Oyuncu Rasim Öztekin, Türk Tiyatrosunda güldürü geleneğinin nişanesi “Kel Hasan Efendi Kavuğunu” törenle Şevket Çoruh’a devretmiş…
Öztekin, o kavuğu Ferhan Şensoy’dan devralmıştı.
Hani şu, vaktiyle “Büyükanıt Paşa darbe yaparsa, sabah erkenden kalkar davul çalıp kutlarım” diyen Ferhan’gi Şey!
***
Neyse…
Çıkabilirsin, Rıfkı: “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” Cephesinde değişen bir şey yok!
Medyamızın Jack Nicholson’ı Güneri Cıvaoğlu, kendisini “Bukalemun” diye tanımlayan Ertuğrul Özkök’e “kavuğunu” ne zaman devretmişti?
***
Ertuğrul, Güneri Nicholson’dan “Biz gazetecilere iyi yaşama sanatını öğreten büyük gurumuz” diye söz eder!
Cıvaoğlu, ünlü aktör Jack Nicholson’a sadece fiziksel olarak değil “Hedonistliği” yani “Hazcılığı” ile de çok benzer.
Ertuğrul’un dile getirmeye çalıştığı da Mister Cıvaoğlu’nun işte bu özelliğidir.
Haliyle, ikiliyi “Hazcı Biraderler” olarak tarif edersek “cuk” oturur.
Ne var ki, bahsi geçen ortak yönleri şu “kavuk devretme” hadisesini izah etmeye yetmiyor.
Yani? Mevzu, daha derinde…
Güneri Nicholson Bey, 2014’ün 13 Ekim gecesi yapılan bir ödül merasiminde sahne aldığında, Mister Özkök’ten “Kan kardeşim Ertuğrul” diye söz ediyordu!
Acaba…
Bu kan kardeşliği; “007 Kardeşliği” veya “Etki Ajanlığı Kardeşliği” olabilir mi?
***
“-Üstüne bastın ayağını kaldır, Rıfkı!”
1980 öncesinin o fevkalade gerilimli, çatışmalı, kanlı yıllarında; Kemal Ilıcak’ın “Komünizmle Mücadele” misyonlu gazetesi “Batıcı-Sağcı” Tercüman gazetesini “Batıcı-
Solcu” Güneri Cıvaoğlu yönetiyordu…
“Doldur Boşalt” tahterevallisinin “Sağ” kanadından Bol Kepçe Ajitasyonlu Yayınlar onun eliyle yapılıyordu!
***
Bitmedi…
12 Eylül darbesinden iki yıl sonra yayın hayatına atılan “Güneş” gazetesinde yine Güneri Cıvaoğlu Kaptan Köşkündeydi.
O döneme kadar Babıali’de görülmemiş seviyede büyük paraların harcandığı işbu “Güneş” projesinin başlangıcında, Cıvaoğlu hummalı bir çalışma yürüttü.
Öyle ki, gazetede kendisine ayrılan katı adeta mesken tuttu…
O günlerde polisin “solculuktan” fellik fellik aradığı bir kadın muhabiri (sonradan pek meşhur bir yazar oldu) yanına çağıran Cıvaoğlu, ona zaten yüklüce olan maaşının “altı katı kadar para verdi” ve “En az birkaç ay sakın ortalıkta görünme” diye de tembih etti!
Bu sahneyi “Yüce gönüllü Genel Yayın Yönetmeni, yeni yetme muhabirine kral bi favor yapmış işte, ne güzel!” diye dinlemek kulağa hoş gelse de “yüzeysel” kalacaktır.
***
“-Neden mi, Rıfkı?
-Medyamızda, “Dönemin Derin Teknik Direktöründen” bahsediyoruz da, ondan!”
“Güneş” sonrasındaki yıllarda Sabah’ta “en fazla ihtimam gösterilen yazar” olarak ağırlanırken, işi iyice “hedonistliğe” vuran Nicholson’ın…
Dünyada ve Türkiye’de bir nevi kırılma senesi olan 1990’da Amerikancı Hürriyet’in başına “talimatla” getirilen “Kan Kardeşi” Ertuğrul’a (aynı yıl) kavuğunu devrettiği anlaşılıyor.
Bunun için illa “Rasim & Şevket” misali “ilan edilmiş bir kavuk devretme töreninin yapıldığını” falan söylemiyorum, elbette…
Komprador Burjuvazinin -kapalı kapılar ardında- medya masasını yöneten dönemin ünlü baronunun racona uygun biçimde bir “gizli görevlendirme” yapması” kâfi gelmiş olmalıdır!
Baronsal Gladyocu Etki Ajanı Ertuğrul, yirmi yıl yönettiği Hürriyet’in kaptanlığını on yıl önce bıraktı amma “medyamızdaki teknik direktörlük” görevini sürdürüyor:
Yani, halen kavuğu devretmiş değil!
Gurusu Nicholson Bey’i ise Milliyet’teki köşesinde “hatıralara dalarken” görüyoruz:
Yetmiyor…
Hürriyet’ten Zeynep Bilgehan’a verdiği tam sayfa röportaj dahi onu kesmiyor.
Ha babam: Köşeden berdevam…
***
“-Boşuna ümitlenme Rıfkı! Batıcıların Güneri Nicholson Bey, derin sulara asla dalmayacak; asıl mevzulara mümkünü yok sıra gelmeyecek!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.