ABD, 28 Ocak 1982’de Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı şehit eden Ermeni terörist Hampig Sasunyan’ı şartlı tahliye ile serbest bıraktı!
Bu vahim kararla, Haydut Amerikan Devleti’nin “teröristlerin hamisi olduğu” gerçeği bir kere daha tescillendi.
ABD’nin Los Angeles’ı, Ermeni katillerin Türk diplomatlarını hedef alan cinayetlerinin (1973’te) başladığı şehirdir.
27 Ocak 1973 tarihinde Los Angeles’taki Santa Barbara’da Biltmore Otel’de…
İki Türk diplomatı Mehmet Baydar ile Bahadır Demir’i tuzağa düşürmek suretiyle öldüren Ermeni katil Gürgen Mıgırdiç Yanıkyan,
terörizmine “öncülük” etmiştir.
24 Aralık 1895’te Erzurum’da doğan Yanıkyan, 77 yaşında Los Angeles’ta iki diplomatımızı şehit ederken, başında “beyaz bir bere” vardı!
“Santa Barbara’da sürekli beyaz bere giyerek dolaşan tek kişiydi!”
Ermeni Tehcirinden tam 25 yıl önce 20 Haziran 1890 tarihinde, Erzurum’da “Ermeni Ayaklanması” yaşanmıştır.
Altı yıl sonra, 10 Temmuz 1896’da; Erzurum’da
açılmıştır!
Amerikan Konsolosu Leo Bergolz, Garabedyan adlı varlıklı bir Ermeni’ye ait binada açılmış olan konsoloslukta dört Ermeni’yi görevlendirmiştir.
TÜRKİYE’Yİ HEDEF GÖSTEREN ÇAĞRILAR
Fetullah Gülen, 25 yaşında iken; Türkiye’deki ikinci Komünizmle Mücadele Derneği’ni (1963) Erzurum’da kurmuştu…
Onun Yabancı Teknik Direktörü olan CIA ajanı Graham Fuller’ın Türkiye’deki “görevine” başladığı 1964’te; Lübnan’daki Kilikya Katolikosu
dünyadaki tüm Ermenilere çağrı yaparak Türkiye’yi hedef göstermiştir!
“Eçmiyazin Katolikosu”
ise “Soykırım için etkinlikler ve anma törenleri düzenlenmesi” talebiyle eş zamanlı bir başka çağrıda bulunmuştur!
Ermeni patriklerinin, 1915’teki tehcirin ellinci yılına bir sene kala
yaptığı işte bu çağrılarla Türkiye’mize karşı yoğun bir propaganda başladı…
Bir bakıma “Türkiye’ye savaş açılması direktifi gibi” benimsenmiş olan bu çağrılar…
İlerleyen senelerde sözde “soykırım” anıtları dikilmesinden; diplomatlarımıza yönelik sistematik suikastlar düzenlenmesine kadar varan bir sürecin yaşanmasını sağlamıştır!
1915’in 50. Yıldönümünde (1965’te) Fetullah Gülen, Kırklareli Vaizi iken dönemin Ermeni Patriği Kalutsyan’a yazdığı mektupta şöyle diyordu:
1915’te Ermenilere yapılan büyük soykırımı lanetle yâd etmeden geçemeyeceğim…
Öldürülen, katledilen insanların içerisinde ne kadar büyük insanların bulunduğunu derin bir hassasiyetle okuyor, onları saygıyla anıyorum
San Luis Obispo Cezaevinde iken kendisiyle görüşen, dönemin Hürriyet ABD Temsilcisi Doğan Uluç’a aynen şöyle demiştir;
Şüphesiz, yaptıklarımdan pişman değilim…
Santa Barbara’daki işe girişmeden önce ABD’de Avrupa’da, dünyada kaç kişi biliyordu bir Ermeni Sorunu olduğunu?
Ya, şimdi? Bütün dünya biliyor Türklerin toplu katliamını! Ermeni meselesini, mezardan çıkardım, dünyaya getirdim! Bir ayağım mezarda, fakat benim gözlerim açık gitmeyecek!
(Doğan Uluç, “Kupa Ası”, Doğan Kitap, 2009, S:146)
Türk diplomatlarının birbiri ardına
tarafından katledilmesi ile birlikte,Ocak 1982’de
’ta
Kemal Arıkan’ın öldürülmesi
de…
Yanıkyan kahpesini “pek mutlu” etmişti!
Katil Mıgırdiç Yanıkyan hakkındaki “Sentinel of Truth” adlı övgü dolu kitabında, Tigran Kalaydjian; mevzu bahis dönemle alakalı şunları yazmıştır:
Yanıkyan, olayları hapishanedeki hücresinden elinden geldiğince yakından izledi. Türk diplomat ve memurlarına karşı girişilen silahlı operasyonları kendisinin başlattığı kampanyanın ‘doğal uzantısı’ olarak görüyordu…
“Yanıkyan’ın son günleri” ise Haluk Şahin’in yazdığı
“Unutulmuş Bir Suikastın Anatomisi”
adlı kitapta şu satırlarla yer almıştır:
1984 yılının Ocak ayında Türkiye’nin bütün itirazlarına rağmen, Yanıkyan’ın ‘özgür bir insan’ olarak ölmesinde ısrarlı olan yeni California Valisi Dökmeciyan’ın affetmesi ile birlikte Santa Barbara yakınlarındaki Montebello’daki bir yaşlılar evine çıkmak üzere serbest bırakıldı…
Aftan sonra, yalnızca üç hafta yaşadı…
Kalp krizinden öldüğü tarih, 25 Ocak 1984’tür. Bir gün daha yaşasaydı, Mehmet Baydar ile Bahadır Demir’i öldürmesinin üzerinden on bir yıl geçmiş olacaktı…
(Destek Yayınları, Şubat 2016, S: 366)
Ogün Samast adlı katil, 19 Ocak 2007’de
’i öldürdüğünde başında
vardı!
“Kontra” cinayetin talimatını
’in verdiği gerçeği ise sonraki yıllarda ortaya çıkacaktı!