"Geçen yıl ''mart sendromu'' diye bir şey tutturmuştun, bütün yılı yüreğimiz ağzımızda geçirdik; bu yıl mart geliyor, senin sesin çıkmıyor" dedi bir dostum… Keşke demeseydi, içimde ne kadar olumsuz beklentiler varsa hepsi bellek ekranıma üşüşüverdi…
Yalan söylemek âdetim değil, düşündüğümü olduğu gibi yansıtan bir de yüzüm var, kimse olumsuz beklentilerimi okuyamasın diye nicedir insan içerisine karışmak istemiyorum… Yakınlarım, etrafımdakiler, dostlarım da "Bizi yeniden ''gamlı baykuş'' yapma" deyip duruyorlar zaten…
Bu sebeple benden şeamet tellâllığı beklemeyin…
Ali Bayramoğlu Adalet Bakanı Cemil Çiçek''i sorgulamak amacıyla çıktığı Ahmet Hakan''ın ''Serbest Bölge'' programında (CNN-Türk), yargılandığı dâvâda savcının iddianamesi eline geçtiği gün, Hrant Dink''in, "Ölüm fermanım imzalandı" dediğini aktardı. Tetiği çeken eylemini gerçekleştirmek için en uygun zamanı beklemiş olabilir, Hrant''ın ölüm fermanı çok önce bir tarihte imzalandı. Eylem kararıyla eylemin gerçekleşmesi arasında hep bir mesafe vardır zaten…
Bu noktada durup bir soru sormak istiyorum: Hrant Dink''in ısrarlı taleplerine sağır kalarak kendisine ''koruma'' tahsis etmeyen devlet, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir''i koruyor mu acaba?
Birdenbire sorduğum bu sorunun yakışıksız kaçtığını ben de biliyorum elbette. Ancak, kısa süre önce gittiğim Washington''da Diyarbakır Belediye Başkanı konusunda işittiklerim beni bu soruyu sormaya sevk ediyor. Birkaç belediye başkanıyla birlikte çağrılı olarak Washington''a gitmiş Osman Baydemir, bir-iki yerde konuşma da yapmış… Konuştuğu yerlerden birinin ''Türkiye programı'' sırf Baydemir''i oraya dâvet ettikleri için iptal edilmiş…
''Program'' demek para demek aslında. O kuruluşun Türkiye programını bizden bir sivil toplum örgütü paraca destekliyor. Devlet o örgüt üzerinde baskı uygulayarak programdan desteğini çektirmiş… Bu sadece bana değil, ''Türkiye programı'' açan kuruluşa da tuhaf gelmiş… Normalde burnundan kıl aldırmayan o kurumun yöneticileri yollarını Ankara''ya kadar düşürerek yanlıştan dönülmesini sağlamaya çalışmışlar. Nâfile. ABD''de giderek güçlenen Demokrat Parti gelecek yıl Beyaz Saray''ı da ele geçirirse, o kuruluşun başındaki kişi hükümette yer alabilir. Oysa o kişi, sırf bu iş için geldiği Ankara''da, bırakın hükümetten birini, sivil toplum örgütü başkanıyla bile görüşememiş…
Bu bilgi beni rahatsız etti. Dönünce araştırdım, Osman Baydemir''e koruma tahsis edilmediğini de bu sayede öğrendim. Diyarbakır Emniyeti herhalde ''koruma kıtlığı'' çekiyor… Devreye Emniyet Genel Müdürlüğü girmiş ve "Derhal koruma memuru tahsis edin" tâlimatı verilmiş… Ne hikmetse, ''koruma görevlisi'' kıtlığı hâlâ sürüyor Diyarbakır''da…
Bu bilgileri aldığım kaynağa, "Acil bir durum mu var?" diye sormadan edemedim. Bana dediği aynen şu: "Devletin ilgili birimlerinde, İskenderun-Diyarbakır arasında çok tuhaf kaçan seyrüsefer bilgileri bulunuyor; Hrant Dink olayında ''Trabzon-İstanbul seyrüseferi'' önceden dikkat çekmişti, ama üzerine gidilmedi; bu defa hazırlıksız yakalanılmak istenmiyor…"
Sözcüğü sözcüğüne aktardığım bu bilgilerden ben bazı sonuçlar çıkardım, ama konuya iyice âşina olanlar için bu bilgilerin daha fazla bir şeyler ifade ettiğine eminim.
Yanlış anlaşılmak istemem, gereksiz yere alarm zilleri çaldırmak üslubumda yok, bilirsiniz… Sadece "Ne oldu da böyle oldu?" türünden bir merakla yaklaştığım bir konuda, Washington''da başlayan sorularım Ankara üzerinden Diyarbakır''a ulaşınca böylesine karmaşık bir bilgiler yumağı karşıma çıktı. Eğer bu bilgilerde bir yanlışlık varsa, gönderecekleri açıklamaları yayımlayacağımdan bütün ilgililer emin olabilirler…
Ben devletin yerinde olsam, hayatına karşı bir eylemin ülkeyi ne kadar sarsacağını hesap edemesem de Osman Baydemir''i gözüm gibi korurdum…
Türkiye her bakımdan ilginç bir dönemden geçiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim yapılacak. Seçimler beklentilerim istikametinde sonuçlanırsa, bugünkünden çok daha farklı bir ülkeye dönüşecek Türkiye: Daha demokrat, daha hukuka saygılı, daha düzgün bir ülke… Bu beklenti o kadar ''parlak'' ki, belki de bu yüzden, "Buna müsaade etmezler" hissi içimden hiç eksik olmuyor…
Elbette şeamet tellâllığı benim işim değil, sizleri birer ''gamlı baykuş'' haline çevirmeyi en son ben isterim. Geçen yıl ''mart sendromu'' sözcüklerini telâffuz ettiğime ilk başlarda çok pişman olmuştum; şimdilerde ise "Acaba olayların iyice zıvanadan çıkmasına katkım oldu mu?" diye düşünmeden edemiyorum. Benimki de hüsnü kuruntu işte…
Bu yazıda dillendirdiklerime de ''Hüsnü kuruntu'' gözüyle bakabilirsiniz.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.