’ye sopa gösterme yönteminin işe yaradığını gördü” dedi, mesela!
Oval Ofis’te icra ettikleri şov sırasında “İslam Düşmanı” Trump’ın Ajan Brunson’a “Türkiye’ye bir daha gidecek misin diye sormayacağım” şeklindeki cümlesi de dikkat çekti…
Böylelikle, aslında “Bir daha asla oraya gitme!” demek istedi!
O şov esnasında Papaz maskeli “kaşarlanmış” CIA ajanı Brunson, büyük bir pişkinlikle ve de yüzsüzlükle “Türkiye’yi çok seviyorum…” dedi…
Ajan Brunson’ın kuyruklu yalanı batsın!
“Türkiye çok seviyorken!” 15 Temmuz darbesinde sahada FETÖ ile birlikte yer aldı; ya bir de “sevmeseydi” ne yapacaktı, acaba?!
*
“Brunson’ın bir ajan değil de, bir din adamı olduğunu” söyleyenler; sadece gerçeği karartmakla kalmadılar, aynı zamanda -ister istemez- ABD’nin gözbağcı tezinin dublajını da yapmış oldular!
*
Amerikan devleti, Brunson’ı kurtarmak için neden bu denli ısrarlıydı? “Sadece Evanjelist bir din adamı olduğu için” mi? Hayır! Ya, nedir? Evanjelist bir CIA ajanı olduğu için!
Tam yirmi üç yılını Türkiye’de geçiren Papaz maskeli Brunson, 15 Temmuz darbe girişiminde CIA ajanı sıfatıyla işin içindedir. Kim ne derse desin, hakikat budur…
Trump’ın, başkanlık kampanyası sırasında twitter’da “13 CIA ajanı, Türkiye’de 15 Temmuz’daki darbeye yardım etti” diye yazarken itiraf ettiği o 13 CIA ajanından birisidir!
CIA’in, ajanı Brunson’a 15 Temmuz sonrasında “Kaç!” talimatı verdiği de ortaya çıkmıştır! (Akşam, 6 Ağustos’18)
*
Bu arada, 15 Temmuz’dan hemen öncesinde Brunson ile muhalefetteki meşhur bir siyasetçiyi gizlice görüştüren şahsın, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu olduğunu da not edelim!
2000 yılında, DGM savcısının Fetullah Gülen hakkında hazırladığı ek iddianamede “Gülen, CIA’e çalıştı” dediğini yeri gelmişken hatırlatalım…
O dönemde ve devamındaki yıllarda iddianamedeki bu suçlama “fevkalade uçuk” bulunuyordu! İnanmıyorlardı…
Fetullah Locaefendi, 10 yıla kadar ağır hapis istemiyle yargılandığı o davadan 2006’da beraat etmişti. 2008’de ise Yargıtay Genel Kurulu beraat kararını oy birliğiyle onamıştı.
Sonradan neler olduğunu -en başta 17 ve 25 Aralık ile 15 Temmuz- hep birlikte yaşadık…
FETÖ’nün ele başı Locaefendi’nin CIA bağlantıları da; Gladio’nun elli yıl öncesinden itibaren “Yürü!” dediği bir nevi “Gizli Kardinal” olduğu da; en ince ayrıntılarına kadar açığa çıktı!
Sözcü’nün dünkü manşeti şöyleydi: “Büyük Tehlike Türkiye’yi teğet geçmiş: “Papaz Bırakılmasaydı, Trump Neler Yapacaktı” (8 sayfalık bir yaptırım planı hazırlamış!)
Bu manşet bir yerde “ABD ile korkutmaktır” ve aslında “eleştiriyormuş gibi” yaparak okuyucuların bilinçaltına “İyi ki, Brunson’ı salmışız” mesajını göndermektir. Washington Portakalı olmak, işte böyle bir şeydir!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.