Bugün, 15 Temmuz 2020: FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam dört sene geçti.
Hain kalkışmanın, aziz milletimizin ve güvenlik güçlerimizin kahramanca direnişiyle berhava edilmesiyle birlikte vatanımız işgalden kurtuldu.
Darbe girişiminin arkasındaki ABD&NATO; Bağımsız Müslüman Türkiye’ye, maşası FETÖ ile saldırırken “hayati bir yenilgi” aldı.
*
Haydut ABD ile tandemi Terör Devleti İsrail ve de Avrupa Birliği, FETÖ’yü ihtimamla himaye etmeyi sürdürüyor.
*
15 Temmuz 2016’da bir defa daha görüldü ki; Haçlı-Siyonist İttifakı için, “demokrasi” yalnızca bir göz boyamadır; sihirbazlık gösterisinden yani bir illüzyondan ibarettir.
“Darbe” ise ABD ile eş anlamlı bir sözcüktür.
*
Türkiye’mizin, Haçlı-Siyonist örgütü FETÖ ile mücadelesi; hatalara, aksaklıklara, engellemelere dahası muhtelif Kripto Kontra Ataklara rağmen kararlılıkla devam ediyor.
Halen daha Kripto unsurlar deşifre ediliyor ve bu vaziyet; ellinci yılında darbeye teşebbüs etmiş bir hain örgütle mücadelenin daha yıllarca süreceği anlamına da geliyor.
Ezcümle, FETÖ ile mücadelede daha alınacak hayli mesafe vardır ve Psikolojik Harp yöntemiyle hiç utanmadan “mağdur” ayaklarına yatan bu kahpe örgütün istisnasız bütün hücreleri temizlenmelidir.
Bunlara acınırsa, “acınılacak duruma” düşülür!
Paralel Yapılanma tamamen temizlenmeden, Türkiye’mize rahat yoktur!
*
FETÖ’cülerde taktik, numara, oyun, tuzak, pusu, hile-hurda, bukalemunluk, madrabazlık, sahtekârlık, düzenbazlık, kahpelik bitmez!
*
İşte, güncel bir örnek…
Dünkü medyada; Ömer Halisdemir’i şehit eden Fatih Şahin ile darbe girişiminin en öndeki ismi Akın Öztürk’ün bile OHAL Komisyonuna başvurup kamu görevlerine iadelerini talep ettikleri haberi vardı!
Kısaca, “Yuh, artık!” diyoruz.
15 Temmuz’un yıldönümünde; FETÖ’nün siyasi ayağının hala deşifre edilemediğini hatırlatarak “bir kere daha” soruyoruz:
“Şayet, hain darbe teşebbüsü başarılı olsaydı…
Yurtta Sulh Konseyi denilen FETÖ Cuntası, kimi Başbakan, kimi Cumhurbaşkanı yapacaktı?”
Bu sualin cevabında yer alan iki ünlü isim halen daha topa girmiyorlar, çünkü ödleri kopuyor!
*
Bu vesileyle bir de şunu soralım:
15 Temmuz’dan birkaç gün önce “kapalı kapılar ardında” CIA&FETÖ bağlantılı Enver Altaylı ve de Papaz maskeli CIA ajanı Brunson ile bir araya gelen meşhur siyasetçi kimdir?
Ayasofya Camii’nin 86 yıllık zincirleri, “manidar bir takvim diliminde” kırıldı.
Danıştay’ın Ayasofya’yı yeniden CAMİ yapan kararı; 10 Temmuz’da, yani hain darbe kalkışmasının yıldönümünden sadece beş gün evvelinde geldi…
15 Temmuz darbe girişiminin berhava olmasıyla büyük bir hayal kırıklığına uğrayan Batılı devletlerin, dört yıl sonra bu defa Ayasofya’nın Cami olmasıyla birlikte bunalıma girdikleri gözleniyor!
İçerideki malum Batıcı-Laikçi işbirlikçilerinin de “hayal kırıklığı ve bunalım” vaziyetleri farklı değildir!
*
Ayasofya’nın Cami olarak ibadete açılmasıyla birlikte ilk Cuma Namazı’nın kılınacağı 24 Temmuz günü de “Lozan Anlaşmasının Yıldönümüne” denk geliyor!
Eh, yeterince manidardır.
Geçtiğimiz hafta bu sütunda “Ayasofya Cami olarak açıldığında Ekrem İmamoğlu ne yapacak?” diye sormuştuk…
Komprador Burjuvazi’nin Mutemet Elemanı ve bittabi müdafii Mister İmamoğlu, ilk iki gün suskun kaldıktan sonra Amerikancı Cumhuriyet’e konuştu;
“Ayasofya, benim aklımda ve vicdanımda 1453’ten beri camidir” dedi.
Madem öyleydi de…
İmamoğlu bunu karardan önceki günlerde ayan beyan söylemek ve açıkça “Ayasofya açılmalıdır” diyerek “aklının ve vicdanının sesine uymak” yerine; neden “Ayasofya’nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum” diye konuştu?
İşte, İmamoğlu’nun zurnasının zırt dediği yer tam da burasıdır!
En başta, samimi değildir.
Güya Batılı ülkelerdeki camilerimizin durumunu göz önüne alıyormuş gibi mevhum bazı bahanelerin arkasına sığınıyor. Ki, hikâyedir.
*
Kahpe Batılı devletlerin senelerdir camilerimize nasıl davrandıkları zaten belli!
Geçmişte kiliseye çevrilen camilerden, halen kapalı tutulan camilere; yıktırılan ve de yaktırılan camilerden bombalanan camilere kadar saymakla bitmez!
Ezcümle, İmamoğlu’ndan lider falan olmaz…
Farzımuhal Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan İmamoğlu olsaydı; Ayasofya müze kalmaya devam ederdi!
Çünkü: Batı Kulübü ne isterse, ne talimat verirse onu itina ile yerine getirirdi!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.