Bunların alayının savaşı İslam’ladır…

04:0010/04/2018, Salı
G: 10/04/2018, Salı
Tamer Korkmaz

Şam Rejimi, Doğu Guta’da muhaliflerin kontrolündeki son nokta olan Duma’ya kimyasal silahla saldırdı: Çoğunluğu çocuk olmak üzere 150’den fazla masum hayatını kaybetti. Suriye’deki bu son katliamın Zalim Beşşar’ın “iki yüz on beşinci kimyasal saldırısı” olduğundan bahsediliyor.Rusya, katliama “yok” muamelesi yapıyor!Düzenbaz ABD ise sanki rejimin vahşetine karşı çıkıyormuş gibi pozlar takınıyor; oysa -Müslümanların katledilmesinden dolayı- pek memnundurlar!Beyaz Saray’a yerleştikten hemen sonra

Şam Rejimi, Doğu Guta’da muhaliflerin kontrolündeki son nokta olan Duma’ya kimyasal silahla saldırdı: Çoğunluğu çocuk olmak üzere 150’den fazla masum hayatını kaybetti. Suriye’deki bu son katliamın Zalim Beşşar’ın “iki yüz on beşinci kimyasal saldırısı” olduğundan bahsediliyor.

Rusya, katliama “yok” muamelesi yapıyor!



Düzenbaz ABD ise sanki rejimin vahşetine karşı çıkıyormuş gibi pozlar takınıyor; oysa -Müslümanların katledilmesinden dolayı- pek memnundurlar!

Beyaz Saray’a yerleştikten hemen sonra Pentagon’a ve CIA’e “Suriye’de de sivillerin katledilmesi emrini veren” İslam Düşmanı Trump’ın ta kendisiydi…

İşbu “sınırsız katliam yapma” yetkisini müteakip 17 Mart 2017’de Halep’te bir cami, üç gün sonra da Rakka’da bir ilkokul binası “Amerika Birleşik Terör Devletleri”nin uçakları tarafından taammüden bombalanmıştı:

-Yine çocuklar, masumlar, siviller katledilmişti.

Sadece Suriye’de değil; 23 Mart 2017’de Irak’ta da katliam yapmışlar ve Musul’un bir mahallesini bombalamışlardı…

Geçtiğimiz hafta ise (3 Nisan 2018) Afganistan’da hafızlık merasimindeki çoğu çocuk 101 masumu katleden de Trump’ın başkanlığını yaptığı Haydut Amerikan Devleti’dir.

Siyasilerimiz, bu terör devletini -hala daha “dost, müttefik ve ortak” olarak tanımlamaya devam edecekler midir?

-Bunların alayının savaşı, İslam’ladır!

*

Şam Şeytanı, insanlık suçu işlemeye devam ederken…

Onun Türkiye’deki destekçileri; Doğu Guta’da masumların katledilmesine ihtimamla gözlerini yumdular, zerre utanmadan Şam Rejimi’ni güya “suçsuzmuş” gibi göstermeye yelteniyorlar.

*

Beştepe’deki Suriye Zirvesi’nin “güç birliği” fotoğrafından hareketle “Bu Karede Esad Nerede Duruyor?” diye sorarken…

Aslında Katil Esad’ın biran önce o kareye girmesini can-ı gönülden arzulayanları, temenni edenleri de unutacak değiliz…

Sürekli Ankara’yı hedef almış, buna mukabil Şam Rejimi’ne daima koltuk çıkmış “etki ajanlarından” bahsediyoruz:

Baronsal Gladyo’nun medya masasında yıllardır kaşarlanmış bu tipler; kimyasal silahlarıyla çocukları/masumları katletmeye devam eden Kan İçici Şam Diktatörü’nü halen daha o kareye dâhil etmenin peşindeler, hesabındalar!

YURTTAŞ DOĞAN, HESAP VERMEDEN GİTTİ

Aydın Doğan denilen şahıs, medya grubunu -dün- Demirören Ailesi’ne devretti…

Böylelikle, Yurttaş Doğan kırkıncı yılına girerken medyadan çekilmiş oldu.

Bahis konusu bu kişi, “Merkel’in kankası ve Trump’ın ortağı” olarak da hatırlanacaktır!

Doğan’ın vedası, üç gün önceki Hürriyet’in sürmanşetinde “Teşekkürler Kaptan” başlığıyla yer aldı!

Mister Doğan, Hürriyet’e veda ederken “Türk basınının Amiral Gemisi, salimen limana gelmiştir” diye konuştu…

Veda merasiminde, Hürriyet’in genel yayın yönetmeni Fikret Bila “Aydın Doğan’ın demokrasimize katkısı her zaman özel bir yer tutacaktır” diyordu…

Hürriyet’in eski yayın yönetmenlerinden Sedat Ergin, “Aydın Bey’in Türkiye’de demokratik hayatın en önemli şahsiyetlerinden birisi olduğunu” söylüyordu…

“Türkiye’de demokrasi ve Aydın Doğan” denildiğinde, ilk akla gelen nedir, oysa?

El Cevap: A.Doğan’ın “28 Şubat darbesinin medya ayağındaki lokomotif patron” olduğu gerçeğidir!

Yurttaş Doğan’ın “demokrasiden, demokratlıktan” aslında ne anladığını gayet iyi biliyoruz…

Paralel Hidayet Karaca’ya 24 Eylül 2013’te “Türkiye’de gerçek demokratlığı Hocaefendi temsil ediyor!” diyen Yurttaş Doğan’ın ta kendisidir!

BUKALEMUN YAZAR, ASLINDA NE DEMEK İSTİYOR?

Yazımızın son kısmında “Bu Karede Esad Nerede Duruyor?” başlığına, bir kere daha -bu defa yazarı için- gidiyoruz…

Bu başlık; 6 Nisan 2018 tarihli Baronsal Hürriyet’in malum bukalemun yazarının köşesinde yer aldı…

Bukalemunluğu mu?

Afrin Harekâtından önceki günlerde “Sınırdan bir adım içeri girerseniz dünya karşınıza dikilir” diyerek babalanan ve TSK’nın Suriye’ye girmesine hararetle itiraz etmiş olan Bukalemun Yazar, Afrin’in alınması üzerine “yüz seksen derecelik” dönüş yapan bir yazıyla okuyucularının karşısına çıkmıştır!

İki gün önceki köşesinde ise “Meclis’teki milletvekilleri hayatlarında bir kere dans etselerdi; böyle olur muydu, bu ülke?” diye iç geçiriyordu!

Ardından sadede geliyordu: “Bu ülkenin bütün köşe yazarları hayatlarında bir kere dans etselerdi böyle mi olurdu, medya?”

Tüm hücreleriyle Sam Amca’sına bağlı Bukalemun Yazar’ın “Mutlaka dans edin” derken, aslında söylemek istediği başkadır!

Arşivden çıkan 14 Ekim 2006 tarihli yazısının başlığı, bize bu konuda bir fikir verebilir…

O başlık mı; şudur: “Tam Dansöz Gibi Yazmışım…”

#Suriye
#Doğu Guta