Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, Tansel Hanım “Bu yürüyüş, aslında toplumsal mücadelenin habercisidir” diye konuşmuş!
Açıkça söylemese de; yürüyüş, aslında bunların Bağımsız Müslüman Türkiye’ye karşı mücadelesini simgeliyor!
*
Tansel Çölaşan’ı on bir yıl önceki Danıştay Cinayeti’nin hemen ardından söyledikleriyle hatırlıyoruz: Danıştay’daki suikast esnasında katilin “Allahuekber” diye bağırdığını iddia etmişti! Saldırıda yaralanan Danıştay İkinci Dairesi’nin üyesi hanımefendi ise “tekbir getirilmediğini” söylemişti!
Danıştay’daki kanlı saldırıyı planlayanlar, tetikçi Alparslan Arslan’a cinayeti işledikten hemen sonra “tekbir getirmesini” tembih etmişlerdi. Bir “avukat” olan tetikçi Arslan ise tekbir getirmeyi unutmuştu. Yine de, Tansel Çölaşan’ın “unutkan tetikçiyi konuşturmaya yarayan!” işbu sözleri, “Laiklik elden gidiyor” fırtınasına hatırı sayılır bir katkı sağlamış, “Radikal İslamcı, laik Danıştay üyesini katletti” algısı oluşturulmuştu. “Ağızlara laik” psikolojik harbin etkisi, günlerce sürmüştü.
Alparslan ile Kemalettin, 17 Mayıs 2006’daki Danıştay Cinayeti’nden bir sene evveline kadar Parelel Yapı’ya ait Kaynak Holding’in avukatları arasındaydı. İki kanka avukat Kaynak Holding’te çalışırlarken, Mustafa Özcan, holdingi yönetiyordu!
Belçika, sadece Mustafa Özcan’a değil bilumum FETÖ mensuplarına kucak açan, onları himaye eden bir devlettir.
Dün Yeni Şafak’ta yer alan bir habere göre, Belçika’nın Flaman bölgesi hükümeti, ülkedeki en büyük cami olan Fatih Camii’ni tanımadığını açıkladı: Kararın gerekçesi olarak da “Gülen Hareketi mensuplarının hedef alınması” gösterildi!
*
16 Şubat 1999 tarihinde terörist başı Öcalan Kenya’dan Türkiye’ye getirilmişti. Sadece bir ay kadar sonra (21 Mart 1999) “dini cemaat” görünümlü Gladyo örgütünün elebaşı Gülen ABD’nin yolunu tuttu!
Bu seyahatten kısa bir süre öncesinde Ahmet Kara’nın dönemin başbakanı Ecevit’i ziyaret ettiği ise pek bilinmez.
O kabul esnasında, Bülent Ecevit telefonla Gülen’i aramış ve “Mutlaka ABD’ye gitmelisiniz!” demiştir.
Derin Amerika, bir elemanını paketleyip Türkiye verirken, diğer bir elemanını ise yanına alıyordu!
Sütununda “Yeşil Kek” tarifi de veren Amerikan muhibbi köşecilerin “Gülen, eski devletin baskılarından dolayı ABD’ye gitmişti” yollu lafları; Fetullah Gülen’in, bağlı olduğu Baronsal Gladyo’cu eski rejimin “derin planı doğrultusunda ABD’ye gönderildiği” gerçeğini perdelemeye pek hevesli görünüyor!
Bir, Gülen’in Eski Devlet’in yol verdiği bir Locaefendi olduğu hakikatinin üzerini örtmek maksadıyla; iki, kendi tribünleri bakımından da “Mağdur oldu!” algısını inşa etmek gayesiyle; ezcümle “şekil şartını” yerine getirmek için işte bu “oyun içinde oyun” sahneye konulmuş; 18 Haziran 1999’da Ali Kırca atv’de Gülen’le ilgili malum kaseti yayınlanmıştı!
Görüntüde “Fetullah Gülen’in üzerine gidiliyor” izlenimi verilmiş/kurgulanmış aslında Baronsal Rejim, Locaefendi’sinin Türkiye’deki Paralel Devlet koşusunu hızlandırmıştı!
Gülen’in ABD’ye gönderilmesi, FETÖ’nün Batılı ülkeler sathında yaygınlaştırılmasını da sağlamıştı.
*
Günümüzde FETÖ’den tutuklu olan İşbilen; 2010’daki kaset skandalı sonrasında, Deniz Baykal’ı telefonla arayıp “Biz yapmadık!” diye yalan söyleyen şahıstır! “Cinayet mahalline evvela katil gider” kuralı dâhilinde bir aramadan söz ediyoruz!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.