Soğuk temas

04:0017/02/2021, Çarşamba
G: 17/02/2021, Çarşamba
Taha Kılınç

ABD Başkanı Joe Biden’ın, görevi devralışının üzerinden neredeyse bir ay geçmesine rağmen, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu henüz aramamış olması, bugünlerde dünya basınının en çok ilgilendiği konular arasında. Beyaz Saray muhabirleri de, “Hâlâ neden aramıyor?” sorusunu açıktan sormaya başladı. Biden yönetiminin sözcüsü Jen Psaki, ısrarlı sorular karşısında “Yakında görüşecekler” demekle yetinirken, gecikme herkesin dikkatini çekiyor. Öyle ki, İsrail’in eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi

ABD Başkanı Joe Biden’ın, görevi devralışının üzerinden neredeyse bir ay geçmesine rağmen, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu henüz aramamış olması, bugünlerde dünya basınının en çok ilgilendiği konular arasında. Beyaz Saray muhabirleri de, “Hâlâ neden aramıyor?” sorusunu açıktan sormaya başladı. Biden yönetiminin sözcüsü Jen Psaki, ısrarlı sorular karşısında “Yakında görüşecekler” demekle yetinirken, gecikme herkesin dikkatini çekiyor. Öyle ki, İsrail’in eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Danon, Twitter hesabından direkt olarak Joe Biden’ı hedef alıp, “Sayın Başkan, birçok devlet başkanını aradınız. ABD’nin en yakın müttefiki İsrail’i aramanın vakti gelmedi mi?” diye sordu. Danon, mesajının sonuna, Netanyahu’nun Kudüs’teki ofisinin telefon numarasını da eklemeyi unutmadı. “Neden aramıyor?” sorusu kendisine sorulduğunda, Netanyahu’nun cevabı ise şöyle oldu: “Başkan Biden, dünya liderlerini bölgelerine göre arıyor. Sıra daha Ortadoğu’ya gelmedi.” Oysa, İsrail cenahının bu “sürpriz gecikme”nin nedenlerini araştırdığı ve yeni yönetimi sürekli yokladığı sır değil.

Yeni Amerikan yönetimiyle İsrail arasındaki en üst düzey temas, dışişleri bakanları arasında gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrailli mevkidaşı Gabi Aşkenazi’yle “birkaç defa” telefonla görüştü. Blinken ayrıca, CNN televizyonunun ünlü Yahudi sunucusu Wolf Blitzer’in programına konuk olarak, hem kendisinin hem de bizzat Biden’ın İsrail’le ilgili belli meselelerdeki duruşunu ortaya koydu. Blinken, –zaten öngörüldüğü üzere– ABD’nin büyükelçiliğinin Kudüs’te kalmaya devam edeceğini vurgularken, Donald Trump yönetiminin Golan Tepeleri üzerindeki İsrail işgalini resmen tanıma kararına ilişkin soruyu ise geçiştirdi. Blinken’in “fiilî durum”a ve Golan’ın İsrail’in güvenliği açısından kritik önemine yaptığı ısrarlı vurgu, Filistin cephesinde “İsrail’e destek” olarak yorumlandı. Blinken, Trump’tan miras kalan “İbrahim Anlaşması”nı (Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas’ın İsrail’le diplomatik münasebetleri tesis etmesi süreci) desteklediklerini yineleyerek, Blitzer’in “Bu şartlarda Filistin devleti nasıl kurulacak? İki devletli çözüm nasıl uygulamaya konacak?” sorularını de keza üstünkörü cevaplamayı tercih etti.

ABD Başkanı Joe Biden’ın “İsrail yanlısı” olduğu konusunda herhangi bir şüphe bulunmuyor. 1970’lerden bu yana İsrail’in Amerikan yönetim katmanlarında güçlenmesi, silahlanması, İsrail lobilerinin ABD’deki faaliyetlerinin yaygınlaşması gibi noktalarda Biden’ın büyük emeği var. Ama Biden’ın “İsrail yanlısı” oluşu, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun şahsından hoşlandığı anlamına da gelmiyor. Aksine, Washington’dan gelen bütün işaretler, 23 Mart 2021’de iki yıl içinde dördüncü kez genel seçimlerin düzenleneceği İsrail’de, sandıktan Netanyahu’dan başka bir ismin çıkmasının tercih edildiğini gösteriyor. Ancak, –Biden’ın şansına– İsrail siyaseti tam bir kördüğüm halini almış durumda. Üst üste yapılan seçimler siyasete bir çıkış yolu sunamazken, mevcut bütün anketler, Netanyahu iktidarının devam edeceğini söylüyor.

Dikkatli okurlar hatırlayacaktır, 11 Kasım 2020 Çarşamba günü bu köşede yazmıştım: Dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 8-10 Mart 2010 tarihlerinde İsrail’de resmî ziyaretteyken, Netanyahu hükümetinin Doğu Kudüs’te 1.600 illegal konutun inşasına onay vermesi, Biden’a ve temsil ettiği Barack Obama hükümetine resmen hakaret gibiydi. O zaman bunu sindirmek durumunda kalan Biden, “intikam soğuk yenen bir yemektir” dercesine, bugün Netanyahu’nun şahsına mesafesini koruyor.

ABD ile İsrail arasındaki “stratejik” ve “çok sıkı” ilişkilere rağmen, İsrail başbakanlarının çok çeşitli şımarıklıkları ve müttefiklerinin arkasından çevirdikleri dolaplar, yakın tarih boyunca Washington-Tel Aviv hattında sürekli kriz nedeni olageldi. David Ben-Gurion’dan Menahem Begin’e, Yitzhak Şamir’den Benyamin Netanyahu’ya, başına buyruk İsrail başbakanlarının “Amerika’nın başına bela” olduğunu söyleyen ABD’li siyasetçiler hiç de nadirattan değil. Geçmiş yılları “ABD ve İsrail arasında patlak vermiş krizler” bağlamında okumak, bu anlamda oldukça ayrıntılı ve ilginç bir malzeme sunuyor.

“ABD’nin kurumsal akılla yönetildiği” şeklindeki yaygın kanıya rağmen, siyasetlerin dönem dönem nasıl değiştiği ve aslında birçok şeyin kişilerle kâim olduğu da, böyle bir okumanın kazandıracağı en önemli bakış açılarından biri olacaktır.

#Soğuk temas