Ülkemiz ekonomisinin dünya ekonomileri içerisinde rekabet edebilir ürünler üretebilmesinin kıvancına ulaşmanın yanında, yine dünya ile birlikte, ama iç huzurun dorukta yaşanabildiği bir ''1 Mayıs Emekle Dayanışma Bayramı''nı geçmişin yaralı izlerini tekrarlamadan mutlulukla yaşayabilmeliyiz. Şunu da iyi bilmeliyiz ki, küresel anlamda tarihsel sınıf savaşı teori ve pratiği, bu tarihsel sürecin yaşanmış acılarıyla anımsatılması anlamında, her 1 Mayıs günü kutlamalarında acı ve mutsuzluğun yeniden
Ülkemiz ekonomisinin dünya ekonomileri içerisinde rekabet edebilir ürünler üretebilmesinin kıvancına ulaşmanın yanında, yine dünya ile birlikte, ama iç huzurun dorukta yaşanabildiği bir ''1 Mayıs Emekle Dayanışma Bayramı''nı geçmişin yaralı izlerini tekrarlamadan mutlulukla yaşayabilmeliyiz. Şunu da iyi bilmeliyiz ki, küresel anlamda tarihsel sınıf savaşı teori ve pratiği, bu tarihsel sürecin yaşanmış acılarıyla anımsatılması anlamında, her 1 Mayıs günü kutlamalarında acı ve mutsuzluğun yeniden yaşanması ve yaşatılması öngörüsü değil; mutluluğun bütün felsefî kuşanımlarıyla yeniden yaşanması ve yaşatılması öngörüsüdür. Kısacası, sınıf savaşının tarihe emanet edilmesi sürecinin mutluluğunun yeniden yaşanmasıdır, Emekle Dayanışma Bayramı.
Tarihimizde yaşanmış olan antidemokratik acı ve buruklukların tekrarlanmaması ve demokratik olgunluğu sürekli yaşayabilecek toplumsal bilgeliğe ulaşılması, Emekle Dayanışma Bayramı etkinliklerinin yasal gerekçesi ve temel kurgusudur. Geçmişimizde darbeci geleneğin ezasına uğranılmasına ve verdiği zararlara maruz kalınmasına rağmen, bu gerçekten sosyolojik dersler çıkarmadan işçi sınıfı içerisinde darbeciliğin çekim alanında kalmaya devam etme zaafı, artık terk edilmelidir. Ancak bu şekilde 1 Mayıs Emekle Dayanışma Bayramı kutlanabilecektir.
***
Son yıllarda yapılan düzenlemelerle mağdur edilen ve statü kaybına uğratılan şube müdürlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi, çalışan ve halen kendileri ile aynı veya daha yüksek ek göstergesi olan memur ve şeflerin bir üst görev için motivasyonunu artıracağı gibi, kamu hizmetlerinin de daha etkin ve verimli sunulmasına katkı sağlayacağında kuşku bulunmadığı hususunu kısaca incelemek istiyorum.
3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında ... Kanun''a göre, bakanlıkların merkez teşkilatının esas hizmet birimi olan Şube Müdürlüklerinin birim amiri Şube Müdürleri, bilgi, birikim ve deneyimleri ile çalıştıkları kurumların dinamik gücü durumundadır. Yönetici olarak görev yapan ve maiyetinde çalıştırdığı istatistikçi, mühendis gibi personelden daha düşük ek göstergesi olan şube müdürleri, 666 sayılı KHK ile yapılan düzenleme sonucu maruz kaldıkları bu ücret adaletsizliğinin giderilmesini ve bir üst amiri olan Daire Başkanı ile arasında oluşan ücret farkının, Daire Başkanı ile Genel Müdür Yardımcısı arasında olduğu gibi makul bir düzeye getirilmesini talep etmektedirler. 666 sayılı KHK ile kamu yönetim yapısında kariyer uzman, daire başkanı ve üstü kadroların mali ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapılırken şube müdürleri lehine herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında mevzuat ve uygulama konularında çalışmalar yaparak elini taşın altına koyup her türlü riski ve sorumluluğu alan, yeni başlayan personele ustalık yaparak yetiştiren ve sistemin devamlılığına önemli katkı sağlayan şube müdürleri, çalışma, mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi için gerekli değişikliklerin yapılmasını talep ediyorlar. 15.01.2014 tarihi itibariyle 1. derecedeki Şube Müdürü ile Kariyer Uzmanı, Daire Başkanı arasında maaş farkı bulunmakta; Daire Başkanı ile Kariyer Uzmanı arasında 488 TL, Daire Başkanı ile Genel Müdür Yardımcısı arasında 306 TL net maaş farkı olduğu dikkate alındığında, Şube Müdürü ile Kariyer Uzmanı ve Daire Başkanı arasındaki farkın büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Şube Müdürleri aleyhlerine oluşan bu maaş dengesizliği ve mağduriyetin önlenmesi için, 3600 Ek Gösterge, 2000 Makam Tazminatı verilmesini ve 375 sayılı KHK''nin Eki I sayılı cetvelden çıkartılarak II sayılı cetvelin ilgili bölümüne eklenmesini istemektedirler.
***
Nisan 2000 tarihinde uluslararası tıbbi yardım örgütü olarak kurulan ve dünya çapında 3 bini aşkın gönüllüsü olan Yeryüzü Doktorları, kurulduğu günden bu yana 30''u aşkın ülkede fakirlik, kuraklık, hastalık, savaş, deprem gibi doğal ve insan kaynaklı afet ve felaketlerin kurbanı olan muhtaç insanlara, insani ve tıbbi yardımlar götürerek, küresel boyutlu sorumluluklar üstlenmiş ve önemli başarılar elde etmiş ''Gönüllü Sağlık Elçileri''dir. Yeryüzü Doktorları yönetimi, önce 18 Nisan''da İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi''nde öğretim üyeleri ve Genç Yeryüzü Doktorları ile buluşarak; sonra 19 Nisan''da da Malatya Belediyesi Konferans Salonu''nda Malatya halkı ile bir araya gelerek bu iyilik dolu maceralarını paylaşmışlar ve umutların yeşermesine zemin olmuşlardır. Bu buluşmalarda katılımcılara çeşitli sunumlar yapılmış; Yeryüzü Doktorlarının dünya çapında gerçekleştirdiği faaliyetlere ve bu faaliyetlerin gerekçesini oluşturan sorunlara yönelik olarak geliştirilen çözüm önerileriyle ışık tutmuşlardır. Böylece dünya üzerinde sağlık hizmetine muhtaç 30''u aşkın ülkeye iyilik taşıyan Yeryüzü Doktorları üyeleri, Hayat Vakfı Malatya Şubesi katkıları ile önce Tıp Fakültesi öğrenci ve akademisyenleri, sonra da Malatya halkı ile buluşarak, iyilik hareketinin dünü, bugünü ve yarınını ele alarak; özellikle Afrika''da ilaca erişimin neredeyse lüks sayıldığını, kısaca ''Afrika''da antibiyotiğin bile lüks'' olduğunu ortaya koymuşlar; böylece yapılan çalışmaların önemini vurgulamışlardır.