Olmaz demeyin, bal gibi olur

00:0011/12/2010, Cumartesi
G: 4/09/2019, Çarşamba
Taha Kıvanç

MHP ve lideri Devlet Bahçeli dünyada ve Türkiye''deki gelişmelerin en fazla kendilerini etkileyebileceğini sonunda galiba fark etmeye başladı.Yukarıdaki cümlede iki hafifletici unsur var: ''Fark etmeye başladı'' zaten hafif bir hüküm cümlesi; araya kuşku içeren ''galiba'' sözcüğünü yine de ekleme ihtiyacı duydum.Dünya bir garipleşti, eski değerler yerlerini yenilerine bırakıyor; insanların bellekleri de buna uygun olarak daha kısalaştı. Her yeni gelen eskiyi ve eskiye ait olanı çabucak unutturuyor.

MHP ve lideri Devlet Bahçeli dünyada ve Türkiye''deki gelişmelerin en fazla kendilerini etkileyebileceğini sonunda galiba fark etmeye başladı.

Yukarıdaki cümlede iki hafifletici unsur var: ''Fark etmeye başladı'' zaten hafif bir hüküm cümlesi; araya kuşku içeren ''galiba'' sözcüğünü yine de ekleme ihtiyacı duydum.

Dünya bir garipleşti, eski değerler yerlerini yenilerine bırakıyor; insanların bellekleri de buna uygun olarak daha kısalaştı. Her yeni gelen eskiyi ve eskiye ait olanı çabucak unutturuyor. ''Yeni'' olan, insanlara çok daha cazip geliyor. Daktiloyla yazanlar hâlâ vardır herhalde, ancak bugünün insanı ya cep telefonundan yazışıyor, ya da onun biraz daha büyükçesi olan ''ipad''tan...

Eskiden bir fikrin geniş kitlelere yayılması için toplantılar-mitingler düzenlenmesi gerekirdi. Şimdi, herkes, aklına gelen ilk düşünceyi, 140 vuruşla ânında binlerce kişiye ulaştırabiliyor. Birbirini hiç görmemiş, karşı karşıya gelmemiş çok sayıda insandan oluşan sanal cemaatler var; bunlar mazisi yüzlerce yıllık örgütleri işlevsiz bırakacağa benziyor.

İletişim ve haberleşmenin çabuklaması kullanılan ifadelerin basitleşmesini de getirdi; neyin meram edildiği artık daha az sözcükle, hatta sözcükleri de bozarak anlatılıyor. Bu durum dil farklılığını önemsizleştireceğe benziyor.

Dünyanın başka yerlerinde çekilmiş konulu filmlerin bizim sinemalara gelmesi bazen yıllar sürerdi; iktidarlar devlet yararına olmayan veya sakıncalı görülen bir filmin ülkeye girişini yasakladığında, yasak etkili olurdu. Bugün durum farklı: Bazı yabancı filmlerin ilk gösterimi ülkemizde yapılıyor, istediğiniz filmi indirip izlemenizi mümkün kılan teknolojiden isteyen herkes istifade edebiliyor.

Kitaplar için de aynı durum söz konusu. Hâlâ kitap yasaklamaya kalkışanlar çıkıyor, ya da bunun mümkün olabileceğini düşünenler... Oysa kitapların okunmak için kitapçıdan alınması, hatta matbaada basılması gerekmeyen bir dünyada yaşıyoruz. En mahzurlu fikirler bile kendisine dinleyici ve okuyucu bulabiliyor bugün; isteyen revaçta olanla örtülen fikir arasındaki olumlu-olumsuz farkı başkasının aracılığına muhtaç olmadan öğrenebiliyor.

Bilgi herkesin bir ''tık'' uzağında; kocaman bir kütüphaneyi küçücük bir USB belleğe sığdırabilir ve her gittiğiniz yere götürebilirsiniz. Canlı tartışmalarda bile atıp tutmak zorlaştı; derhal doğruyu öğrenmesini sağlayacak âlet muhatabınızın eli altında çünkü. Höt-zöt ile insanların hizada tutulabildiği devirler kapandı.

Henüz ülkeler arasındaki sınırlar kalkmadı, pasaport ve vize olmaksızın bir ülkeden diğerine seyahat edemiyoruz; ancak yine de eskisi kadar yüksek değil duvarlar. İnsanlarımız çalışmak ve hizmet sunmak için olduğu kadar zevkine de dolaşabiliyor dünyanın değişik ülkelerinde... Farklı kaynaklardan hakkında bilgi sahibi olduğu başka insanlar ve kültürleri ilk elden tanıma fırsatını değerlendirenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

''Gizlilik'' eskisi kadar mutlak değil; diplomatik belgeler bile işportaya düşebiliyor. Bunun anlamı, insanların sonsuza kadar kandırılmasının imkânsızlaşmasıdır. Hakkında bilgi sahibi olunan her ''gizli'' belge, henüz ''gizliliği'' kalkmamış başka belgelerin nasıl olabileceğini tahayyül etme fırsatı da sağlıyor.

Siyasetin, propaganda sanatının, hatta devlet yönetiminin doğasını değiştiren -değiştirme potansiyelini içinde barındıran- gelişmeler bunlar...

Dünyada köklü ihtilâfların bir bölümü bizim coğrafyamızda; ancak onların da çözümü yolunda ciddi çalışmalar sürüyor. Daha barışçı bir dünya, daha üretken toplumlar ve daha müreffeh insanlar için yürütülen çalışmalar bunlar... Türkiye bu ve benzer pek çok alanda önaldığı için, gelişmeler başka ülkelerden daha önce bizi etkiliyor.

Eskinin ölçüleri ve uygulamalarına dayalı politikalarla ayakta kalmanın partiler için imkânsız hale geleceği bir ülke oluyoruz. Bunu erken anlayan bir kadronun kurduğu Ak Parti sekiz yıldır iktidarda. Global gelişmeleri okumakta zorlanan bir yönetici kadro CHP''de işbaşından uzaklaştırıldı; yeni kadro da yaya kalırsa, CHP''yi alt-üst edebilme dinamiğini dışa vuran süreç onları da tasfiye edebilir.

Suyu tersine akıtmak siyasette de mümkün değil...

Peki MHP bu tablonun neresinde?

Wikileaks''i doğru okudu MHP lideri Devlet Bahçeli, ondan siyasi bir fayda çıkarmaya çaba göstermedi. Hareketlenen öğrencileri tahrik derdine düşmeyeceği mesajlarını da açıkça verdi. Hâlâ ''eski dünya'' görüntüsü hâkim MHP kadrosuna; ancak söylemlerdeki yenilik dikkatten kaçmıyor. Muhtemeldir ki, değişimi doğru yorumlayanlarla dirsek teması kuruluyor artık.

''Galiba MHP kadrosu dünyada ve ülkemizde yaşanan değişimin en fazla kendilerini etkileyeceğini anlamaya başladı'' derken bunu kast ettim işte.