Mevzubahis olan Paralel Yapı mensupları ise Baronsal Hürriyet'in lügatinde “firar etmek” ya da “kaçmak” diye bir hadise yok! HSYK'nın geçici olarak görevden aldığı eski özel yetkili İstanbul Başsavcı Vekili, Çorum Savcısı Fikret Seçen'in kendisine yurtdışı yasağı konmasından iki gün önce Hollanda'ya kaçtığı anlaşıldı, ya…
Mister Doğan'ın Hürriyet'i, Paralel Savcı için birinci sayfasından “Savcı Seçen yurtdışına çıkmış” diye başlık attı!
Haberin iç sayfadaki başlığı da şöyle: “Görevden alındığı gün, Hollanda'ya gitmiş”
Yani? “Tut şunun ucunu, masum gösterelim ağbi” vaziyeti!
*
Paralel sinemada “Kaçan, Kaçana” filminin gösterimi sürüyor:
Buna mukabil, Hürriyet şimdiye kadar kaçan Paralel imamlardan savcılara; medya mensuplarından işadamlarına kadar bir dolu isim için attığı başlıklarda bir türlü “Kaçtı” diyemedi!
Hürriyet, mesela Paralel Savcı Mister Öz İçin “Ermenistan'dan Almanya'ya geçti” başlığını atmıştı…
Hep bir şekilde “geçiyorlar” asla kaçmıyorlar!
*
HDPKK'nın destekçisi Hürriyet'in dünkü manşetinde ise “Olay Yerini Halk İnceledi” deniliyordu.
“Tahir Elçi'nin öldürüldüğü bölgede, teröristler olay yeri inceleme heyetine ateş açtığı için sağlıklı bir araştırma yapılamadığını” vurgulayan Hürriyet…
“Orada devletin esamisi okunmuyor” demeye getiriyordu!
Kaç zamandır PKK'ya koltuk çıkan yayınları yapan Hürriyet değil mi? Olay yerinin incelenmesine mani olmak için ateş açanların PKK'lı olduklarını bir türlü söyleyemiyorlar!
Diyarbakır Başsavcısı'nın başında bulunduğu heyete yönelik bu engelleme girişiminin…
Elçi ve iki polisimizin katledildiği hadise ile alakalı nihai kanıtlara ulaşılamamasını amaçlayan bir saldırı olduğuyla da ilgilenmiyorlar!
*
HDPKK'lılar mı, kanıtlar tümüyle ortaya çıkacak diye çekiniyorlar:
O vakit “Devlet yaptı, devletin polisi vurdu” yollu bühtanları fena halde sırıtacak!
Terör Partisi HDP'nin başındaki şahıs, bir taraftan “Diyarbakır'da devletsizlikten” söz ediyor; diğer yandan da Elçi'nin öldürülmesinden dolayı devleti, polisi suçluyor.
Zerrece utanmadan; aynı saldırıda iki polisimiz şehit edilmemiş gibi konuşuyor! Doğan Medyası'nın uzun bir süredir “barış güvercini” diye pazarladığı Mister Demirtaş şehit polislerimiz için tek kelime bile etmedi!
HDP'nin hiçbir zaman Türkiye'nin partisi olamayacağını, sadece bu örnek bile göstermeye yeter…
Mister Demirtaş, Tahir Elçi'yi öldüren ve iki polisimizi şehit eden PKK'lı teröristlere; artı, olay yerine giden heyete ateş açan PKK'lılara gıkını çıkarmıyor!
*
“Eski Kaşar” CIA ajanı Mister Fuller'dan talimat alanlar mı, siyasi tarihe ancak “Kravatlı Terörist” diye geçerler!
*
Baronsal Hürriyet'in “camlarını” bir nevi “Aydın Baba Türbesi” haline getirenler kimlerdi? Kemal Kılıçdaroğlu ile Selahattin Demirtaş; bir de ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass idi!
Mister Bass, “casuslukla” suçlanan Can Dündar'ın tutuklanması üzerine kendisine destek veren bir açıklama yaptı; ayrıca, Instagram hesabına “siyah bir kare” koyup “Derin rahatsızlık duyuyoruz” dedi!
Haliyle…
Böylesine “candan” bir destek; “Can da mı, sizin çocuklardan?” sorusunu akıllara düşürdü!
*
İnternet aktivisti, Wikileaks adlı internet sitesinin editörü Julian Assange için Instagram hesabına “siyah kare” yerleştiren bir Amerikan Büyükelçisi var mıdır, acaba?
Boşuna zahmet etmeyin, bulamazsınız…
Çünkü: Yok! Olması, olabilmesi de mümkün değil!
*
Çoktan unuttuk…
ABD'nin devlet sırlarını ifşa ettiği için Julian Assange adlı pek şöhretli medya mensubunu “vatan haini” ve de “terörist” ilan eden Amerikan devletiydi!
ABD'nin Assange'a tepkisi bunlarla da sınırlı kalmadı…
“Can” derdine düşen Assange, Amerikan devletinden kaçmaya devam ediyor!
Nihayetinde, Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'ne sığınmıştı…
Burnunu gösterse, enselenecek!
Geçtiğimiz Ekim ayında, Londra Polisi'nden yapılan açıklamada şöyle denilmişti: “Elçiliğin önünde üç yıldır sürdürdüğümüz polis nöbetini sonlandırıyoruz. Ancak, Assange'ı tutuklama opsiyonumuz devam edecektir. Şayet, büyükelçilikten ayrılırsa, kendisini tutuklamak için her türlü çabayı göstereceğiz.”
*
Günün Repliği: John pardon “Can” Bass, pabucu yarım; çık dışarı oynayalım!