Ziyad Ebüzziya, Tasvir’in sahibi ve başyazarı iken; gazetesi 1940-1947 yılları arasında tam on yedi defa kapatılmıştı. Otuz beş kez de mahkemelik olmuştu.
Devir mi; İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı dönemidir!
***
Ebüzziya (1911-1994), daha sonra siyasete de girdi. Türkiye’yi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde temsil etti.
***
Rahmetliyi, 1980’li yılların sonunda tanıdım…
Kadıköy’de Yoğurtçu Parkı Caddesi’ne bakan evinde, pek enteresan ve çarpıcı anılarını dinleme şansına sahip oldum.
Dosyalar, belgeler, gazeteler ve dergilerle dolup taşan kahverengi masasının üzerinde “yerini almış” sevimli kedisinin eşliğinde…
Bu sohbetlerimizden, 31 Temmuz 1990’daki sonuncusuydu: İnönü’nün 1946’da Başbakan olarak atadığı Recep Peker’le ilgili Tasvir’de attığı ironik bir manşetten dolayı gazetesinin nasıl kapatıldığını kahkahalar eşliğinde anlatmıştı…
Ardından konuyu değiştirdi; sözü bir süre evvel “İslam” dergisinde yayınlanan BELGELİ Ayasofya yazısına getirdi.
Dergideki o yazıda…
“Ayasofya Camii’nin müze yapılmasına ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının sonradan düzenlendiğini yani kurgulandığını ve Atatürk’ün imzasının da taklit edildiğini” belgelemişti!
Sonra; “İslam dergisindeki yazıdan bir haber yapması” ricasıyla, o dönemde Tercüman’ı yöneten Taha Akyol’u aradığından bahsetti.
Ne var ki…
Akyol, Ziyad Bey’e “Biz Tercüman gazetesiyiz. Öyle, İslam dergisinin arkasından gidecek değiliz” diyerek kafadan olumsuz bir cevap vermişti!
Bu karşılık, belgeli bir gazetecilik olayına imza atan Ebüzziya’yı haliyle pek üzmüştü. Üzüntüsünü benimle paylaşırken, “Ayasofya hakkındaki belgenin yayınlanmasının, Taha Akyol’un kafasına uymadığı kanaatine vardığını” da söylemişti!
O sohbetimizin üzerinden tam otuz sene geçti:
Şu günlerde, bir kez daha Ayasofya tartışmaları yaşanıyor. Bu defa, Danıştay’ın kararı bekleniyor…
1934’te fevkalade yanlış bir kararla “müzeye dönüştürülen” Ayasofya’nın, CAMİ olarak ibarete açılmasını bekliyoruz: Yani, beş yüz yıla yakın bir süre olduğu gibi…
Vaktiyle “İslam” dergisinde yayınlanan kapı gibi belgeli yazıya gözlerini sımsıkı kapatan Taha Akyol; şimdilerde bir kere daha “Batıcılığını, Batı Kulübü’ne yaltakçılığını” gösteriyor:
Köşesinde “Ayasofya, olduğu gibi kalmalıdır” diyerek!
***
12 Haziran (2020) tarihli ve “Ayasofya siyasete açıldı” başlıklı yazısında şunları söylüyor:
“Ayasofya Camii, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün iradesiyle müze yapıldı. Kararnamedeki imzanın farklı bir şekilde olması bu gerçeği değiştirmez.
Atatürk’ün onayı olmadan siyasette yaprak dahi kıpırdayamazdı; hele de 1930’larda…”
***
“Güzel! Madem öyle: Atatürk’ün imzası, neden taklit edilme ihtiyacı duyuldu? Niçin, kendisine imza attırılmadı da, sahteciliğe başvuruldu?”
“Neden, sonradan sahte bir Bakanlar Kurulu belgesi düzenlendi veya kurgulandı, öyleyse?”
“Ayasofya Kararnamesi’nin niçin numarası yok ve neden Resmi Gazete’de yayınlanmadı, acep?”
***
İşte bu soruların cevabı yok, Taha Akyol veya benzerlerinde artı laikçi tarihçilerde!
Taha Akyol demişken; onun “El Clasico” olmuş bir cümlesini hatırlatmadan geçmeyelim:
“Üst Akıl, Dış Güçler, Paralel Yapı gibi laflar komplo teorisidir” (9 Şubat 2015, Hürriyet)
Rahmetli Ziyad Ebüzziya’nın, Ayasofya hatıralarından manidar bir kesitle (iki gün önce Yavuz Bahadıroğlu’nun Akit’teki köşesinde de yer aldı) finali yapalım:
“Üniversiteye devam ederken bir yandan da gazetecilik yapıyordum. Gazetenin sahibi Velid Bey beni Ayasofya konusunda dönemin Dâhiliye Vekili olan Şükrü Kaya’ya da gönderdi. (…)
Şükrü Kaya, Atatürk’ün yakını idi. Amcam Velid Bey’in Galatasaray Lisesi’nden ve Paris Hukuk Fakültesinden, ayrıca Malta sürgününden yakın arkadaşıydı…
Şükrü Kaya, bana ‘İbadet bölümünü Bizans Müzesi yapmak fikrine, Atatürk fena halde kızdı’ dedi!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.