Kent var, “Malbora” var!

04:004/08/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Tamer Korkmaz

Başlıktaki repliği, yabancı sigaraların karaborsada satıldığı yıllarda duymak mümkündü. ABD’de Philip Morris tarafından üretilen “Marlboro” sigarasını, sokaklarımızda bağıra çağıra satanlar “Malbora” diye telaffuz ederlerdi.Birkaç gün önce, sözde “dini gerekçelerle” Atatürk büstüne saldıran Mehmet adlı şahsın soyadı mı?“Malbora”imiş!İşte tam da burası, mizahın bile iflas ettiği yerdir.Bizler, Kontrgerilla yöntemiyle icra edilen bu tür“ağızlaralaik”numaralara pek aşinayız.Ters manyel yaptırtan, kurgusal

Başlıktaki repliği, yabancı sigaraların karaborsada satıldığı yıllarda duymak mümkündü. ABD’de Philip Morris tarafından üretilen “Marlboro” sigarasını, sokaklarımızda bağıra çağıra satanlar “Malbora” diye telaffuz ederlerdi.

Birkaç gün önce, sözde “dini gerekçelerle” Atatürk büstüne saldıran Mehmet adlı şahsın soyadı mı?

“Malbora”
imiş!

İşte tam da burası, mizahın bile iflas ettiği yerdir.

Bizler, Kontrgerilla yöntemiyle icra edilen bu tür
“ağızlara
laik”
numaralara pek aşinayız.

Ters manyel yaptırtan, kurgusal eylemlerden söz ediyoruz.

Yıllardır seyretmekten yorulduğumuz, tertipleyenlerin ise biteviye sahnelemekten yorulmadığı “laiklik” çağıran bir filmdir!

Bir yandan hükümeti “baskılamayı” amaçlıyor; diğer yandan da laikçi tribünleri hararetlendirip zinde tutmayı hesaplıyorlar.

*

Ailesi, “dört ay öncesine kadar” Bay Malbora’nın uyuşturucu müptelası olduğunu söylüyor.

Sakalını da yeni bırakmış…

Yeşil takkesi, beyaz sarığıyla, şalvarıyla; dahası gördüğünü iddia ettiği “rüyasıyla” hazırlandığı provokatif eylemini yani Atatürk büstüne saldırıyı
Doğan Haber Ajansı
muhabirine poz vererek gerçekleştirmiş!

Şu “şahane tesadüf”e bir bakar mısınız?

-Aydın Doğan denilen şahsın personeli “olay yerinde” hazır ve nazır bekliyor!

“Atatürk Heykeli’ne Yobaz Saldırı” yemeği; tüm Türkiye hep beraber “afiyetle yiyelim” diye “Laikçi Fırın”da pişirilir pişirilmez ne oldu?

ABD’nin Hürriyet’inden İsrail’in Sözcü’süne kadar Bağımsız Müslüman Türkiye’nin bilumum karşıtları, işbu “kurgusal saldırı” olayının üzerine balıklama atladılar.

-Her zamanki gibi!

Bunların alayı; İngiliz tabloid basınının “yazılı olmayan bir kuralını” pek seviyorlar. Yani?

“Gerçeğin, iyi bir öyküyü bozmasına izin verme!”

*

6 Nisan 2008 tarihinde Akdeniz Üniversitesi’nde silahla ateş eden “alnında Zülfikar dövmesi bulunan sakallı şahsı” ise çoktan unuttuk.

O dönemde, MHP lideri Devlet Bahçeli
“O provokatör kime çalışıyor, bulunsun”
diyerek isabetli bir uyarı yapmıştı.

Ters manyel çalışan söz konusu bu silahlı eylem, günlerce tartışıldı; ne ki, kurmaca eylemin sahne arkası itina ile hasıraltı edildi.

Psikolojik harekât amacına ulaştıktan, yani iş işten geçtikten sonra; o da sadece bir gazetenin iç sayfalarındaki tek sütunluk bir haberde (5 Temmuz 2008) Akdeniz Üniversitesi’ndeki sakallı saldırganın
“JİTEM elemanı
olduğunu söylediği
” yazılmıştı!

*

Mehmet Malbora’nın başrolünde oynadığı tarzdaki günümüz filmlerinin benzerleri özellikle 28 Şubat sürecinde zirvedeydi:

“Fadime-Müslüm” yahut “Emire-Ali Kalkancı” gibi psikolojik harbi başlatmaya yarayan örnekleri gördük.

Mesela, 28 Şubatçıların inşa ettiği kurmaca karakterlerden birisi olan Sahte “Şeyh”
Ali Kalkancı;
28 Şubat’tan yıllarca sonra
uyuşturucudan tutuklanmıştı.
“Fabrikasında iki milyon adet Captagon hap ele geçirilen Ali Kalkancı, adliyedeki sorgusunun ardından tutuklandı” başlıklı haberin tarihi,
28 Şubat
2009’du!

Ezcümle, günümüzün Malbora’sı ile yirmi yıl evvelinin Sahte Şeyhi’nin bir ortak noktası da uyuşturucudur!

*

28 Aralık 1996 tarihinde; 28 Şubat’ın bir nevi “işaret fişeği” olarak televizyon ekranlarında boy gösteren “Müslim-Fadime” kurgusal filminde Paralel Emniyetçi Ali Fuat Yılmazer’in de “rol aldığı” geçenlerde deşifre edildi.

Doksanlı yıllarda Paralel polisleri yetiştirmiş olan Mister Hunter’ın o hadisenin perde arkasındaki konumu ise bilinmez.

Bu şahıs, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonraki günlerde ekran ekran dolaşıp “Darbenin arkasında ABD yok!” kuyruklu yalanını pazarlıyordu!

“28 Şubatçıların namı hesabına” 28 Aralık 1996 tarihinde gerçekleştirilen mevzubahis Paralel Organizasyon’un “imam” boyutundaki isim ise
Ahmet Kara
’dır.
Gülen’in 21 Mart 1999 tarihinde ABD’ye gitmesini sağlayan mı; dönemin başbakanı Ecevit’in ‘
mason biraderi
’ Locaefendi’ye ettiği telefondur!
21 Mart’tan kısa bir süre öncesinde; Ecevit, Fetullah Gülen’i
“Mutlaka ABD’ye gitmelisiniz!”
diye makamından telefonla aradığında, yanı başındaki isim Ahmet Kara’dan başkası değildi. Kara, Paralel hiyerarşide Mustafa Özcan’dan hemen sonra gelen imamdır!

*

Ahmet Kara,
Hüsamettin Cindoruk
ile de o denli yakınmış ki; Gülen’in on dokuz sene avukatlığını yapan Orhan Erdemli’ye bile Cindoruk’un ofisinde randevu veriyormuş!

Bu itiraf, Paralel Erdemli’den gelmiştir.

Emin Çölaşan’ın “halasının oğlu” olan Cindoruk’un ofisi İstiklal Caddesi’ndeki Mısır Apartmanı’ndaydı…

Çok uzun yıllar öncesinde bu Mısır Apartmanı,
MOSSAD
’ın kuruluşuna ev sahipliği yapmıştır.
#Ahmet Kara
#Hüsamettin Cindoruk
#Aydın Doğan
#Fethullah Gülen
#Mehmet Malbora